Papaz

     Konuyu anladığınızda, hıh bir sen kalmıştın diyerek sitem edeceğinizi göze alarak başlıyorum yazıma. Otuz yıl önce yaşadıklarımı anımsadım bir anda. Çoturoğlu kafası, bırakın otuz yılı belki de üç yüzyıl geçse değişmeyecek.
      ALİ Kaya’nın ikinci kitabında da yer bulan yaşadığım anı hala taptaze. Meraklıları kitaptan ayrıntılarını okuyabilirler.
Özetle;
       Seksenli yılların sürdüğü askeri darbenin sıkıyönetimli günleri. Olay Karadeniz’in bir zamanlar baş belası olan meşhur Fatsa’nın şirin bir köyünde geçer.
       Köyün ileri gelenleri mevcut camiyi küçük ve eskimiş bulup, diğer köylülerin hayranlıkla ve gıpta ile söz edecekleri yeni gösterişli devasa bir cami yapma kararı alırlar.
        Karara ihtiyar heyeti üyelerinden biri “ Büyük bütçeli bir cami kararı aldınız. Bu camiyi kendi gelirlerimizle yapmak bizleri hem maddi açıdan sıkıntıya sokar hem de caminin bitirilmesi uzun sürer. Şimdilik mevcut camimizle idare edelim. Onun yerine mandıra yapalım. Bu sayede hayvanlarımızın sütlerini değerlendirip peynir yapar, satarak gelir elde ederiz. Ayrıca mandıranın gelirlerinden bir kısmını da cami yapımına ayırırız. Hem bu sayede de köylüye maddi yük getirmeden camimizi bitirebiliriz” diyerek itiraz eder.
             Mandıra yapıldığını tahmin ettiyseniz yanıldınız.
             İtiraz eden köylü camiye karşı olduğu gerekçesi ile PAPAZ ilan edildi ve köyden dışlandı. Ne yazık ki onu papaz ilan eden köylüler tam yirmi yıl geçmesine rağmen camiyi hala bitiremediler. Üstüne üstlük köylü giderek yoksullaştığı gibi çocukları da gurbete çıkmak zorunda kaldı.
         Hangisi doğru?
         Allah akıl verdi, fikir oluştu. Karar sizin
          Ancak yine de Kıssadan bir hisse çıksın;
          Çoturoğlu’na kentin entelektüel birikimleri uygun bir dille itiraz ederek cami yapımına karşı çıktılar ve papaz olmakla suçlanmayı göze aldılar.
           Ya CHP İl Başkanımız Sayın Ahmet Altun?
 
               *                                 *                            *
            Sevgi günü
        Önümüzdeki Pazar (14 Şubat) sevgililer günü. Bendenizin anlayışına göre sıradan bir gün. Tüketimi körüklemesinden öteye fazla bir özelliği yok. O nedenle adını da değiştirdim sevgi günü yaptım. Sevgimizi de her gün yaşayabilelim diye.
       Gelelim işin özüne Çaycuma’nın başarılı Belediye Başkanı Bülent Kantarcı olaya tüketim açısından bakmamış. Pazar günü canlı müzik etkinliği yaparak kutlamayı planlamış.
      İyi güzel de Yılbaşı açıklamalarından tanıma fırsatı bulduğumuz sicilli Çaycuma Milli Eğitim Müdüründen ve de müftülüğünden olur fetvası almamışsa işi zor.
      Saygıdeğer Milli Eğitim Müdürümüz(!) aynı gün, aynı saatte alternatif bir etkinlik açıklaması yaparak Belediyenin etkinliğine gitmeyi öğrencilere yasaklarsa hiç şaşırmayın.
      Yine de sevgililer gününüz kutlu olsun.