2020 yılına iç karartıcı haberlerle merhaba dedik.
Mevsimlerin hiçbir kabahati yok. Tamamen günümüz insanlığının genine işleyen aç gözlülük, doyumsuzluk, menfaatçilik ve gösteriş hastalığının sonucunu yaşıyoruz.
Eski komşuluklarımız, mahalle kültürümüz, yardımlaşma dayanışma ve çevreye duyarlılık gibi güzel vasıflarımız; sanal dünyaya yenik düştü.
İnsanlık kötülükte, acımasızlıkta dibe vurdu.
Bir yaprak gibi süzüle süzüle yeniden suyun yüzeyine yükselir mi dersiniz?
Diğer ülkeleri bilmem ama Müslüman’ların iç karartıcı hali, “Muhakkak sizi biraz korku, biraz açlık ve mallardan, canlardan, ürünlerden biraz eksiltmekle imtihan ederiz. Sabredenleri müjdele!” ayetiyle ilgili olabilir mi?
Acaba dibe vurmamızın asıl nedeni bu duygularda gösterilen zafiyetler midir?
Olaylara bir de bu açıdan bakmakta fayda var.
***
Bu kriterler ölçeğinde Zonguldak’a bakalım:
Önce mühürlenmiş bir ocağın yeniden açılması sırasında meydana gelen metan patlamada iki gencimizi yitirdik.
Daha sonra termik santrallerin bir ahtapot gibi sardığı Çatalağzı’ndan, yılın son saatlerinde bir rekor haberi geldi.
Filtresiz bacalardan yükselen siyah dumanlar sayesinde(!) Zonguldak’ımız, ülke sınırlarını aşıp dünya birinciliği elde etti. Yani 999’luk bir ölçümle hava kirliliğinde imkânsızı başardık(!)
Bu haberin yayılmasından sonra Valilik, “Hava Kalitesi İzleme İstasyonu’nda yaşanan elektrik kesintisi sonucu Partikül Madde 10 ölçüm cihazımızın arızaya girerek aynı filtre üzerinde okuma yaparak sonucu hatalı verdiği ifade edilmiştir” açıklaması yaptı; ama kafalarda soru işareti kaldı.
Hemen bunun akabinde, 2020 yılının ilk dakikalarında, ÇATES bacalarının filtresiz olduğu gerekçesiyle işletmenin mühürlendiği haberi geldi. Yaklaşık 500 işçinin çalıştığı işletmede üretim 2020 itibariyle durdu.
Firma bacalara filtre takacak mı takmayacak mı?
Takarsa Bakanlık onayıyla üretime izin verilecek. Eğer maliyet hesabı yapıp takmazsa işçiler işsiz kalacak.
Umarım ‘pire için yorgan yakılmaz’ ve bu soğuk kış gününde kimse işinden aşından olmaz.
Zonguldak’ta Kilise evler iddiası…
Yeni Adım Gazetesi’nden meslektaşımız Ercan Demir, hassas bir konuyu köşesine taşıdı. Zonguldak'ta 4 tane kilise ev olduğunu ve bunların misyonerlik faaliyetinde bulunduğunu ileri sürdü.
Tüyleri diken diken eden bilgiyi okurlarıyla paylaşan Ercan Demir’e konuyu bizzat sordum. Kendisi merkezde 4 tane kilise ev olduğunu yineledi, ilçelerde ne kadar olduğunu bilmediğini söyledi. Eğer iddialar doğruysa vahim bir durumla karşı karşıyayız demektir.
Tahminim o ki devletin ilgili birimleri konuyu inceliyordur.
Bu durumda ailelerin çocuklarıyla yakından ilgilenmesi gerekiyor.
Misyonerlerin sadece bizim çocuklarımızı değil, Afgan ve İranlı mülteci gençleri de etkilemeye çalışarak “Hıristiyan olursanız sizleri Avrupa’ya göndereceğiz” dedikleri belirtiliyor.
Sevgili Ercan’a göstermiş olduğu bu hassasiyet için teşekkür etmeliyiz.
Kimsenin çocuklarımızı kandırmasına izin vermeyelim.
Ben artık bu konulara çok dikkat ediyorum.
Hepinize sağlıklı bir yıl diliyorum.