Çok az sayıda projeci, iş üreten insan tanıyorum. Çoğunluk şunu ister: Evraklar önüme gelsin.
 
Ben sadece imza atayım. Bizdeki mühendislerin önemli kısmı hesap-kitap, üretim, proje bilmez. Sadece masada oturayım der.
 
Mühendis kelimesi bildiğim kadarıyla hendese kavramından gelir. Sözcüğün aslı mü-hendesedir. Yani geometriyi bilen, bilim yapan, bilimci, hesap yapan demektir.
 
Mühendisler teknik konularda uzmanlaşmış kişiler olarak bilinir.
 
Nice meslek lisesi mezunu koca koca mühendisleri cebinden çıkarır…
 
Elektrik tesisat projesi çizemeyen, web sitesi yapamayan, kumpas ile ölçümü yanlış yapan mühendislere şahit oldum.
 
Anadolu halkı yaklaşık 300 yıldır bir yalpalama, sendeleme, tembelleşme, bilgisizleşme süreci yaşamaktadır.
 
Sen tarihten ne anlarsın derler diye bu konulara pek girmiyorum.
 
Maalesef bir çok üniversitemiz mühendis mezun ediyor ama bunların bir projesine, patentine, icadına rastlamıyoruz.
 
Mühendislik okullarımız sadece teorik eğitim veriyor. Örneğin elektronik mühendisleri lojik kapıları kağıt üzerinde biliyor. Ama entegreyi al, devreyi kur dediğinizde kalakalıyorlar.
 
Bu konuda istisnalar olabilir. Ancak benim şahsi kanaatim şu: Liseyi mesleki okulda okuyup sonra mühendis olanlar çok başarılı işler çıkarabiliyorlar. Ancak fen lisesi ya da Anadolu lisesini bitirip mühendis olanların verimi yüzde 10’u geçemiyor.
 
Neyse. Konuyu dağıtmayayım. Sizlere model olarak sunacağım kişi proje kelimesini tam olarak kapsayan Mehmet Bilgin Bey’dir.
 
Kendisini yaklaşık 10 yıldır tanırım. Yılda 1-2 sefer kısa süreli görüşmelerimiz olabildi.
 
Özgeçmişini okudum. Kurumsal web sitesine (tamengineering.com) baktım. Başardığı işleri etüd ettim. Vardığım kanaat şudur: Sayın Bilgin, Edison, Tesla, Bosch ile aynı klasmandadır. Onlardan zerre kadar aşağı kalır yanı yoktur.
 
Sayın Bilgin’den bir çıkarım yok. Akraba da değiliz. Ancak bu ülkede biraz refah içinde yaşayabiliyorsak biraz da Onun gibilerin sayesindedir.
 
Yani mühendis Mehmet Bey fabrikaların, atölyelerin, çiftliklerin, besihanelerin kurulmasına omuz vermiştir. Her fabrika bir okul demektir.
 
Bugün kaç mühendis dünyanın her yerinde anahtar teslimi fabrikalar kurabilir? Kaç uzmanımız var böyle?
 
Ülkemizdeki sanayi tesislerini 300 yıl boyunca yüzde 99 oranında yabancı mühendisler kurmuştur.
 
Biz dizi izlerken, at yarışı peşinde giderken Mehmet Bey gibiler proje hazırlamıştır.
 
Kendisi son derece mütevazı, uyumlu, barışcıl, iş bitirici, örgütçü, dayanışmacı, sakin, araştırmacı, teşvik edici, kaynaştırıcı bir şahsiyettir.
 
Topçu, köçek, yamyam tayfasını merak ettiğimiz kadar bilginleri de araştırdığımız gün medeniyeti kurmuş olacağız.
 
Doğu tipi toplumlarda paçozluk, lumpenlik, cahillik çok popülerdir. Mehmet Bilgin hiç yılmadan, yorulmadan bu ülkeye ışık tutan değerli insanlardandır.
 
52 yıllık ömrümde tanıdığın en kaliteli 10 insanı say deseler listeye onu da alırım.
 
                                                            ÇERÇİ / THE TRADER
 
1970'li yıllarda çerçiler vardı. Eşeğe yüklenmiş iki sandık ile Köroğlu Dağlarının eteğindeki köyümüze gelirdi.
Camiinin önüne sandıkları boşaltırdı.                                                         
***
Sakız, şeker, bisküvi, lokum, oyuncak, kap-kacak vb. satardı.
Para, yün, eski bakır, eski alüminyum, eski naylon ayakkabı, yumurta ile alışveriş olurdu.
***
Çayırlarda, çalılıklarda dolaşan koyun ve keçiler küçük küçük yün parçalarını buralara bırakırdı.
Çocuklar arada bir çalılık yerleri dolaşarak takılmış yün parçalarını toplardı.
***
Araziden toplanan yün parçaları, eski naylon ayakkabılar, alüminyum eşyalar, bakır kaplar, yumurtalar çerçide sakıza, bisküviye, leblebiye, lokuma dönüşürdü.
***
1970'li yılların karanlık, itici, soğuk, dertli, yalnız, kurak, çalılık, derbeder, çaresiz, aşsız, umutsuz günleri 50 yıl geride kaldı.
Artık böyle fakir günler pek yok. Belki yüzde 5-10'luk bir kitle böyle yaşıyordur...
***
Bugün The Trader (çerçi, tüccar) adlı mini belgeseli izledim. Çekimler yapaylıktan uzak.
23 dakika süren ama anlayana 23 saat gibi gelen belgesel komşu ülke Gürcistan'da çekilmiş. 8-10 defa gittiğim bu ülkenin çaresizliği, fakirliği, umutsuzluğu, garip çocukları, geçim durumları öylesine hakiki yansıtılmış ki ağlamadan duramazsınız.
***
The Trader adlı belgeseli bir vakit izleyiniz derim.
Bunu nerede bulurum diyenler için bir link sunayım:
https://diziay.me/saticinin-yolculugu-izle/turkce-dublaj/