Uzun zamandır, yoktum.
Özür dilerim…
Fakat suskun geçen anlarda dahi,
Bizim Zonguldak sevdamızı ‘dört kolludan’ başka hiçbir şey;
Dindiremez, unutturamaz, durduramaz, içimizden silip atamaz, yerini alamaz.
 
Menfaatsiz,
Karşılıksız,
Sevdik,
Zonguldak’ı.
Atadan anadan babadan da böyle gördük…
 
Gelelim yükümüze…
Bir parça geçmişi kurcalayıp, anıları tazeleyelim.
Sonra içime oturan o ağır ‘yük’ten kurtulayım!
 
Aslında Zonguldak,
Ne yapsa ne etse, ne siyasetçiye ne bürokrata ne atanmışa seçilmişe yaranamadı.
 
Yeri geldi,
Adam (!)  ettiği utanmadan pişkince, makam mevki uğruna Zonguldak’ı suçladı.
 
Bir başkası çıktı,
Zonguldak aldığından fazlasını veremiyor, zarar ediyor yük oluyor dedi, hizmet getiremeyenlerin kılıfı böylece hazırdı.
Zaten onların uzmanlığı kesip biçip dikmekti.
 
Kara Elmas uğruna binlerce şehit veren, Zonguldak’ın hatta yıllarca Türkiye’nin sırtını yasladığı dağ ‘TTK’ bile nasibine düşeni almadı mı;
Kambur!!!
 
Yük oldu,
Kambur oldu,
Zarar oldu.
 
Çoğu sustu!
Azı konuştu…
 
Neyse,
Kimin niçin sustuğunu anlatmak, boşuna.
Biz konuşmaya, sevdamıza laf kondurtmamaya devam edeceğiz, Allah nefes aldırdığı müddetçe.
 
Ve içime yükten farksız oturan Zonguldak Valisi Erdoğan Bektaş’ın malum ifadesi; Normalde sağlık çalışanlarımızın bize getirdiği yük olmasaydı belki de bugün geri dönüşü konuşuyor olacaktık.
 
Sayın Vali, kendilerini koruyamadıklarını iddia ettiği sağlık personelini ‘yük’ şeklinde ifade etti.
Zonguldak’ta tepkiler yükseldi.
Özellikle  sağlık temsilcilerinin niçin korunamadıklarına dair iddiaları yenilir yutulur türden değil.
O sözlerin sarf edildiği masada yer alan Zonguldak Merkez İlçe Belediye Başkanı Ömer Selim Alan da ilginçtir, sağlıkçı.
Ben, Ömer beyin yerinde olsaydım bir saniye durmaz toplantıyı terk ederdim.
 
Velhasıl,
Söz ağızdan çıkınca istediğin kadar özür dile, esir alır!
 
Evet,
Zonguldak’a gelen,
Genellikle yıkıyor!
Hoş yıkım sadece gelenlerle  sınırlı değil.
Kendi evlatları da ağzından çıkana, çıkmadan evvel hükmedemiyor.
 
Bundan yıllar önce, gazetecilerin katıldığı kahvaltıda neler yaşandı, son noktayı böyle koyalım.
 
Dilinden çektiğiyle tanınan belediye başkanının katılımıyla gerçekleşen kahvaltıya basın mensupları davet edildi.
Programıma uymadığından iştirak edememiştim.
Malum belediye başkanı kahvaltıda  aleyhte iddiaların altına imza atan  basın mensubuna öyle bir örnek veriyor ki, son derece çirkin!!!
 
Konu bana aktarıldığında ilk sorduğum kahvaltıyı terk edip etmeyen olup olmadığıydı.
Maalesef o ağır ötesi örnek,  zeytin peynir arasına karışıp gitmiş.
 
Bakış açım o zamandan bu zamana hiç değişmedi,
Açlıktan ölsem o masada oturmam, oturamam…