Bundan öte; sinyallerin daha da yaygınlaşıp tüm halkın algısına erişmesi ve daha güçlü dönüştürücü etkinlik kazanması. Yani “ak mı, kara mı?” neyin ne olduğu konusunda daha çabuk karar vermek ve saf tutmak!
Bozuk düzende sağlam çark olmazsa, bu pisliği biz temizleyeceksek! Nerede saf tutacağız? Elbette ki; özgürlük, barış, demokrasi ve emekten yana olanlarla birlikte saf tutacağız. Her şey gün gibi ortada! Yıllardır yandaşları ile işbirlik; eğitimden sağlığa, emniyetinden bayındırlığına devletin her kademesinde palazlananlar, erketecilik konumunda “Hırsız var!” diye feveran ederek halkı da galeyana getirdiyse,” hırsızın suçu erketeciden çok daha fazla” gibi ayrıcalıklı sözler söylemenin bir anlamı olmaz. Bunlar külliyen hırsız.
Sabahın köründen gecenin yarısına kadar iflahı sökülürcesine çalışıp da aldığı maaşı ile kibrit kutusunu bile dolduramayanlar, kendilerinden kesilen vergilerin ayakkabı kutuları ve şifreli çelik kasaların içinde hırsızların yatak odalarına etejer dolgusu olduğunu anladıkları şu günlerde ampul patlamıştır. Ampul patlamış, her yer aydınlanmıştır. Tersine bir durum yani!
Bize aydınlık dolu günler gerekiyor! O zaman bunu sürekli kılacak bir uğraşa girişelim! Başta, külliyen hırsızlardan uzak duralım. Fakan onların ne menem şeyler oldukları konusunda eksik bir laf etmeyelim. Uçan tekmecisiyle, kaçan oğulcuğuyla bozuk düzende çarkını döndürmek isteyen devletin başı ve hanedanına “yoksulluk, yolsuzluk ve zulme karşı adalet” şiarımızı daha da yükseltelim.
Önümüzdeki yerel seçimler, uzun erimli mücadelenin önemli bir sınavıdır. Saflarımızı ona göre belirlemeliyiz. Sersem sepelek ortalıkta dolanmanın ve ağzımızı bozarak “........ senin çarkına!” diye ilenmenin, aydınlık günlere ulaşmamız için bir gıdım faydası olmayacağını da mutlaka biliyoruz.
Bu yazıyı okuyup da halen “hayırlara vesile olsun!” diye yorumlayanlara, bir hatırlatma yapayım: Efendim, o laf 17 aralıktan bu yana epey bir değişikliğe uğradı, “hayırlara fasulye olsun!” diye söylenir oldu.