Hidayet YILMAZ
(Kastamonu Göl Köy Enstitüsü mezunu, emekli eğitimci)
Eyvah, yok artık, köy enstitüleri yıkıldı! Vatanımda sahipsiz 21 mezar kaldı.
Türkiye’de köy enstitülerinin 77. kuruluş yılı günlerini yaşıyoruz. 1940 yılında nüfusumuz 17 milyondur. Bunun 13 milyonu köylerde yaşamaktadır. Okul çağındaki çocukların üçte biri okula gidebilmekte, 40 bin köyden 30 bini okulsuz, öğretmensiz, susuz ve yolsuz durumda, 20 bin ilkokul öğretmenine ihtiyaç bulunmaktadır. Köyler ortaçağ karanlığını yaşamaktadır. Köylerimizi bu geri kalmışlıktan süratle kurtarmak, bir savaş vermek için köy enstitüleri projesini hayata geçirmek en isabetli kurtuluş olarak gündemdedir.
”Anadolu bozkırında açmadan solan bir çiçek kalmayacak” diyen zamanın Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel, Öğretmen Okulları Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç davaya gönül veren inanmış arkadaşları ile birlikte köy enstitüleri projesinin mimarları, uygulayıcıları olmuşlardır.
2. Dünya Savaşı’nın yurdumuz üzerindeki olumsuz ve zor şartlarına rağmen bundan 77 yıl önce, 17 Nisan 1940 tarihinde, 3803 sayılı kanun çıkarılarak, yurdumuzun çeşitli kırsal bölgelerinde köy enstitüleri kurulmaya başlanmıştır. İlk önce 14 köy enstitüsü kurulmuş, daha sonra bu sayı 21’e yükseltilmiştir. Köy enstitülerine öğretmen yetiştirmek amacıyla 1943 yılında Yüksek Köy Enstitüsü açılmıştır. Bugün hayatta olmayan köy enstitülerinin kurucusu ve önderlerini yâd ediyorum. Ruhları şad olsun.
Köy enstitüleri kuruldukları günden itibaren Türkiye Büyük Millet Meclisinde toprak ağası politikacıların şahsi çıkarları doğrultusunda yalan yanlış karalamalarına; tutucu, çıkarcı karanlık güçlerin hücumlarına hedef olmuştur.
10 yıl kadar devam eden bu karalama ve iftiralarla köy enstitüleri yıpratılmış, budanmıştır.
Nihayet 1954 yılında, Demokrat Parti döneminde kapatılmıştı. Yazık ettik köy enstitülerine ve Türkiye’ye. Birçok ulusun örnek aldığı köy enstitülerini, en verimli çağında biz yok ettik.
Köy enstitülerinin kapatılması olayı eğitim tarihinde büyük bir olaydır. Türkiye çağdaş bir eğitim sisteminden olmuş, bugün sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel alanlarda bunun acı bedelleri ödenmeye devam etmektedir.
Köy enstitüleri kapatılırken arkasında yüzlerce hizmet binası, 15 bin dönüm işlenmiş toprak, 12 bin dönüm bağ bahçe, 750 bin dikilmiş fidan ve yetiştirilerek yurt hizmetine verilen 17346 öğretmen, 8675 eğitmen,1599 sağlık memuru gibi bir miras bırakarak eğitim tarihinde yerini almıştır.
Köy Enstitüleri yok edilmeseydi, Türkiye’nin eğitim sorunları çoktan aşılmış, köy enstitüleri ulu birer çınar gibi ayakta kalarak etraflarına saçacakları ışıklarla karanlıkları boğacaklardı. Tarih ve yeni kuşaklar köy enstitülerini yok edenleri hayırla anmayacaktır.
Köy Enstitülü Şair-Yazar Mehmet Başaran “Tonguç Baba” şiirinde
“Komadı karanlığın ağaları
Halk uyansın, ülke çiçeğe dursun
Komadı Aydınlıktan korkanlar” diyerek şikâyet ve isyanını haykırmıştır. Bizim destanlarımız çoktur. Bunlara bir de “Köy Enstitüleri Destanı” eklenmiştir artık. Bu destanı yaratanlar köy enstitülerinde müdür, idareci, öğretmen ve öğrenci olarak hizmet vermişlerdir.
Köy enstitülerinden mezun olma şerefini taşıyan elleri nasır, alınları ak, hayattaki meslektaşlarıma sağlıklı uzun ömürler, hayatta olmayanlara da Allah’tan rahmetler niyaz ederim.
Onlar köy enstitülerinin yaratılmasında vücutlarının yapıcı uzuvlarını kaybedecek kadar fedakârlıkla hizmet vermişlerdir.
Köy enstitüleri bugün olmasa da ışık tutmaya devam edecektir.
Bu umutlarla, köy enstitüleri sevdası ve özlemi ile bu eğitim ve kalkınma güneşini selamlıyorum.