Yok facebook’tan, yok falanca dost ahbap meclisinden, yok kinayeli paylaşımlardan mırın kırın ediyorsunuz ama hiç biriniz kalkıp da yazdıklarıma iki tümce yanıt veremiyorsunuz; neden?
Yerinizi sordum; yerinizi! Neredesiniz ve kimin yanındasınız? Ölen kocasından aldığı üç kuruş parayla geçinmeye çalışan yaşlı kadından 4500.-TL isteyenlerle ‘kakara-kikiri’ olduğunuza göre bu soru aslında doğrudan kadük!
Oysa kurduğunuz süslü cümlelerle ne kadar da halkçı, ne kadar da ilerici ne bileyim Atatürkçü görünüyordunuz! Atatürk, on yılda kırk fabrika kurarken halkın ümüğüne sarılıp lokmasını mı almıştı? Halkçılık, ilericilik, demokratlık yoksuldan alıp varsıla vermek midir sizin kitabınızda?
Neden susuyorsunuz? Yazdıklarımın hangisi yalan, neresi yanlış? Belediye kesif bir çözümsüzlükle karşı karşıya da bizim mi haberimiz yok? Sizin haberiniz varsa neden yapılanları halka anlatmıyorsunuz?
Sizin için; Pehlivanlar’a, Yeşiltepe’ye, Yeni Mahalle’ye, Çay Mahallesi’ne, Gemiciler’e gidip kahvede çay içmek neden risk durumuna geldi? Madem yapılmak istenenler doğru ve gerekli, neden bunu doğrudan halka anlatmak yerine “suflör” kullanıyorsunuz?
Pir Sultan’ın söylediği gibi; “Yağmur gibi yağar başıma taşlar / Dostun bir fiskesi yaralar beni”...
Yok, merak etmeyin yaralandığım falan yok! Turnusol kâğıdı öyle bir renk verdi ki kim dost; kim ikiyüzlü, kim doğru; kim kargacık burgacık bir kez daha görmüş olduk!
Lafa bakılmazmış! Aynası işiymiş kişinin! Gördük mü?
O halde yeniden sorayım; “Birader, hani siz direncinizle, bilincinizle gökteki ayı alıp indirirdiniz masaya! Hayrola? Ne iş?
 
SUSMA, SUSTUKÇA...
CHP Çaycuma İlçe Örgütü susuyor!
Sendikalar ilkbaharda dutu çok yemiş olmalı!
Çaycumalılar Derneğinden “çıt!” yok. Oysa Savaş Bey, olası depremle ilgili bile açıklama yapardı!
Emeklilerin hakları için var olan Emekliler Derneği, “Biz her daim halkın yanındayız!” diyor da...
Ticaret Odası, Esnaf Odası... falan filan; ara ki bulasın!
Eski milletvekilleri, olası yeni milletvekili adayları, şu-bu derneklerinin yönetim kurullarını, kavlangalar altının lafazanlarını; gören, bulan, bilen varsa belediyeye bildirsin!
...
Bu arada, 21 Mart Yerel Yönetimler Seçiminde halktan yetki alan dokuz mahalle muhtarını kutluyorum! Helal olsun size! Biz halkın yanında sizden başka kimseyi göremedik!
...
Kırk bir proje” masalını anlatırken garibanın kesesine güvendiğinizi nereden bilebilirdik? İnsan olan insan, yalandan bile olsa; “Son arzun nedir?” diye sorar!
 
HUKUK YOKSA; “ÖDENMEYECEK! ÖDEMİYORUZ!”
İtalyan yazar Dario Fo’nun oyunudur; “Ödenmeyecek; ödemiyoruz!
Bir dönem Çaycuma’da da oynayan oyunun tanıtım yazısını Ankara Sanat Tiyatrosu’nun duvarından alıntılıyoruz!
Oyun. İtalya varoşlarında yaşam ve sınıf mücadelesi veren işçilerin karşılaştıkları güçlükleri anlatıyor. İki işçi ailesinin gündelik yaşamlarının dışında gelişen olaylar karşısında, birbirlerine ve sisteme karşı verdikleri mücadelenin komedisi...
Sürekli yükselen hayat pahalılığı karşısında varoşlarda yaşayan çocuklar, yaşlılar, kadınlar, işçiler, fiyatların zamlanmasına karşı hep birlikte fiyatlar üzerinden alışveriş yapmaya karar veriyorlar ve ‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’ diyerek süpermarketteki yiyeceklere el koyuyorlar!
Polis tarafından kuşatılan bir mahalle, kovalayan polisler, kaçan insanlar, aranan evler, saklanmaya çalışılan yiyecekler... Sistemi eleştiren fakat aynı zamanda sistemin kurallarını savunan bir koca karşısında, kalkıştığı eylemi savunabilmek için türlü oyunlara girişen ber kadın ve soluksuz bir kovalamaca...
...
Şimdi ben diyorum ki, o gün SEKA Sinemasında bu oyunu izleyip de alkışlayanlara yazıklar olsun! Meğer siz yalnızca bir oyun izlemişsiniz; o kadar! Keşke hiç izlememiş olsaydınız!
 
MERAK ETMEYİN...
Merak etmeyin; taşlar yerine oturacak! Turnusol deneyi öğreticiliğini sürdürüyor. Görüyoruz kimin ne olduğunu? Sel gider; kum kalır! O zaman göreceğiz sahile vuran çöpleri!
Yaptıklarınız, söyledikleriniz, yazdıklarınızla varsınız. Dinsel öğretinin “amel” dediği gibi yani! Aynı söylemle devam edersem; Münker ve Nekir not tutmayı sürdürüyor! Gün gelir torunlarınız okur!