Bugün Ramazan-ı Şerifin ilk günü...

Dilerim Allah'tan ki, toklar açların halinden anlasın.

Varlık içindekiler, muhtaçlara el uzatsın.

Neydi Ramazan?

Ramazan halden anlamaktı.

Paylaşmaktı.

Komşusu açken tok yatamamaktı.

Yaratılanı, Yaradan'dan ötürü hoş görebilmekti.

Önce kendin(i), sonra haddini bilmekti.

Hani, "...İlim ilim bilmektir/ İlim kendin(i) bilmektir/ Sen kendini bilmezsen; ya nice okumaktır?" demiş ya Yunus Emre'miz...

Ben de diyorum ki, "...Oruç oruç tutmaktır/ Oruç kendin(i) tutmaktır/ Sen halden anlamaz, kendini tutmayı bilmezsen; ya nice oruç oruç aç kalmaktır?"

Açlık, haddini bilmektir. Atalarımız açlıkla terbiye etme Allah'ım derdi.

Allah (cc) nefse sorar; sen kimsin, ben kimim?

Nefis; “Ene Ene, Ente Ente; yani sen sensin, ben benim” der. Bunun üzerine bir süre, ateşe atılıp terbiye görür. Sonra Rab yine sorar, cevap değişmez. Bu, defalarca tekrarlanır, her defasında cevap aynıdır; Nefis; “Sen sensin, ben benim” der.

Ateşle terbiye olmayan nefisi, Rab bu defa açlık imtihanına sokar. Soru yinelenir; sen kimsin ben kimim? Bu defa nefis açlıkla terbiye olmuş, haddini öğrenmiştir:

“Ya Rab ben aciz, fakir bir kulunum, sen benim Rabbimsin.”

***

Belli ki dün çarşıdaki kalabalığın sebebi buydu: Ruhumuza işleyen aç kalma korkusu...

Biz de bir kaç parça bir şey almak için eşimle markete uğrayalım dedik.

Bir de baktık ki, her taraf ana baba günü. İnsanlar açık-kapalı mekan fark etmeksizin, Ramazan alış verişi niyetine hücum ediyorlardı marketlere...

Sonra sakinleşir, yine uğrarız diye oradan ayrıldık. Yufkacıya uğradık. İçeride iki kişi vardı. Dışarıda bekledik. Onlar çıktıktan sonra eşim içeri girdi. Ben dışarıda bekliyorum. Bir tane kadın destursuz içeriye daldı.

Şimdi bu kadına sosyal mesafeyi, kapalı mekan kuralını hatırlatsanız, nasıl bir tepkiyle karşılaşacağınızı kestiremiyorsunuz. En iyisi susmak dedim, neme lazım!

Ama kurallara hassasiyet gösterenler de var tabi. Onlara da teşekkür etmek lazım!

Anladım ki, açlık ve kıtlık korkusu, kural tanımayacak kadar akıl ve mantığımızı devre dışı bırakıyor.

Bakara Suresi 155. ayet, bu hususu şöyle açıklıyor: "Muhakkak ki biz sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz. Müjdele o sabredenleri!" (Elmalılı Hamdi Yazır Meali)

Aklımdan geçenler işte bunlar. Neyse tekrar markete gittik. Baktık ki market yine insanlarla dolu... Bir alış veriş telaşı var ki... Sanki Ramazan orucu değil de yerli malı, varlık bayramı kutluyoruz. Ama dedim ya... Benliğimizin derinliklerine işleyen bir durum bu... Günün anlam ve önemine tezatlık oluştursa da bazı şeyler değişmiyor ne yazık ki...

Eşime dedim ki;

"Haydi gidelim, sonraki günler uğrarız. Sonuçta bayrama değil, oruca giriyoruz?"

***

Fakat her şeye rağmen Ramazan ayının farklı bir atmosferi var. Bunu düşünmek bile mutlu ediyor beni. Gündüz deli gibi çay içesim gelse de akşam iftardan sonra o mis kokulu çaydan yudumlama hayali bile yetiyor bana...

İşte bu duygularla;

Herkesin Ramazan-ı Şerifi kutlu olsun...

Sağlık ve afiyette kalın efendim!