Fikirler üretip, toplumu aydınlatıyor, yol gösterip yol açıyorsak eğer; “düşünebilen insanız”dır. Sevinmek, ağlamak gibidir düşünebilmek. Beyni çalıştırır, kalbi sızlatır. En güzel yanımızdır da diyebilirim. Hele toplumu aydınlatıyor, yön verip yol gösterebiliyorsak işte o zaman “düşünebilmenin ”gururunu yaşarız. İnsan oluruz.

Bu yanımız, bazen de yolu kapatabiliyor. Hatta uçuruma da sürükleyebiliyor bizleri. Tabi ki, bu düşünce, çevremizde olup biten olumsuzluklar, kişiler yahut okuduğumuz yazılar veya kitaplardan da kaynaklanabiliyor. Kısacası buna da “olumsuz düşünce” diyebiliriz.

Olumlu ya da, olumsuz nasıl olursa olsun; eğer, tek yönlü bir düşünce yapımız, fikrimiz var ise bu bizi, görüşü tek, egosu yüksek birisi yapmaz mı? Ki, bu yönümüz bizi “saplantılı” biri de yapar aynı zamanda. At gözlüğü takılı, yalnızca önümüzü görür hale geliriz. Olup bitenden bihaber oluruz.

Düşüncelerdeki farklılık, renkliliktir, özgürlüktür. Demokrasinin olmazsa olmazlarındandır. Bunu en iyi anlatan, çok sevdiğim, değer verdiğim, icraatı ile üniversitemizin (Bülent Ecevit Üniversitesi) ufkunu açan, öğretim kalitesini artıran Rektörümüz Prof. Dr. Mahmut Özer’in: “Farklı düşünceden, görüşten, fikirden korkmamak gerek. Bilakis sevinilmeli. Çünkü bu farklılıklar zenginliğimizdir” sözleridir. Bu görüşe katılmamak mümkün mü? Bu söz, alkışlanmalı, desteklenmeli; gelecek kuşaklarımızın aydınlığı için...

Düşünün ki, aynı sandığa birlikte gidip; farklı görüşlerin temsilcilerine oy verip; kol kola yine birlikte geri dönebilmeyi başarmak… İşte bunun adı “çok renklilik”, saygı ve de zenginliktir. Bu böyle bilinmeli, inanılmalı ve istemeliyiz. Aksini yapmak, cezalandırmak, dışlamak kimseye bir şey kazandırmaz. Yalnızca, toplumumuzun karanlıkta kaybolmasına göz yumar, vicdanımızı sızlatırız o kadar...

Farklı yaşam tarzımızla, farklı ırk yapımızla, farklı mezheplerimizle nasıl ki, bir arada uyum içinde yaşayabiliyorsak; bilin ki, bunu farklı düşünce yapılarımızdaki renkte bulabilmemizdendir. El ele verip, yeni neslimize bu durumu iyi anlatmalıyız, öğretmeliyiz. Yönlendirip; onlara fikir zenginliğinin temelinin, bu düşünce yapısından kaynaklandığını söyleyebilmeliyiz. Onların, bilimde, siyasette, ekonomide, bu bakış açısını iyi kavramalarını sağlamalıyız. Temel öğretileri, bu ışık altında görmeliler, bilmeliler…

Ve şu da bilinmeli ki, inandığımız, peşine gittiğimiz bazı toplum önderlerinin, her ağzından çıkan söz, her yaptığı icraat, her fikri doğrudur demek, bizi büyük yanılgıya düşürür. Özellikle, bizim gibi, sorgulamayan, eleştirmeyen, araştırmayan toplumlarda, onarılmaz yıkımlarasebep olurlar, geleceğimizi karartırlar… Bu da asla unutulmamalı...