Bu günlerde dilimizden düşmeyen siyaset ve politikanın ne anlama geldiğini Google amcaya sormakla başlamak istedim yazıma. Aldığım Türkçe anlamları ise şöyle;
Siyaset; Devletin idari kademelerinde yer alan politikacıların ülkenin yönetimi, ekonomisi ve güvenliği kapsamında sürdürdüğü çalışmalara verilen addır. (Çalışanıysa siyasetçi…)
Politikanın anlamı ise üç temel esasta belirtilmiş;
1-Devletin etkinliklerini amaç, yöntem ve içerik olarak düzenleme ve gerçekleştirme esaslarının bütünü, siyaset, siyasa
2-Davranış biçimi, düşünce yapısı
3-Bir hedefe varmak için karşısındakilerin duygularını okşama, zayıf noktalarından veya aralarındaki uyuşmazlıklardan yararlanma vb. yollarla işini yürütme. (Yürüten de politikacı olur...)
Politikacı ve siyasetçi sözcükleri toplumda pek güvenilir anlamda kullanılmasa da politikacı olarak siyasetin içinde emek harcayan kişilere, düşüncelerimize uysun veya uymasın saygı göstermek gerekir diye düşünenlerdenim. Her türlü tepkiye, saldırıya, iftira ve küfüre karşı durabilmek ömür törpüsü çünkü. Bazen canlarına bile kastediliyor.
Eller taşın altına konmadan eleştirmek, suçlamak ne kadar kolaysa, desteklemek, sahiplenmek de bir o kadar kolay ülkemizde; körü körüne, neden, niçin, sebep, sonuç nedir diye sorgulamadan hem de. Sevmek veya yermek çoğu kez bilmediğimizden oluyor. Baskıyla, tehditle, menfaatle olduğu da bir gerçek.
‘’Politikacı gibi atıp tutma’’
‘’Bana siyaset yapıp durma inanmam’’
‘’İşte şimdi siyasetçi gibi konuştun’’
‘’Politikacısın oğlum; dün başka bugün başka diyosun’’ Vb.
Birçok yerde sıkça duyulan bu cümleleri kullanmayanımız var mıdır ki. Ahlak kurallarını bir kenara bırakıp, kazanmak için her yol mubahtır alışkanlığını seçenleri seçtiğimizdendir belki de.
Tarih sayfalarından bugüne aktarılan siyasi birkaç söz ne diyor bir de onlara bakalım şimdi;
*Büyük bir tepeyi aştığında insanın bulacağı şey, daha aşılacak çok tepelerin olduğudur.
Siyasetle ahlâkı ayıranlar, ikisinden de bir şey anlamamışlar demektir. John Morley
*Devrim korkutucudur ama seçim kampanyaları da iğrençtir. Nicolas Gomez Davila
*Politikada hiçbir şey kazayla olmaz. Olmuşsa, öyle planlanmıştır. Franklin D. Roosevelt
Ve şimdi de en çok ihtiyaç duyduğumuz barış dilini düstur edinerek, aydınlatan, yol gösteren Ata’mızın bir sözüyle devam edelim;
‘’ Efendiler, sırası gelmişken, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki öz cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an geri kalmasın!
Ben, manevi miras olarak hiçbir nass-ı katı, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım, bilim ve akıldır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse manevî mirasçılarım olurlar.’’ M.Kemal Atatürk
Aradan geçen zamanlarda gençlerimizi ve geleceğimizi gittikçe yitirir olduk. İçinde olunan şartlarda birlik beraberliğe hiç bu kadar ihtiyaç duyulmamıştı. Siyaset arenasında kavgaya değil, barış diliyle kurulacak köprülere demir atma zamanında olduğumuzu görmemiz lazım. Bu köprüler hak, hukuk, adaletten, milli menfaatlerden yana kurulmalı.
Ülkemiz dört mevsimi yaşayan güzellikte olmasına rağmen, odun eksen yeşerecek topraklara sahip olmasına rağmen, yeraltı, yerüstü madenlerinin bolluğuna rağmen, birçok kalemde dışarı bağımlı hale gelmemizin nedenlerini sorgulamamız lazım.
Yapılacak seçimlerde akıl yolu yolumuz olsun; duygusal olmanın, hataları görmemenin zararlarını hep birlikte çekiyor ve çekeceğiz. İnatlaşma, intikam alma, darılma gününde değiliz artık.
Kutuplaşarak değil; ülke geleceği için ortaklaşarak, toplumsal mutabakat sağlayarak aydınlığa yol açılır ancak. Bu uğurda Parlamenter sistemin yeniden kurulacak olması umudumuzu yeşerten faktörlerin en başında geliyor. Umutları soldurmayalım.