Ramazan, peygamberimiz Hz. Muhammed’e, kıyamete kadar insanlığa ışık olması için Kur’an-ı Kerim indirilmeye başlandığı bir aydır. Hoş geldin Ya Şehr-i Ramazan.
Ramazan ayı, rahmet ve bereketin kardeşlik ve sevgi bağlarımızın güçlendiği, kalplerimizin temizlendiği, manevi duygularımızın arttığı , Allah’a olan kulluk görevimizi yoğun olarak hissettiğimiz, kırgınlıkların, küslüklerin bittiği bir aydır.
Ramazan ayı, hepimiz için manevi duygularımızın arttığı, paylaşmanın ve yardımlaşmanın öneminin ne kadar doğru olduğunu anladığımız, sadaka vermenin önemini, gülümsemenin bile sadaka olduğunu bilerek ve bu ruhla, kimsesizlere el uzatarak, iyiliğin önemini bizden sonraki çocuklarımıza da anlatarak en önemlisi de merhametli olmanın önemini hissettiğimiz bu güzel ayda ‘’ Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir’’, hadis-i şerifini hatırlayarak ve unutmayarak bu ayı manevi duygularımızla yaşamanın verdiği mutlulukla geçireceğimiz bir ay olsun...
Bazılarımız için nerde o eski ramazanlar ? dediğinizi duyar gibiyim. Acaba sadece özlem duyduğumuz o eski ramazan ayları mı? Değil tabii ki. Sevdiklerimizle açtığımız kalabalık iftarlar, yaptığımız sahurlar, o eski bayramlar, o eski komşuluklar, o eski arkadaşlıklar, dostluklar, şarkılar, oyunlar, bu liste daha çok uzar. Evlerimizdeki fotoğraf albümlerimize bakarak hatırladığımız anılar… Daha neler neler?
Belki de bizi manevi duygularımızdan uzaklaştıran sebeplerin başında büyük şehirlerde sıkıştırılmış hayat şartlarının , her geçen gün pahalı olması da olabilir. Ama unutmayalım ki! ‘’Misafir gelen eve bereket gelir’’ sözünü hatırlayalım. O eski günlerdeki kalabalık sofralarda sevdiklerinizle birlikte güzel bir ay geçirmeye ne dersiniz?