Seçim kapıya dayandı, sandıklara gitmeye bir aydan daha az bir zaman kaldı artık. İlginç olan şu ki, tüm zamankilerden daha çok önem atfedilen 2023 seçimi yaklaştıkça atmosferi daha çok düşüyor. Anlam vermedim, tuhaf bir sessizlik ortada. Bunu nasıl yorumlamak lazım bilmiyorum, yurttaşlar adeta seçim yokmuş gibi davranıyor sokakta. Kimse yüksek sesle siyaset konuşmuyor. Fiyatlar uçmuş, hayat akıl almaz derecede zorlaşmışken, toplumsal muhalefet dâhil, kimseden çıt çıkmıyor…
Tartışmalar bir tuhaf, insanlarla konuşurken daral geliyor insana. Malum ekoloji mücadelesi veriyoruz. Vatandaşların bir bölümü çok duyarlı bu konuda. Dağın başında bir ağaç kesilse, ulaşıp “Nasıl çevrecisiniz, uyuyor musunuz? Burada katliam yapılıyor” diye sitem ediyor. Yetkimin ancak kendisi kadar olduğunu anlatmaya çalışıyorum dilim döndüğünce. Laf dönüyor, ülkenin ekoloji sorunlarına geliyor. İktidarın yanlış politikalarından söz ederken cevap yetişiyor: “Erdoğan’la ne alakası var?”
ASGARİ ÜCRET ÇAY SİMİT HESABINA YETMİYOR
Dolar 20 liraya, Euro 22 liraya koşuyor. Bir kilogram et 300, soğan 25 lira olmuş. Asgari ücret AKP’lilerin kendilerinden önceki Türkiye’yi anlatırken örnek verdiği çay simit hesabına yetmiyor. Ev sahipleri kiraları 3-4 kat artıyor. Öyle bir haldeyiz ki, 5-6 bin lira kira verenler kendini şanslı sayıyor. Anlatıyorsun vatandaşa, yanıt yine “Erdoğan’ın ne suçu var?” oluyor. Açgözlü ev sahipleri, dalavereci kasap, üçkâğıtçı kabzımal, gözü dönmüş müteahhitler daha suçlu onlara göre…
Benden biraz yaşlıca bir bey hararetle kav çakıyor. Çok şükürmüş her şeye. Eskiden hayat daha zormuş. Kendimin de dünkü çocuk sayılmayacağımı, altmışıma merdiven dayadığını söylüyorum. Tüp kuyrukları, anarşi dahil şikayet ettiği ne varsa yaşadığımı söyledikten sonra, “Hayat hiç bu kadar zor olmamıştı” diyorum. Ne dese beğenirsiniz: “Alamasak da bolluk var. Her şey bulunuyor marketlerde, görmüyor musun her taraf araba dolu.” diyor.
KONUŞMUYOR DUVARA ANLATIYORUZ
Ülkenin 85 milyon olduğunu söyleyip, gelir dağılımının bozukluğundan dem vuruyorum. Ülke nüfusunun en zengin %20’sinin gelirden aldığı payın %50’ye yaklaştığını ifade ediyorum. Bunun %30’a çıktığında gelirden alınan payın %70’leri aştığını ifade ediyorum. Ülkenin % 70’den fazla gelirine el koyan en zengin % 30’unun şikayet ettiği dönemdeki ülke nüfusuna eşit olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Yüzüne baktığımda duvara konuştuğumu görüyor, susuyorum…
Gerçekten abuk bir durum var ortada. Toplumun önemli bir kesimi yaşananlarda Erdoğan’ın hiçbir suçu olmadığını düşünüyor. Bizim cenahta geyiğe dönüşen “dış güçler” en büyük sorumlu onlara göre. Bir avuç spekülatörse suçluların epey bir bölümünü oluşturuyor. Kendimi tutamıyor, “Sayın Cumhurbaşkanına bostan korkuluğu muamelesi yaptığının farkında mısın?” diyorum. Öyle ya, dediği gibi, herkes dilediğini yapıp yaşamımızı zindan ederken, devletin başındaki şahıs ne yapıyor?