“Ben bu davanın savcısıyım” diyenler hidayete ermediğine göre..
Ne oldu da “Ergenekoncular” salıveriliyorlar?!
*
Kimileri bu sonucu Erdoğan-Gülen kavgasına..
Bazıları içinde bulunduğumuz bölgedeki dengelere..
Kimi çevreler de giderek yükselen halk hareketine bağlıyorlar.
*
Ergenekon’dan çıkışta (bu davanın çöküşünde) her bir olgunun payı olmadığı söylenemez.
Ancak bir püf noktası var.
Doğada, toplumda ve düşüncedeki değişim ve gelişmeler bazı nedenlere bağlıdırlar.
Her oluşma, iç ve dış ilişkilerin (dış etmen) karşılıklı çelişmeleriyle gerçekleşir.
*
Şöyle bir örnek verilir mesela; Mozart’ı Mozart yapan, hem içsel yeteneği ve hem de dışsal müzik çevresidir. Mozart, bir Afrika köyünde yetişseydi Mozart olamazdı. Ama her Viyana’da yetişen de Mozart olamaz.
Yani oluşum, değişim ve gelişim sürecinde belirleyici olan içsel dinamiklerdir. Dış dinamik (dış etki-dış ilişki) ikincildir, ama uygun koşullar yaratır.
Başka bir örnek: Bizim Kıbrıs Barış Harekâtımız..
Yunanistan’daki Albaylar Cuntası, bizim Kıbrıs Harekâtı’ndan sonra yıkılmıştır.
Yunan demokrasi güçlerinin, Albaylar cuntasını alaşağı etmesinde, (Yunanistan’da cunta karşıtı bir mücadelenin varlığı belirleyicidir) Kıbrıs Harekâtımız bir dış etmen olarak uygun koşullar yaratmıştır.
*
Konumuza gelelim.
Ne oldu da “Ergenekon Davası” çöktü ve Ergenekon sanıkları özgürlüklerine kavuştu?
Söylenegeldiği gibi, Haziran Direnişi 11 yıllık gerici AKP despotizmine karşı mücadele ve tepkinin zirve noktasıydı.
Öncesinde 19 Mayıslar, 10 Kasımlar, Anıtkabir buluşmaları, Ulus eylemleri, taşeronlaşma karşıtı sendika-işçi eylemleri ve Silivri kuşatmaları siyasal iktidar karşıtı mücadeleler; değişim isteminin, böyle yönetilmek istememenin iç dinamikleriydi.
Baroların hukuk alanındaki mücadelesi, gerici Anayasaya karşı Milli Merkez direnmeleri, aydınlarımızın demokrat tutumları hepsi iç dinamiklerin bileşenleridirler.
İşçi Partisi mücadelelerin örgütlenmesinde, kamuoyu oluşturmada, Ulusal Kanal doğruların halka ulaşmasında tarihsel bir rol oynamışlardır.
*
Bu koşullarda Ergenekon davası çökmüş ve tutsaklar özgür kalmışlardır.
*
Erdoğan-Gülen çelişkisi (Erki paylaşım ve rant-avanta kavgası) Ergenekon ve Balyoz gibi davalarla, TSK ve ulusalcı güçlere karşı kurulan kumpasın açığa çıkmasını hızlandırmıştır.
*
İçinde bulunduğumuz bölgedeki dengeler; ABD ve AB emperyalizminin bölgemizde eskisi gibi yönlendirici olmaktan giderek çıkması, özellikle de Suriye’nin anti-emperyalist dik duruşu çok önemli bir dış dinamik (dış etmen) oluşturmuştur.
*
Irak, İran, Suriye, Mısır, Libya vb, gibi ülkeler ABD emperyalizmine karşı bir direnç kuşağı oluşturmuş, AKP iktidarı (Hükümet) yalıtlanmış ve yalnızlaşmıştır.
*
Ülkemizdeki gelişmeler bu bakış açısıyla ele alındığında, yapacağımız analizlerde daha isabetli olunabileceğini düşünüyorum.