629 adımlık şehir’ atmosferinde yaşıyoruz olanları.

Öğrenci evleri tartışmasına, İncivez civarında ‘durum nedir?’ dürtüsüyle baktık.

1+1 ve 1+ 0’ların gecelik kirası ne? Bu tür konutları kiralayanlar daha ziyade öğrenci mi, öğrencileri konuk eden jigalo zevat mı, paralı zerzevatlar mı?

Gerçekten de büyük sorun var, İşitme Engelliler Okulu ile İncivez Camii arasındaki yerleşim alanında.

Özgürlüklerin engellenmesi’ açısından, yaşam tarzlarına müdahalenin yanlış olduğuna inanıyorum. Ancak, ‘yaşam tarzı’na özgürlük adı altında ‘tekel’ oluşturup, adaba mugayir (ahlâka aykırı) görüntü yaymak ve para kasası oluşturma suçları yaratmaya karşı olduğumu söylemek zorundayım.

Site’de milliyetçi - muhafazakâr bir arkadaşım, evini dört erkek öğrenciye kiraya vermiş. Şimdi evde dördü kız sekiz kişi ikamet ediyormuş. ‘Benim bu sosyal parametre içindeki tarif ve konumum nedir?’diye sordu.

Samimiyete güvenip, anlattım.

-Ya evi boşaltacaksın, ya da kirayı arttırıp geyik(!) muhabbetine katılacaksın.

Düşünün hele, İncivez Mahallesi muhtar adayları bile, en önemli sorun olarak güvenlik ve bu adaba mugayir oluşumları birinci sorun yapmışlar.

Başbakan’ın ‘üniversite şehirleri’ çerçevesinde gündeme getirdiği ‘öğrenci evleri’ Zonguldak’ta da beklenen tartışmayı yarattı.

Görüntü ve sıkıntıların “dünyanın sonu” olmadığını biliyoruz.

Ciwan Haco, Şiwan Perver dinlemeyle ülkenin bölünmediğini gördük.

Üniversitelerin, şehirlerin hayatında ‘Bacasız fabrika’ olduğu bilincindeyiz.

Ancak, fabrikanın da etrafı, gürültü, hava ve sosyal yaşam olarak kirletmesinin mümkün olamayacağını söyleyelim.

Bu arada, ‘Zonguldak’ta üniversite kurulması’ için, İncivez’de ölüm orucu için çadır kuranlardan, Sürmen Lokantası’nda yapılan AP (Adalet Partisi) Gençlik Kolları toplantısında (Başkan Mücahit Yazıcı) Zonguldak milletvekillerinden Gültekin Kızılışık (rahmetli) ile münakaşa etmiş, Ali Yalavaç ve AP Merkez İlçe Başkanı Halit Aygün (rahmetli) ile Ankara’ya Başbakan Süleyman Demirel ile görüşmeye gitmiş biri olarak, bir kaç şey söylemek isterim.

Karaelmas Üniversitesi’ adının değiştirilmesinden (11 Nisan 2012) hiç haz etmedim.

Hem şehir, hem de üniversite siyasete alet edilmiştir. Maalesef, üfürdüğünde mangalda kül bırakmayan sivil toplum örgütleri ve hemşeri dernekleri, bu konuda sınıfta kalmıştır.

Bu iktidar (AKP) seçimle gittikten sonra, üniversitenin adının ‘Karaelmas Üniversitesi’ olması için, inşallah (Allah ömür verirse) yine gerekirse ‘ölüm orucu’ tutacak bu kampanyanın yine öncüsü olacağım.

Üniversite demişken… ‘Ecevit’i anma gününde’,‘Üniversite neden bir açıklama yapmadı?’ şeklinde bazı cılız sesler serzenişte bulunmuştu.

Üniversitenin bu konudaki tavrını doğru buluyorum.

Ecevit’i ‘ülke’nin kaybolan yılları’(1990 – 2002) (Hak ihlâlleri arttı, terör sorunu büyüdü, fail-i meçhul cinayetler, basında yaygın linç kültürü, siyasi ve ekonomik krizler) içinde Başbakanlık yapmış biri olarak görüyorum.

Hükümet kurma adına,  ‘Güneş Motel’de karşı partilerden 10 tane vekil ayartıp, hatta kabinedeki bakan sayısını 26’dan 38’e çıkartması aklıma geliyor. Ecevit’in ‘halkın adamı’  ve ‘Karaoğlan’ imajları, hükümet olmak için yapılan transferlerle zedelenmişti.

İki örnekli ‘hafıza tazeleme’den sonra, yine ‘ilişkili evler’e dönelim.

Üniversite, gerçekten de Zonguldak’ta ekonominin bacasız sanayisi durumundadır.

10 fakülte, 3 enstitü, 4 yüksekokul, 7 MYO, 1 devlet konservatuarı, binlerce eleman ve öğrencisiyle ekonomiye katkı sağlıyor. Ancak, sorunların irdelenmesi açısından, proje üretme - çözüm süreçlerinde, Üniversite ismine rastlayamıyoruz.

Meselâ, sanayi kenti Zonguldak’ta bu güne kadar bir Teknopark kurulamaz mıydı?

Efes’e alternatif gösterilen antik kent Filyos’un durumu ne olmalıydı? Turizm, sanayi, tarım merkezi mi? Bu konuda akılda kalan bir proje hatırlamıyorum.

Hatırladığım, tasmanla ilgili Bahçelievler - İncivez mıntıkasında kısa süre önce bir ölçüm çalışması yapıldı. (Vilâyetin ücretli yaptırdığı)

SONUÇ:

Başbakan’ın açıklaması, elbette Zonguldak’la ilgili değildir. Ancak, ‘durum tespiti’ açısından üniversite, en azından okul çevresindeki öğrenci yapılanmasını takip ediyor mu?

Bu konuda ‘ben kampustaki, anfideki öğrenciyi bilirim’ denebilir mi?

Eğitim dışı zararlı etkinliklerde bulunan öğrenciler, ‘eğitim zayiatı’ olarak görülebilir mi?

Bu öğrenciler ‘ilmi tedrisat’ yapan öğrencileri olumsuz etkileyebilir mi?

İlim ve özgürlüğün tarifi üniversiteler, ‘olmazsa olmazlarından’ bir kısım öğrencileriyle gündeme gelmiştir. Bu konuda Zonguldak’ta üniversitenin konuşması, şehre ‘umut’ pompalayacaktır. Da, birçok konuda olduğu gibi, ‘susmayı mı?’ deneyecektir.

Unutulmamalı: Zonguldak, ‘Bacasız Sanayi’den öte bir üniversite ile ‘629 Adımlık Şehir’ olmaktan kurtulur.