Türkiye tarihinin belki de 600 yıllık Osmanlı tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonu olduğunu.

Bakan çocukları, Halkbank Genel Müdürü, Rıza Zarrab, Ali Ağaoğlu ve Fatih Belediye Başkanı'nın evleri ardı ardına eşzamanlı operasyonlarla basıldığını,

Hükümete yakın çok sayıda kişi ile birlikte, İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler, Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan'ın oğlu ve Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın oğlu, Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan, Ali Ağaoğlu, Reza Zarrab ve Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir de gözaltına alındığını,

Gün içerisinde gözaltına alınanların evlerinde yapılan aramalarda para kasaları ayakkabı kutularında milyonlarca dolar para bulunması ve yolsuzluklarla ilgili yeni iddialar başta sosyal medya olmak üzere kamuoyunda büyük tepki uyandırdığını,

Hükümetin ertesi gün olmadan gece yarısı karşı operasyon yaparak Emniyet Müdürlerinin Polis teşkilatında önemli noktaların tamamına yönelen görevden almalar ve atamalar yaptığını.

Yeni belgelerin ve görüntülerin servis edildiği 19 Aralık'ta, soruşturmada adı geçen dört Bakan'a ilişkin fezlekelerin gündeme geldiğini. Bakanların istifa edebileceklerini Başbakan'a bildirdiğini.

İstanbul Emniyet Müdürü ve şube müdürlerinin görevden alındığını,  2 Bakan oğlu ile Reza Zarrab'ın tutuklandığını.

Zamanın başbakanı Erdoğan’ın, CHP'ye ve "uluslararası odaklara değinerek, faiz lobisi iddialarını tekrarladığını fakat yolsuzluk iddialarına hiç değinmediğini.

Operasyonda ortaya çıkan telefon görüşmeleri ve belgelerde, Başbakan Erdoğan'ın ve ailesinin çeşitli vakıflar aracılığıyla çıkar sağladığını, trilyonlarca liralık vurgunlarda Başbakan'ın doğrudan talimatlarının bitirici rol oynadığını.

Bakanlardan, istifa etmeleri istendiğini İlk olarak Muammer Güler ve Zafer Çağlayan‘ın. Asıl kriz ise Erdoğan Bayraktar'ın istifa açıklamasında Başbakan'ı hedef alması ve “ ne yaptıysam başbakanın bilgisiyle yaptım” diyerek onun da istifasını istediğini.

Hükümet, 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonu sonucunda bakan çocukları ve Rıza Sarraf gözaltına alınınca, yeni dalgalardan haberdar olmak için 21 Aralık 2013’te Adli Kolluk Yönetmeliği’ni değiştirdiğini, önemli isimlerin gözaltına alınmasına karar veren savcılığa polisin direndiğini ve bu durumun devletin fiili olarak ikiye bölündüğü yorumlarına neden olduğunu.

Başbakan Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ın savcı tarafından ifadeye çağrıldığını, Savcı, Emniyet, Başsavcılık ve Adalet Bakanlığı arasında büyük gerilimin çıktığını, soruşturma savcısının elinden dosyaların alındığını.

Bütün bunların sonucunda da sanki hiçbir şey olmamış gibi soruşturmaların hükümet'in emniyet ve yargıya müdahalesi ile şaibeli bir şekilde kapatıldığını mı? Düşünüyordunuz.

Bu şekilde mi aklınızda kaldı? Hokus pokus, abra kadabra

Varsın bayrağımızı indirsinler.15 bin kilometre yol yaptık.Dünyanın ilk 10 ekonomisine sahibiz ya!!!

Duyamadım.

Çalıyorlar ama yapıyorlar mı, dediniz.