Zonguldak’ın dik yamaçlarında, mahalle veya köylerinde; mavi pencerelerindeki çiçekli perdelerin ardından cılız ışıklar sızan ve çoğunun duvarları çatlamış evlerde yaşanan sevinç, hüzün ve dramlar…
Ve çoğu; tapusuz arazisinde imam nikahlı gibi eğreti duran o mavi pencereli evlerde, çiçekli perdelerin ardında yaşananlar…
Kendinden başkasını düşünmeyenlerin Gazipaşa Caddesi’nde; siyaset ve ticaret çakallarının hiç bitmeyen paylaşım savaşlarını gündeme getiren gazete sayfalarının haber sütunlarına, ancak intiharlar ve ölümlerle haber olup girebiliyordu!
Fakat son birkaç yılın yerel gazetelerine bakıldığında, taşeron işçilerinin ve maden işçilerinin değişik konularda gösterdiği hareketlenmeler gözlemlenebiliyor…
Taşeron ve özel şirketlerdeki sendikal örgütlenme mücadelesinin yanı sıra gerçekleşen hak arama eylemleri Armutçuk’tan Kozlu’ya, Kozlu’dan Üzülmez’e, Üzülmez’den Gelik ve Karadon’a, Karadon’dan Çatalağzı’na ve oradan da Amasra’ya doğru yayılıyor…
TTK işyerlerinde maden işçilerine uygulanan ve kömür üretimiyle doğrudan ilgisi olmayan baskılara, kapı kilitlemelerine, iyi niyet ölçülerini ve iş barışını zorlayan cezalandırmalara karşı gerçekleşen irili ufaklı işçi eylemleri yapılıyor.
Maden işçileri; bütçesinin büyük bir kısmı kendi maaşlarından yapılan aidat kesintileriyle oluşan Amelebirliği Yönetmeliği’nde yapılmak istenen değişikliklere itiraz ediyor. Yapılmak istenen değişikliklere neden gerek duyulduğu konusunda, en azından Amelebirliği yönetimindeki işçi temsilcileri tarafından kendilerine doyurucu bir açıklama yapılmasını bekliyor.
Beklenen açıklamalar yapılmayınca da, değişiklikler konusunda maden işçilerinin doğru bir şekilde bilgilendirilmesini sağlamak ve yapılmak istenen değişiklikleri engelleyebilmek için imza kampanyası düzenliyor ve basın açıklamaları yapıyor.      
Havzadaki bu hareketlilik, son birkaç yıldır gazete manşetlerine ve haber sütunlarına daha sık yansıyor.
Zonguldak maden işçileri yılbaşı kutlamalarına meze yapılan -360 kodlu ve Fanta-Cola’lı kutlama fotoğrafları, yaralanma ve ölüm haberleri dışında da, gazete sayfalarında haber olabiliyor!
Bazen itirazları, bazen eylemleri ve bazen de direnişleriyle…
Maden işçilerinin yaşadığı bu hareketlilik, çoğu zaman Zonguldak’ın alışılmış gündem başlıkları arasında kaynayıp gidiyor…
Zonguldak Belediyesi’nde çalışan taşeron işçilerinin sorunları, ancak bunalım geçirip intihar eden işçilerle gündeme gelebiliyor!
ÇATES işyerlerinde çalışan taşeron işçilerinin sorunları ise, utanç verici köle uygulamalarına karşı yükselen cılız itiraz eylemleriyle boğulup gidiyor!
Yüreğimizde kabaran öfke dalgalarında batırmamaya çalıştığımız çaresizliğimizle karşı durmaya çalıştığımız bu insanlık dramları, ne yazık ki herkesin gözleri önünde yaşanıyor!
Sağcısından solcusuna, sendikacısından siyasetçisine, platformcusundan dernekçisine, dergicisinden gazetecisine herkesin gözleri önünde yaşanıyor…
Alışılmış gündemlerin dışına çıkılmasını istemeyen, kurulu sömürü düzeninden nemalananlar tarafından görmezden geliniyorlar!
Çoğu yapay abartıyla üretilen “Son Dakika – Şok Gelişme” manşetleriyle; bir bardak suda fırtınalar koparanlar, aslında Zonguldak’ta yaşanan acımasız sömürüyü ve insanlık dramına dönüşen gerçek sorunları gargaraya getirmeye ve insanları uyutmaya uğraşanlardır.
