Cumartesi günü 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günüydü…

Dünyada, Türkiye’de olduğu gibi Zonguldak’ta da bir dizi etkinlikler yapıldı…

Kimi sokağa çıkıp yürürken…

Kimi ise en lüks restoranlarda göbek atmayı tercih etti…

Ama bir kadın hikayesi vardı ki…

Arada kaynayıp gitti…

Hikayemizin kahramanı Suzan Koç…

Şaka maka 10 yıldır tanırım Suzan Abla’yı…

İlk kez bir haber nedeniyle tanıdım onu…

Altı çocuğundan biri milli bir atlet olan Suzan Abla’nın en haşarı çocuğu Zeynep, gülle atma yarışmada kazandığı para ödülü ile elektrik faturasını ödeyerek evlerinin kesik olan elektriğini açtırıyordu…

O yıllarda büro şefi olarak çalıştığım Doğan Haber Ajansı’na bağlı gazetelere yaptığımız haber bizim gibi binlerce insanda derin bir iz bırakıyordu…

 

Yaşadığı tüm olumsuzluklara rağmen yaşama sevincini bir gün olsun elinden bırakmayan Suzan Abla’nın yüzü evlilikten yana da bir gün olsun gülmedi…

Her ne kadar tüm asaletiyle eşine laf söyletmese de eşi onun kadar duyarlı olmadı çocuklarına…

Hani “Dişinden tırnağından artırıp çocuklarına verdi” derler ya işte o kadın Suzan Koç’tu benim için…

Yokluk zamanlarımızda sırtındaki küfesinde beni Balkayası’na kömür taşımaya götüren annemin hayatın tüm acımasızlığına karşı gösterdiği onurlu duruşu görüyordum onun yaşam hikayesinde…

Öyle ki, insanüstü bir gayret sarf ederek bütün çocuklarını okuttu Suzan Koç…

Halen 3 kızı üniversitede okuyan bir kızı üniversiteyi bitirip iş hayatına atılan Suzan Abla’nın bir oğlu Üsküdar Anadolu Spor Kulübü’nde 3’üncü lig de futbol oynuyor, diğer oğlu ise Zonguldak’ın sevilen amigolarından bir ambulans şoförü…

Ben hep demişimdir, “yılın kadını kim olsun?” diye sorsalar ben Suzan Abla derdim…

Toplam 7 apartmanın temizliğine giderek hem evinin ihtiyaçlarını karşılayan hem de çocuklarını üniversite okutan bir kadına “helal olsun”dan başka ne denebilir ki?

Bir süre gazetemizin aşçılığı ve temizlik işlerini de yapan Suzan Abla’yı en son bir ay önce gördüğümde yanıma yaklaşıp, “Mustafa oğlum… Kim 500 Milyon İster’e başvurdum kabul edildi… Telefonla joker haklarımdan biri sen olacaksın… Telefonunu versem olur mu?” dediğin de işin ucunda soruyu bilemeyip mahcup olmak da olsa seve seve kabul ettim…

Ayrılırken, “Suzan Abla sakin ol, tez canlı davranma deli olduğunu anlamasınlar” diye espri de yaptım…

 

Bir zaman sonra yağmurlu bir günde caddede karşılaştığımda biraz sitemli, biraz kırgın sağ işaret parmağını sallayıp yaklaştı yanıma… “Hayırdır” demeye kalmadan, “Telefonla joker için seni aradılar telefona bakmadın. Sen açmayınca ben de başkasını yazdırdım” diye söylenmez mi?

 

Hem üzüldüm hem mahcup oldum…

Ama peşine hemen “30 bin lira kazandım” deyince biraz olsun sevindim…

Aslında alacağım cevabı biliyordum ama yine de sordum…

“Suzan Abla telefonla joker hakkında bana sorulan soruyu bilseydim 60 bin lira alacaktın. Bana da 5 bin lira atar mıydın?” der demez tan Suzan Koç’a has bir cevabı yapıştırdı peşim sıra…

“Oğlum ne yalan söyleyeyim ben o parayı 6 çocuğuma eşit paylaştıracağım. Vermezdim”  

İşte bu hazır cevap oluşuydu onu farklı kılan…

 

Yarışmayı izleyince bir kez daha gurur duydum onunla…

Renkli kişiliğiyle Kenan Işık’ı bile gülümsetmeyi başaran Suzan Abla’nın yarışma sırasında söylediği “Rüyada gibiyim” sözü anahtar kelimeydi aslında…

Rüyaların hep gerçek olsun Suzan Abla…

Senin gibi kadın ve bir anneyi tanıdığım için mutluyum…

Çünkü seni ve mücadeleni izledikçe geleceğe dair kaygılarımı unutuyorum…

Sen ve senin gibi tüm emekçi kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü kutlu olsun….

İyi ki varsınız!