Haftalardır Pusula ve Halkın Sesi gazetelerinde çıkan haberlere rağmen kanunsuzluk tüm hızıyla devam ediyor...
Nasıl bir güç ise bu; içinde Erdoğan Demir geçen her olayda mutlaka soru işaretleri oluyor...
Demirlerin yargılandığı 67 kişilik çete davasının dosyasının açılmadan kapanması, Deniz Kulübü, Belediye Sineması, Demirpark AVM, Dedeman, otelin önünde yapılan uydur kaydır kafe, Filyos'u toza dumana boğan Ateş Tuğla Fabrikası, Ömerağzı sahiline yapacakları termik santral ve son olarak Davut Acar'ın işletmecisi olduğu alanda yapılan kanunsuz işler...
Ne yazık ki, yerel medya ne yazarsa yazsın Demir Ailesi konu olunca kanun manun işlemiyor!
Bakmayın yazıp çizdiğimiz haberlere...
Üç beş aya kadar Demirlerle ilgili iddia ve haberleri sadece Halkın Sesi'nde okuyordunuz. Ne hikmetse son dönemde Pusula gazetesi de bu kervana katıldı...
Ne zaman ki Hüseyin Özbakır, Pusula'ya savaş açtı, Demirler de Pusula'nın hedef tahtasındaki yerini aldı.
Özellikle son günlerde Demirlerle ilgili yapılmış haberleri ısıtıp ısıtıp veren Pusula, bana göre haklıyken haksız duruma düşüyor...
Tıpkı Hüseyin Özbakır'ı eleştirecek onlarca neden varken özel yaşamıyla ilgili abuk subuk haberler yaptığı gibi...
Tüm bu çatışmaya rağmen ortada bir gerçek var...
Hüseyin Özbakır’ın Demir Ailesi ile olan gereksiz yakınlaşması...
Özbakır, farz edelim dünyanın en namuslu adamı olsa bile, Demirlerle verdiği mutluluk fotoğrafları kamu görevlisi ve yargı üzerinde ciddi bir baskı unsuru olur...
Milletvekilliği dışında her türlü işin içinde rastladığımız Özbakır’ın Cumhurbaşkanından olan torpilini son derece kötü kullandığını bir kez daha yinelemek isterim.
Erdoğan Demir'i yakından tanıyan birisi olarak, bu diyalog, günün birinde siyaseten Özbakır'ın başını yerse de hiç şaşırmam...
Her ne kadar Yeni Adım gazetesinin dünkü manşetinde, Ali Rıza Tığ'a cevap verirken Özbakır'ın, Ömerağzı'nda alınan termik santral olurunda etkisi olmadığını söyleyerek hedef şaşırtılmaya çalışılsa da kazın ayağının öyle olmadığını herkes biliyor...
Herkes biliyor da herkes konuşamıyor...
Biz bu kavgaya adaletli bir dövüş olmayacağını bile bile girdik... Kimi korkudan, kimi menfaati olduğu için Demirlerin karşına çıkmaya bile cesaret edemedi...
Çıkanı da ezip geçtiler...
Yaşanan tüm kanunsuzluklara rağmen bildiğimiz doğruları şartlara göre pozisyon almaksızın yazmaya devam edeceğiz...
Bizim korkumuz Demir ailesinin gücü mücü değil...
Bizim korkumuz bu gücün yarattığı mağdurları koruyacak kanun koruyucuların da Demirlerin saflarında yer alması...
Ve geldiğimiz noktada sorulacak soru şu:
Zonguldak'ta Devlet kim?