30 Mart yerel seçimlerini geride bıraktık. Ülkemiz için hiç de hayırlı olmayacak bir sonuçla baş başayız şimdi.

Öncelikle belirtmeliyim ki, yerel seçimlerden almamız gereken sonuç bu değildi. Çünkü bu zamana kadar yaşadığımız yerel seçimlerde çoğu bölgelerde bizi yönetmeye aday olanların kim olduğu yerelde il, ilçe, mahalle ve sokak sakinleri için çok önemliydi. Ama artık değil. Genel seçim havasında geçen bu seçimde görüldü ki, şahısların kim olduğu değil. Mağdur(!) edilen kişi RTE'nin kimi işaret ettiğiydi. Şu da gözden kaçmamalıdır ki RTE bu seçimlerde AKP'nin de önüne geçmiş, tek adam saltanatına başlamıştır. 


Bu seçim gösterdi ki, sandığı çözüm olarak görenlerin öfkesi, umudu sandığa gömülmüştür. 1 Nisan akşamına kadar sandık itirazları için mücadele veriliyor olsa da çıkan sonuç halkın %43'ünün çatır çatır RTE''ye oy verdiği gerçeğini değiştirmeyecektir.


Oysa hedefin kapitalizmin araçlarını kullanarak yönetime aday olan CHP, AKP, MHP vb. partilerin sayıca kaç oy aldığının olmadığı bu ülkeyi gericiliğe, karanlığa götürenlerin ne kadar küçüldüğü, ne kadar bozguna uğratıldığı olsaydı şimdi ülke olarak, bir sistemin yaşaması, yaşatılması mücadelesi yerine halkın iktidarını kurma mücadelesi veriyor olacaktık. İnsanlar iktidar hırslarından kurtulduğunda görülecek ki, halkın kendi içindeki ayrımı iktidarın çizdiği ayrım kadar net, derin ve keskin değildir.


Bu keskin bıçak kesiği iki yarımın ayrığıdır, çizgisidir. Net ikiliktir artık. Halkın bir yarısı ötekileştirilmişliğine sahiplenenlerin çokluğunda bir güç olduklarını düşündüler, diğer yarısı itilmişliklerini bir liderin gücünde birleştirdiler. Görülüyor ki, itilmişliklerini bir liderin gücünde birleştiren %43 yolsuzluğu, hırsızlığı erdem olarak kabul etmiş durumda.


30 Mart’ta öznesi insan olmayanlar, hırslarına, aşağılanmışlıklarına yenilerek kuruttukları vicdanlarını evlerinde bıraktılar. Kendilerinde var olan akıl ve mantığın gözlerini kapattılar. Ölen sekiz canı ve evlat acısı çeken anaları, babaları düşünmeden acının üzerine çöreklendiler. Bu kuruyan vicdanları, kör aklı ve sevgisizliği  Berkin'in annesi Gülsüm Ana’nın bir mitingde, özellikle  anaların, kadınların olduğu  bir mitingde yuhalandığı gün görmüştük oysa. Devlet ağzına kadar, tıka-basa pislikle doluyken %43 seçmene göre bu devletin ahlaksızlığı aşağılanmış cahilliklerinden daha önemli olmadı.


RTE'yi ''muhtar bile olamazsın'' diye aşağılayanların gördükleri sonuç 12 yıldır  neyse, bugün ülkenin sandıkta aldığı sonuç da odur. Sandıktan öfke ve hırs çıkardılar. Sırf bu yüzden 12 yıldır nasıl ki gericilik, piyasacılık, yolsuzluk, hırsızlık pirim yaptıysa bundan sonra da değişen bir şey olmayacak. Ülkemde cehalet kazandı. Cehaletin hükmüne, yargısına güvenmediğimse çok açıktır. 


İktidarlara daha önce de mücadele verdik  ama hiç bu kadar ayrışmamıştık, hiç bu kadar genç ölmemiştik, hiç bu kadar cahilleşmemiş, bu kadar ahlaksızlığı erdem olarak görmemiştik. Çözümü sandıkta aramayan, bu zamana kadar AKP'nin gerici politikasını geriletme, yok etme mücadelesi veren biri olarak, tüm halkımı da bu mücadelenin içinde görmek isterim. Sistemin araçlarını kullanarak bizi yönetmeye aday olan partiler de görmeliler ki, halkın adaleti, halkın iktidarı yine sistemi kuranların çağrısında değildir. 

 

Bundan sonra yapılacak olan bellidir. Halkı ve halkları hakları için örgütleyerek, halkın iktidarını halkla birlikte kurabilmenin mücadelesini birlikte vermektir. Bu insanca yaşamın gereğidir ve insana yakışandır.