Başında da söyledim…

MHP bu kez çıkarabileceği en iyi adayı çıkardı.

Şüphesiz MHP cephesinde çok daha tecrübeli, toplumda karşılığı olan saygın isimler var.

Ama Gürkan Gülay’ı “şanslı” kılan parti içinde yarattığı sinerji ve insan ilişkilerindeki başarısı…

Hepsinden önemlisi “genç” bir başkan adayı olması nedeniyle Gülay’ın adaylığını son derece önemsiyorum...

Siyasi çizgisi ne olursa olsun politikanın genç beyinlerin işi olduğunu düşünüyorum…

Tabi bunların hiç biri Gürkan Gülay’ın seçimleri kazanabileceği anlamına gelmiyor.

Son yerel seçimlerde 5 bin 500 civarında bir oyu olan MHP’nin 30 Mart’ta bu oyu en iyi ihtimalle 4 kat artırması gerekiyor…

Gülay’ın kişisel becerisi, seçim vaatleri, projeleri, sıra dışı söylemleri ve gençliği MHP’nin oyunu yüzde 400 artırabilir mi?

İmkansız değil ama çok zor!

Hele toplumdaki “oyum ziyan olur” algısı da buna eklenirse Gülay için başkanlık hayalden öteye gitmez…

Adetim değildir ama bir seçim tahmini yapmam gerekirse, ben Gürkan Gülay’ın ülkücülerin oylarını yüzde yüz artıracağını düşünüyorum… Bu bile başlı başına küçümsenmeyecek bir başarı olur…

Bu aralar fısıltı gazetesinde en çok konuşulan soru: “MHP Zonguldak’ta sürpriz yapabilir mi?”

Matematiksel olarak zor gözükse de, aslında bu sorunun cevabını AKP ve CHP’nin adayları verecek…

AKP, hakkındaki onca iddiaya rağmen Ali Bektaş’ı aday göstermekten geri kalmadı…

CHP ise süreci kelimenin tam anlamıyla eline yüzüne bulaştırdı…

Yazın bunu kenara, CHP “o ismi” aday gösterirse sadece ben sandığa gitmeyecek yüzlerce CHP’li tanıyorum… Tıpkı İsmail Eşref’in kaybettiği seçimde Bahçelievler ve Terakki’de sandığa gitmeyen 4 bin vatandaş gibi…

Seyreyleyin o zaman manzarayı…

AKP tabanındaki “Ali Bektaş” rahatsızlığı da sandığa yansır, üst üste patlamaya hazır olan yolsuzluk dosyaları ortaya çıkarsa, bu seçmen oyunu çöpe atacak değil ya…

Bugünün şartlarında Gürkan Gülay’ın sandıktan birinci çıkması lambadan cin çıkması kadar zor görünüyor…

Ama önümüzde daha 3,5 ay var…

Bu değirmenin altından daha çok sular akar…

Hem belli mi olur, siyaset bu?

Taş düşebilir, ayı çıkabilir!

***

Dün öğlen saatlerine yakın Ahmet Öztürk’le birlikte Çaycuma yollarına vurduk…

Bir iş görüşmesi için gittiğimiz Çaycuma’ya gelmişken şu meşhur Bülent Kantarcı ile de tanışalım istedim…

Ahmet Ağabey, önceden tanıştığı için telefonla sözleşip Bülent Bey’in ofisinde buluştuk.

Yaklaşık 1 saat sohbet etme imkanı bulduğumuz Kantarcı, bildik politikacıların aksine ezber bozan şeyler söylüyordu… Birilerinin maç başlamadan Mithat Gülşen’i 3-0 galip gösterme telaşını Kantarcı ile sohbet edince daha iyi anladım…

Kantarcı’nın siyasete bakış açısı, klişeleşmiş politik söylemlere karşı sergilediği duruş etkileyiciydi…

Bülent Kantarcı, kendisini seçmene yeterince anlatabilir, örgüt desteğini arkasına alırsa AKP’nin kalemşörlerine külahını ters giydirir!

Çaycuma’dan sevgilerle…