Kovid-19 Sonrası Eğitim-2-
21.Yüzyıl bilginin sağanak olduğu ve her türlü bilgiye ulaşmanın, eskisine kıyasla daha kolay olduğu bir yüzyıl oldu. Bundan sonra da bilgiye ulaşma biçimlerindeki çeşitliliğin sonucu olarak, her türlü bilgiye ulaşmanın insanlar üzerindeki etkisine hep birlikte tanıklık edeceğiz.
Bilgi ve öğrenme süreçleri temelde iki biçimde gerçekleşir. Bunlar; formal ve informal olarak tanımlanmıştır.
Okullarda, bir program dahilinde, belirli sürelerle, müfredat vs. gibi bir takım sınıflama ve sınırlandırmalarla, “ toplumun istediği birey olma“ ana temasıyla, bazen de egemenlerin “ kendi istediği bireyi oluşturma“ cabası biçiminde gerçekleşen eğitime, formal eğitim ya da formal bilgi diyoruz.
Sokakta insan ve nesnelerle etkileşirken tesadüfen, ya da günümüzde sosyal medya, kişisel paylaşım siteleri, haber siteleri, bloglar vasıtasıyla gerçekleşen eğitime deinformal eğitim yadainformal bilgi diyoruz.
İnformal bilginin, arama motorları (Google,yahoo vs. ) algoritmalarının “yapay zekası“ ile internette neleri aradığımızı ve neleri okuduğumuzu kaydeden robotların önümüze “ tam da bize göre“ bilgilerin özenle seçilerek, - sanki tesadüfmüş gibi, ekranlarımıza taşındığı da bir gerçek.
Yaşadığımız dönem informal öğrenmelerin ya da bilginin, insan hayatında daha çok yer teşkil ettiği bir dönem. Televizyon gibi tek taraflı, etkileşimin olmadığı bir kutudan, bilgisayar – internet ve cep telefonu (mobil iletişim) gibi, etkileşimin ileri düzeyde olduğu araçlara geçtik.Yakın gelecekte ise “artırılmış gerçeklik“ ile tüm duyularımızın işe koşulduğu, bir iletişimin dönemine geçicez.
İnternetin öğrenmelerimiz üzerindeki rolü artarak devam edecek. Kitlelerin algısının şekillenmesinden başlayarak, politik tercihini oluşturacağı noktaya kadar, onu takip eden ve ona sistematik biçimde yön veren bir öğrenme sürecinin, popüler ifadesiyle toplum mühendisliğinin bugünlerde en önemli aracı internet… İnsanların yönetilen algılarının birer sözcüsü gibi konuşuyor olduğuna çokça tanıklık ettiğiniz olmuyor mu?
Bilgi ve her türlü öğrenmeyi, bireyin dolayısı ile toplumun gelişimi için değil, iktidarların varlığının dayanağı olarak gördüğü bir dünyadayız. Bu noktada bilgiye yön vermek, bilgiyi toplumun yeniden dizaynı için deforme etmek bugünlerde iktidar sahiplerinin en çok kullandığı yöntemlerden biri. Bu yöntemi; tarihin en iyi propagandacılarından Göbels ‘in de etkili bir biçimde kullandığını biliyoruz. Bütün olan bitene rağmen internetin sağladığı özgürlük ortamı,- güç sahipleri açısından, her şeyi bu kadar kolay idare etmeyi mümkün kıldığını söyleyemeyiz. Mızrağı çuvala sığdırmak o kadar da kolay değil. Bu süreçler iktidar sahiplerini bazen o kadar çok yorar ki, en bilindik çözümleri ise genelde; Wikipedia-Tweter-Facebook vs. gibi kitle öğrenmelerine-iletişimlerine yön veren uygulamalara sürekli erişim yasakları getirmelerini gösterebiliriz. Ya da sosyal medya üzerinden bir merkezden yönetilen, algı oluşturmak biçiminde gerçekleşen, sistematik çalışmaların bizzat içinde olmak gibi çözüm arayışlarına girdiklerini görebiliriz.
Korona ile yatıp korona ile kalktığımız bu günlerde ise; Eğitim-Öğretimin zaruri olarak “Uzaktan Eğitim“ biçiminde verilmeye çalışıldığına tanıklık ediyoruz. TRT –MEB işbirliği ile EBA BİLİŞİM AĞI üzerinden EBA TV oluşturularak, çocukların evde kalmak zorunda olduğu bu süreçte eğitim devam ediyor.1700 lü yıllarda ilk halinin mektuplaşma şeklinde gerçekleştiği uzaktan öğrenme–eğitim, günümüzde iletişim araçlarının çeşitliliği ile daha dinamik bir hal almış durumda. Televizyondan yada canlı ders biçiminde öğretmenlerimiz eğitimi evlerimizin güvenli ortamına taşıma telaşında. Çok yeni bir alan olması, daha önce pratik edilme durumunun olmaması yada alt yapıların yeterli olmamasından kaynaklı olarak canlı dersistenilen verimi sağlayabilmiş değil.
Buna rağmen hem öğretmenlerin hem öğrencilerin süreci iyi götürdüklerini rahatlıkla söyleyebiliriz. Bütün bunlar yaşanırken EBA TV de ders veren öğretmenler üzerinden yürütülen -Başörtülü öğretmen mi? ,-Tırnağında oje olan öğretmen mi? gibi ulusal basında devam eden tartışmalarda, baş döndürücü bir hızla ilerleyen bu çağa ayak uyduramayan insanların “patinajı“ olarak düşünebiliriz. Kalıplaşmış, politik ön kabullerden öteye geçmeyen bu bakış açılarının, mahallenin iki kesimine de bir yarar sağlamadığını söylemekte yanlış olmaz.Bu düzeyde yürütülen bir tartışmanın toplumun geniş kesimlerinde bir karşılığı da yok. Buna rağmen bu çabalar nicedir?
Yaşanan bu pratikler, “uzaktan eğitimi“ günümüz eğitim anlayışının önemli araçlarından biri haline getireceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Dünyanın da “uzaktan“ eğitildiği bu süreç, bunda sonra da gelişerek devam edeceğe benziyor. Pandemi sürecindeküreselleşmenin bir kez daha sert bir biçimde sorgulandığı bir düzlemde ,“uzaktan eğitim“ vasıtasıyla eğitimin ve bilginin küreselleşmesinin hızlanacak olması da ironik değil mi?. Sanırım; Uzaktan eğitimin yaygınlaşması için gereken itki gücünü kovid-19 un yaptığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Eğitimde, mekân ve zaman zorunluluğu bundan sonra bir sorun olmanın ötesinde değerlendirilecektir.
Eğitimde fırsat eşitliğinin sağlaması açısından da, internete bir sebeple erişemeyen çocukların bu olanaklara ulaşmasını sağlamakta çok önemli. Kars’ın bir köyünde,evinde televizyon olmadığı için komşudan EBA TV izlemek zorunda olan çocukların varlığı bu noktada sorgulanmalıdır.
Uğur AKTEPE
Eğitimci