Son zamanlarda, boş zaman bolluğunda, kedi - köpek sevgim arttı. Bu sevgi, ilgiye dönüşüyor; yaşamıma renk de katıyor.
Yalan yok, köpeklerden çok korkardım eskiden. Köpek gördüğümde, gözlerim, çevrede, taş ve sopa arardı. Hormonlarımdaki değişim nefesimi keserdi. Köpeğin dişlerine bakardım hep.
Çevremdeki bakımlı, süslü tasmalı köpekler ve onların sahiplerine uslu davranışları bana eğitim oldu. Park ve bahçelerde gördüğüm yaralı, öfkeli köpeklere yeterince sevimli bakamadım yine de. Hele köpek gruplarının yiğitlik gösterileri beni biraz ürpertiyor hâlâ.
Korkmamayı kendime önererek yürüyorum köpekli yalnız yollarda. İnadına gözlerine bakıyorum kocaman, kabadayı köpeklerin. Bazen bir ıslık tutturuyorum.
Evvelki gün korktum ha!
Yağmur sonrasının puslu havasında, ellerim, kollarım dolu girmiştim selvi çevrili dar yola. Yolun iki tarafı sıralı ağaçlarla kapalıydı. O ortamda duyarlı dizeler canlanmıştı içimde.
O da ne! Ta karşıdan bir şey geliyordu bana doğru. Köpek desen!.. Köpek diyemiyordum. O şeyden yolun sonu görünmüyordu. İçimde duygular güreşti. Özgüven öneriyordu beynim; korkma, korksan da belli etme, diyordu.
O şey yaklaştı. Evet, kuyruğu kalkık, kulakları yay, dili sarkık şey, dağ gibi bir köpekti. İşin korkunç yönü birbirimize sürünerek geçecektik.
Kaçmak mı? Asla!.. Beni korkak sanırdı. Köpekler korkaklara saldırırmış. Yaşamımda edindiğim en önemli bilgilerden biriydi bu. Şimdi uygulama zamanı.
Haydi bakalım. Derin nefes aldım. Yük asılı omuzlarımı dikleştirdim. Yüzümde, öfke yerine, köpeksever bir gülümseme oluşturdum. İnatlaşmadan yanından dostça geçmeye karar verdim kabadayı köpeğin.
Heyecan iyice artmıştı, yan yana geçmemize birkaç adım kala.
A! O ne! Köpek, kulaklarını dikti, yolun sağına doğru fırladı, gitti.
Hırlama, tıslama gelen yöne ben de koştum. Merak işte!
Köpek, kedilere ayakla, ağızla saldırmıştı. Küçük kedi, köpeğin eziyetine, yerden tepki gösterdi. Köpek, yavruyu yuvarladı. O ara, ana kedi, saldırıya geçti. Köpeğin yüzünü tırmaladı. Köpek, hızla uzaklaştı. Kedi, kaçan köpeğin peşinden koştu koştu.
Dev gibi köpeği kovalayan kediye, şaşkınca, bakakaldım. Köpek gerçekten korkudan mı kaçmıştı? Yoksa izlediğim bir oyun muydu?
Ne olursa olsun!
Kedi gözümde büyüdü. Ah! O kedide olan şey bende de olsaydı!.. Ah! O köpek benimle de oynasaydı!
Ha! O kedi, bir anaydı.
Kedinin fareyle oynadığını görmüştüm de kedinin köpeği kovaladığını hiç görmemiştim.
Demek ki içteki direnci artıran bir temel duygu, bir bilinç olmalıydı.
Sonu görünen yolda özgüvenle yürüdüm o gün.
Bugün güneşli, güzel bir gün. Durağa geldiğimde kediler karşıladı beni. Kediler durağa kurulmuşlardı. İnsansız durakta onlarla oyalanarak bekledim otobüsü.
Otobüs gecikti, dostluk pekişti. İnsanların çoğu özel araçlarla gidip geldikleri için durak bize kalmıştı. Durakta verilen pozları fotoğraflarla belgeledim.
Kedinin kovaladığı köpeği de unutmadım tabii. O, belki de, yanlışından, kabalığından kaçıyordu.
Son zamanlarda, boş zaman bolluğunda, kedi - köpek sevgim arttı.
Ah! Bir de sevdiklerimizle güzel güzel bakışabilsek, tatlı tatlı konuşabilsek!
Ah!.. Anlaşabilsek! Ah!..