17 Kasım akşamı hava biraz soğuk, biraz da yağmurlu ancak birkaç işimiz için trafikte çok olunca toplu taşıma ile gideceğimiz yere ulaşmak istedik.
Çocukluk yıllarımızda mahallemize gelen otobüs şoförleri 2 bilemedin 3 kişi arasında değişirdi. Sabahları günaydın, akşamları iyi akşamlar dilerdik karşılıklı. Ancak günümüzde bu artık çok zor. Bırakın günaydını, insanlar birbirine yan baktın yine kesiyor, küfrediyor hatta öldürebiliyor.
Dönelim 17 Kasım akşamına. Otobüse binerken hoş geldiniz diyen bir ses. Bizim otobüse bindiğimiz durakta inen 2 yaşlı vatandaşımız için 4lüsü yakıp, yolu kesip yaşlıların güvenle karşıya geçmesini sağlayan, araca binen ve inen çocuğa da ayrıca el sallayan ve selam veren bir şoför ile karşılaştık. Araç havasız kaldı, havalandırmayı açarken üşüyen olursa lütfen söylesin, çocuklar var araçta dedi ve havalandırmayı açtı.
İstanbul, karışık sürekli birileri durak soruyor; ineceği durağı söylemekle yetinmedi, nereye gideceğini sorup; üstüne en güvenli ve hızlı nasıl gider tarif eden bir şoför.
İETT’ nin bir aracı arızalanmış, hemen arkasında durdu, vatandaşa geçmiş olsun, yeniden kart basmayın siz yolda kaldınız diye düşünceli davranan bir şoför.
İnen teyzeler dua ediyor, gençler ağabey iyi akşamlar diyor, çocuklar el sallıyor.
Belki normal olanı bu ama normal olan yok ki artık aramızda.
Son durakta inerken sordum. Yaşı henüz 43.
Muş Varto’lu.
Birde kız çocuk babası. Onu söylerken daha bir sevgi dolu söz ediyor ve ekliyor.
Yağmur taneleri yere çarpışmadan düşmeyi başarıyorsa biz insanlarda öyle olmalıyız. 3 günlük dünya da hayatı güzel yapmaya çalışıyor. Öylede oldu. Biz 45 dk’lık bir sürede onlarca kişiye iyilik aşıladığını gördük ve biliyoruz ki iyilik bulaşıcı.
Tebrikler kaptan. İyiki varsınız.