Yazacak ne çok şey var gündem denilen bu günlerde.Bir yanda acıyla neşe kol kola,bir yanda korkuyla güven yanyana;hatta ateşle su bile…Ve öyle çok yazılıyor ki okudukça, ben yazmayayım diyorsun.
Nefes alıyorsak yaşıyoruz demektir.Yaşıyorsak vicdanımızı aklımızla tartıp serin kanlı olmakta,olayların sonucundan çok sebeplerini sorgulamakta fayda var diye düşünenlerdenim;aksinde ne adalete, ne de demokrasiye gerek kalmayacak,astığım astık,kestiğim kestik olacak çünkü.Hamasi nutuklarla neyi hallettik de şimdi halledelim.İnsan olmanın vasıflarını korumak geleceğin aydınlık yüzüdür;korumayanlara verilen cezalar caydırıcı olmalı,ön kapıdan giren arka kapıdan çıkmamalı,hiç bir ünvan,makam korunmamalı.Bunlar olmadan hurra saldırmak birilerinin ekmeğine yağ sürmek değil de nedir.
 
Öyle şeyler oluyor ki bazen anlamakta zorlanıyor insan.Kimimiz aklıselim,kimimiz anında hüküm veren oluyor. Aklıselim olan, uyanık zihinleri konuşturarak olacağa ayna tutuyor;sanatçısı,bilim adamı,gazetecisi,okur yazarıyla toplumu aydınlatırken,peşin hükümlüsü geriyor,yaşamdan soğutuyor,gelecek güvencini yıkıyor.Hangisidir insanı onurlu kılan. Ben demiyorum ki suçlu affedilsin; bir tecavüzcü iyi halli,bir katil kader kurbanı sayılıp salıverilsin.Bütün bu suçların olmaması için çalışılsın.Eğitim ve öğretim yapboz tahtası olmadan, hayatın her aşamasında başarının gereği neyse onu yapsın.
 
Devlet dediğimiz olgu halkın iradesiyle oluşuyor;öyle diye çemberin dışında kalanların sesi duyulmadıkça,sosyolojik araştırmaya,ekonomik iyiliğe,eşit şartlarda eşit imkanlara kavuşulmadıkça toplumu geren çocuk cinayetlerinin,ahlak
çöküntüsünün önüne geçilemiyeceği ayan beyan ortada.
Dini dayatmalara yol verdikçe daha da arttığını görmemezlikten gelenler,demokrasinin temeline dinamit yerleştiriyor;haberleri yok ! Laik sistemin çanına ot tıkayanların gerçeği er,geç gördüklerinde çok geç kalınmaz inşallah.
 
''Çıkar konuşunca vicdan susar'' sözünü yalanlamak vicdanlı insanların elinde.