Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) 67 yıllık tarihiyle, Amelebirliği Biriktirme ve Yardımlaşma Sandığı da 90 yıllık tarihiyle Zonguldak’ın iki köklü kuruluşu.
GMİS kurulduğu 1946 yılından bu yana, Türkiye işçi sınıfı hareketinin gelişim sürecinde önemli misyon üstlenmiş bir işçi sendikasıdır. 60’lı yıllarda Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK)’in kurulmasında, o zaman ki Genel Başkanı Mehmet Alpdündar çabalarıyla çok önemli katkı yapmıştır.
Eski Genel Başkanlardan Şemsi Denizer döneminde ise, maden işçisinin ve bölge halkının birleşen gücünü açığa çıkardığında, güçlü bir sendikanın neler yapabileceğini tüm dünyaya göstermiştir…
Bunların yanında, GMİS tarihinin önemli bir kesitinde de, tabanındaki işçiden ve emek siyasetinden koptuğunda, bir sendikanın nasıl etkisizleştiğine ve iktidar partisi yetkililerinin kapılarında “ricacı sendikacı” konumuna düştüğüne de tanık olunmuştur…
Cumhuriyetin ilk yıllarında mecliste kabul edilen 151 sayılı kanunla 1923 yılında kurulan Amelebirliği, işçilere ekonomik, sosyal ve kültürel faydalar sağlamak amacıyla kurulmuş ilk işçi sandığıdır.
Bu yazıda uzun uzadıya bir Amelebirliği tarihine girmeyeceğim. Ancak ister iş hukuku açısından olsun ister işçi sağlığı ve iş güvenliği hukuku açısından olsun, maden işçileri için çok önemli bir kuruluştur.
En önemli özelliklerinden birisi ise, Çalışma Bakanlığı’na bağlı, fakat “özerk ve tüzel kişiliği haiz” bir kuruluş olmasıdır…
Bu konuyu ele almamızın nedeni, başa gelen hükümetlerin ve özellikle AKP hükümetlerinin Amelebirliği yasa ve yönetmeliklerinde yaptıkları değişikliklerle, bir taraftan Amelebirliği’nde maden işçilerinin maddi yükümlülükleri ağırlaştırılırken, bir taraftan da bu kuruluşun maden işçilerine sunduğu hizmetlerin her geçen gün tırpanlanmasıdır.
Amelebirliği Yönetmeliği’nde yapılmak istenen son değişiklerle de Amelebirliği’nin yönetim organlarında, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ağırlığı artırılarak, Amelebirliği “özerk ve tüzel kişiliği haiz” bir kuruluş olmaktan çıkartılıp, hükümetin makam dağıttığı bir rant alanına dönüştürülmek istenmektedir.
Amelebirliği’nde işçiler aleyhine yapılmak istenen son değişiklik girişimlerine sessiz kalmayan maden işçileri, Amelebirliği binası önünde yaptıkları basın açıklamasından sonra işçiler arasında bir imza kampanyası başlattı.
Birkaç gün içerisinde bölgelere yayılan imza kampanyasında toplanan imza sayısı binlerle ifade ediliyor…
Yazıda, GMİS ve Amelebirliği’ni neden birlikte ele aldığıma gelince?
Bu iki köklü kuruluş bünyesinde yaşanan gelişmeler, dolaysız olarak bu ikisini de etkilemektedir.
GMİS’ de yaşanan gelişmelerin etkisi Amelebirliği’ne doğrudan etkisi az olsa da, Amelebirliği bünyesinde yaşanan gelişmeler GMİS bünyesini doğrudan etkilemektedir. Çünkü Amelebirliği’ne aidat ödeyen maden işçileri, aynı zamanda da Genel Maden İşçileri Sendikası’nın üyesidir.
Amelebirliği Biriktirme ve Yardımlaşma Sandığı, bakanlık bünyesinde bir kuruluştur.
Genel Maden İşçileri Sendikası ise, üyesi işçilerin hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmekle yükümlü bir sendikadır!
Üyesi olan işçilerin haklarını korumaya ve geliştirmeye çalışırken de, muhatap olarak karşısına Türkiye Taşkömürü Kurumu yöneticileriyle birlikte hükümet ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı çıkmaktadır.
Açıklamaya çalıştığım nedenlerle, GMİS yöneticileri bu konuda tavırsız kalmamalıdır.
Maden işçilerinin havza genelinde başlatmış oldukları mücadele başarıya ulaşsa da ulaşamasa da, önümüzdeki süreçte birçok açıdan önemli etkiler yaratacaktır.
Bu bir sınıfsal hak mücadelesidir!
Amelebirliği Merkez Yönetim Kurulu’nun yapmaya çalıştığı yönetmelik kararlarını destekleyen sendikacılarla, maden işçilerinin vermiş olduğu mücadeleyi desteklemeyen sendikacılara olumlu ya da olumsuz etkileri de farklı olacaktır!
En fazla da, ileride sendikal mücadele içerisinde bazı hedefleri olanları etkileyecektir!
“Yahu bu kadar da önemli mi?” deyip gülümsemeyin…
AKP iktidarı maden işçilerine gülümsemiyor!