Gerçekten de öyle.

Kimini mutlu eden bir olgu ya da olay, kimi için tepki ve isyan nedeni olabiliyor.

Örneğin 31 Ekim 2013’te AKP’li 4 kadın milletvekilinin Meclis’e türbanla girmesi, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu mutlu edebiliyor. (Gazetecilere yaptığı açıklama)

Oysa Bundan 14 yıl önce, sonradan Amerikan vatandaşı olduğu anlaşılan Merve Kavakçı’nın Meclis’e türbanla girmesine Bülent Ecevit isyan etmişti.

Milletvekili Merve Kavakçı’yı Meclis’te türbanlı olarak görmek Ecevit’i “mutlu” etmemişti!

Dedik ye mutluluk göreceli bir kavram!

İLERİYİ GÖREBİLME

Merve Kavakçı olayı masum bir gösteri miydi?

Yoksa cumhuriyet ve laiklik karşıtlığının bir denemesi mi?

1999’dan 2013’e günümüze gelindiğinde, 4 kadın milletvekilinin TBMM’yi kuranların kemiklerini sızlatırcasına Meclis’e sokulması, Merve Kavakçı olayının hiç de masum bir deneme olmadığını göstermektedir.

Haçlı gericilik kendince artık, Laik Cumhuriyet’e son darbelerini indirmektedir.

Rahmetli Ecevit’in o tarihi isyanı, bir bakıma sinsi gericiliğin karanlık amaçlarını sezmiş olmanın; ön görebilme yetisinin göstergesidir diye düşünüyorum.

“SESSİZ KALMA”

Kemal Kılıçdaroğlu önderliğindeki CHP’nin, AKP’nin ‘türban saldırısı’ karşısındaki taktiğini anlamakta şahsen zorlanıyorum.

CHP hangi nesnel verilerden yola çıkarak, “sessiz kalma” ya da “AKP’ye mazlumu oynatmama” taktiğine sarılıyor?

Sessiz kalmakla AKP’nin elinden silahı alınmıyor, tam tersi cumhuriyetçi güçlerin atağa kalktığı koşullarda, AKP’ye moral güç kazandırılıyor.

Dahası AKP mazlumları oynamıyor, o eskidendi.

AKP doludizgin ve fütursuzca, cumhuriyetimizin olmazsa olmazı laiklik üzerine gidiyor.

Kaçınılmaz olarak, başı açık kadın milletvekillerini (mazlumları) baskı altına almanın koşullarını oluşturuyor.

“BU HANIMA HADDİNİ BİLDİRİN”

5 Kasım Bülent Ecevit’in 7. ölüm yıldönümüydü.

Onu rahmetle anarken, son derece de önemli bulduğum sözlerini bir kez daha anımsatmak isterim. Şöyle demişti 14 yıl önce Merve’li Meclis’te:

“Burası hiç kimsenin özel yaşam mekânı değildir. Burası devletin en yüce kurumudur. Burada görev yapanlar devletin kurallarına uymak zorundadırlar. Burası devlete meydan okunacak yer değildir. Lütfen bu hanıma haddini bildirin.”

Bugün Atatürk’ün Meclisi’ndeki 4 türbanlı hanıma haddini bildirecek kimse var mıdır bilmiyorum.

Ama Ecevit’i isyan ettiren kurallara, anayasaya, Meclis İç Tüzüğüne, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’ne uymama suçu ve aymazlığı bugün de söz konusudur.

Dolaysıyla CHP yönetimi, yalnızca 4 türbanlı milletvekiline ‘sessiz’ kalmış olmuyor.

Anayasa, İç tüzük, İnsan Hakları Evrensel Bildirisi karar ve hükümlerinin çiğnenmesine de sesiz kalmış oluyor.

CHP’lilerin dikkatine sunmuş olalım.