Çevremdekilere sık sık sorular sorarım. Sorularım, bazen hoşa gider, bazen tepki çeker.

     Soru sormak, bir sanattır, nezaket ister. Aynen cevap da öyle... Soru füze olursa cevap da füzesavar olur.

      Soru sorulan sorgulandığını düşünmemeli. İşin içine jest ve mimikler de girmeli. Yakınlıkla, "özel", genel ortama dökülmemeli. Sohbetin hoş bitmesi dikkat ister, saygı ister.

     Her soruya zorlayıcı karşılık beklerken kavga da çıkabilir. Soruların soruluş ortamı ve zamanı önemlidir. Özgürlük var, demokrasi var diye rastgele sorup zorla cevap alamayız. Aman dikkat!

       Tabii bana da sorular sorulur.  İçtenlikle cevap veririm sorulara. Bazı sorular karşısında sessiz kalırım, boş didişmelere girdiysem sonra üzülürüm.

         Çok sorulan iki soruyu ve cevaplarımı sizinle paylaşmak isterim:

         1. Hayatta en büyük beklentiniz neydi? Bu beklenti gerçekleşti mi?

          Cevap: Ben çocukluk yıllarımdan beri okuyup yazmaya meraklıyım ya! Bir sayfa da olsa yazdıklarımı basılı görmek en büyük hevesimdi. Bu hevesim gerçekleşti. Üstelik yazdığım okul marşı sözleri mermere kazındı, on yıllarca duvara çakılı kaldı. Sonra çabalarımla ve çevremin desteğiyle kitaplar...

         Ünlü olmak diye bir derdim hiç olmadı. Ben hep gönüllü olmayı seçtim.

         Çok güzel şeyler bunlar!

          2. Hayatta en büyük hayal kırıklığınız ne oldu?  Bu durum, -yaşama sevincinizi tüketip- sizi çok üzdü mü?

            Cevap: Ben de herkes gibi acı, mutluluk yaşadım. En büyük acıları sabırla, dost destekleriyle doğallaştırmaya çalıştım. Hayal kırıklıkları çok da bir tanesi beni hep rahatsız etmiştir.

     Hayattaki en büyük hayal kırıklığım zor zamanlarında yanımda olanların zor zamanımda toz oluşlarıdır.

      Üzüldüm, yaşama sevincimi yitirmedim. Çünkü bunun genel bir sorun olduğunun bilincindeyim. Belki de benim kırıldıklarım -aynı şeyleri benim için düşünüp- benden adım bekliyorlardır.

       Sevgiye giden her adımı atmaya hazır olmalıyız. Adımı hep karşıdan beklemek karşılıklı eriyip gitmektir. Buna izin vermemek gerek. 

     Biz dondurma değiliz ki!

     "YAŞAMAK GÜZEL ŞEY BE KARDEŞİM!"

      Yazımı bir soruyla bitireceğim.

       Soru: Behçet Necatigil’in SEVGİLERDE şiirini okudunuz mu?