Uyduruk gündem başlıkları arasında gargaraya getiremedikleri ve yaşamın gerçeklerini yansıtan önemli emekçi eylemlerini ise magazinleştirmeye, çarpıtıp çürütmeye, o da mümkün olmuyorsa; abartılı söylencelere dayalı zaaflı iftiralarla itibarsızlaştırmaya uğraşıyorlar.
Ya da, mümkün olursa hepten yok saymaya çalışıyorlar!
İnternet sayfalarında yapılan yorumlar ve Zonguldak yerel gazetelerinde yayınlanan ‘Yazıklar olsun!’ haberleri, ‘sipariş köşelerinde’ yazılan “Eylem şık olmadı! Çalışmadan yevmiye alanlar şerefsizdirler!” mealinde yazılar var!
Partilerinin Ankara’da ki genel merkezlerine yaslanarak; Zonguldak’ta ancak icazet siyaseti yapabilen, örgütsel gücüyle Zonguldak’ın sorunlarını Ankara’ya taşımaktan aciz siyasetçilerin maden işçileriyle ilgili talihsiz açıklamaları var!   
Kamuoyunda maden işçilerinin hassasiyetleri konusunda eksik, yanlış veya haksız algı yaratabilecek provakatif yorumlar, yazılar ve açıklamalar bunlar...
Maden işçilerinin tarihsel gelişimi ya da sosyolojik yapılarıyla ilgili analiz, araştırma ve eleştirel incelemelerin önemi yadsınamaz…
Ancak bu gün Zonguldak’ta maden işçilerini; sendikalarına karşı konumlandırmaya çalışanların, özellikle maden işçilerini ve yöneticiler üzerinden de sendikayı itibarsızlaştırmayı tercih edenlerin gayretleri mercek altına alınmayı ve incelenmeyi fazlasıyla hak ediyor! 
Çünkü olayları AKP planları doğrultusunda kasıtlı olarak çarpıtanlar, farklı mecralara yönlendirerek hedef şaşırtanlar; maden işçileri arasındaki kıpırdanmayı, sendikal örgütlenmedeki toparlanmayı gördükçe hangi hamleleri yapacaklarını ve hamle sırasını şaşırıyorlar!
O telaşla olayları eğip büküyor; mühendisinden şefine, memurundan işçisine varıncaya kadar insanları yokluyor ve seçimlere endeksli sığ bir saflaşma yaratmayı zorluyorlar. Bu gün ki tecrübe ve birikimi, 165 yıllık bir emek ve alınterine dayanan madencileri toptan hedefe koyarak, kurumlarıyla birlikte yıpratmaya çalışıyorlar!
Çünkü TTK ile ilgili planları var!
Çünkü ÇATES ile ilgili planları var!
Çünkü Amelebirliği ile ilgili planları var!
Çünkü bu planlarla bağlantılı olarak; Zonguldak emekçi halkı, Genel maden İşçileri Sendikası ve maden işçileri ile ilgili planları var!
İşte bu soygun, talan ve ihanet planlarının bozulacağı endişesiyle, en küçük bir işçi hareketinden dahi korkuyorlar!
Maden işçilerinin enerjisini sadece sendika seçimlerine odaklamaya, bin bir çabayla biriken ve kendilerine karşı yönelmesi gereken o enerjiyi, yıllardır yaptıkları gibi (içeriye döndürerek) yine içeride tüketmeyi hesap ediyorlar!
Tüm korkuları ise; Zonguldak’la ilgili planlarını bozabilecek olan bu enerjinin, bir sınıf tavrına ve emekle bütünleşen bir halk hareketine dönüşerek gelişmesidir!
Bu hesabın bir parçası olanlarda olacak, bu hesaba karşı birleşip bu hesabı bozanlarda olacaktır!
Her kim ne yaparsa yapsın; herkes Zonguldak’ta yaşanan olayların onurundan da, utancıdan da payına düşeni kesinlikle alacaktır…
Kimse merak etmesin!
“Bu devran hep böyle gitmez!”
 İnanmayanlar tarihe bir baksınlar.
Tarih yazıyor!