Zor günler geçirmeye devam ediyoruz.
Yeni gün geçen günü aratıyor.
İnternette takip ettiğim, neşeli videoları olan, ilham veren insanların dahi birer birer umutsuzca yazdıklarını okuyor, çektikleri videoları izliyorum.
Herkes aynı korku içinde. Alım gücünün düşmesi, işlerinin azalması ya da işsiz kalma korkusu aldı başını gidiyor.
Haksızlar mı? Elbette değil! Görünen köy kılavuz istemez. Ülkemiz tarihin en kötü ekonomik girdabında. Adalet, bilim, tarım, teknoloji yatırımları yerine betona yatırımla sayılı zenginlerin olduğu, arttığı ancak sayısız kişinin de fakir, fukara olduğu döneme girdik; içinden çıkamıyoruz.
Bu devran böyle elbette gitmeyecek. Dolar aldı başını gidiyor iken iktidar sevenler "sabrımız doluyor" mesajları ile her şeyin üstünü bir çırpıda örtüp farklı mecralara ülkeyi taşımaya çalışır olsun; ben yakın dost, arkadaş, akrabalarıma ilettiğim gibi sizlere de " sakin, sabır, daha çok sabır ama dik duruştan ödün vermeden " sadece zamanın geçmesini bekleyin demekten başka bir söz bulamıyorum.
Yaşıtlarımla birlikte 19 yaşında daha ilk oy kullandığımız andan itibaren neler olduğunu neler yaşandığını acı acı tecrübe ettiğimiz için 19 geçtiyse 1 bilemedim 2 yıl daha geçer demekten başka bir arayışa şimdi gitmemeliyiz; özellikle sokağa davetlerde akıllı olalım, bu davet bu oyunu kuranların oyunundan öte bir şey değil, sokağa davette tecrübeleri var elbet.
Yağ, un, şeker, salça… hatta su, bildiğiniz içme suyu dahi zamlandı. Her gün fiyat değişir mi? Değişiyor. Önceleri evlere dağıtılan kömür ve makarna, geçtiğimiz yıllarda tanzim çadırları ve bu senenin gözdesi Tarım Kooperatifler ile kış atlatılmak isteniyor. Hemen söyleyeyim kooperatiflere asla sözüm yok, sayısı artsın, üretici daha fazla kar koysun, tüketici daha uygun alışveriş yapsın, aradaki komisyoncular çıksın ama bu göz boyamaktan öteye gitmeyen, fiyatları market fiyatını geçmeyen ve millete yeni kambur işletmeler sizleri yanıltmasın. Bizzat gidip tecrübe ettiğim için fiyat performans yer olamadıklarını gördüğüm için yazıyorum. Düzelmez mi? Neden düzelmesin. Fiyat istikrarı, hakkaniyet her kuruma yansıdığında bu işletmelerde halkı ziyadesiyle mutlu edecektir. On günlere henüz ulaşamadık; 40 fırın ekmek daha yememiz gerekecek.
Eskiler kızdığında Gaybana diye çıkışırdı. Gaybana Dünya... O zaman Dünya bu kadar kirli miydi? Ülkemizde gelir adaletsizliği bu raddeye varmış mıydı? Ben bilmiyorum ama hakikaten Gaybana Dünya durumuna geldik.
Dünya devi teknoloji firması dün satışlarını durdurdu, dolar kurundaki artıştan ötürü Türk Lirası ile ürün satışı durdu. Araştırdım dünya' da bir örneğini daha göremedim. Gaybana Dünya değilmiş dedim içimden, Gaybana olan şey bambaşka bir yer, bambaşka birileriymiş bunuda zihnimde netleştirmiş oldum.
Ne yapacağız şimdi?
Her zamandan daha çok tasarruf edeceğiz. Aç kalmak, montsuz gezip, doğalgazı yakmamaktan söz etmiyorum elbet ( ki bunuda yapan bir çok kişi var biliyorum, hatta sayın bakan kalın giyinin, 2 kilo yerine 500 gr et yiyin vs.. sözler etti ama benim dediğim o değil elbet ) ancak özellikle içinde ithal ürün bulunduran, Made in TURKEY olmayan ürünleri bir süre alışverişini ötelemekte fayda var.
Ve en önemlisi. Yokluk dönemine yani bugüne, buraya nasıl geldik; neden böyle olduk. Hangi düşünce, din, dil, siyasi görüş olursa olsun, lütfen her zaman okuduğunuz adamlar, kadınlar dışında diğer seslere kulak verin.
Unutmayın, sizi yanıltacak olan yani size yalan söyleyebilen kişi sizin ona karşı güven duyduğunuz kişiden başkası olamaz, size ihanet edecek kişi sizin uzağınızda biri olamaz. İnsanı üzen kişi onun sevgisini kazanmış kişidir. Ancak yalan söyleyen, ihanet eden, üzen kişiler o kulak asmadıklarınız değil hep sözüne güvendikleriniz bunuda unutmayın.
Komşusu aç yatarken rahat uyuyanların ülkesi değil burası, yazımı bitirmeden önce lütfen konu komşu bir kontrol edin, herkesin çorbası kaynamıyor olabilir; okul dönemi, kış ayı, pandemi hala devam ediyorken; kim kime oy vermiş, ne düşünmüş, etmiş onu bir yere koyup Türk Milleti kimliğimize sarılıp, çevremizi korumanın tam zamanı. Varlıkta herkes bonkör, asıl iş yoklukta paylaşabilmek. Benim çevremde böyle biri yok diye kendini rahata çıkarmadan önce ise hastane kapılarında bekleyen, sokakta kâğıt toplayan, az çok geliri belli işler yapan vatandaşları bulmak çok zor değil. Haydi, Zonguldak, dayanışma zamanı.