Kapitalizm sizi korkutuyor mu?

Doğrusunu söylememi isterseniz, beni hem korkutuyor hem de bunaltıyor.

Saygıdeğer okurlarım; bu konuyu hiç düşündünüz mü?

Kapitalizmin; insanlara dehşet saçan bir çete ve soygun düzeni olduğunu!

Muhakkak düşünenleriniz olmuştur…

Hayatınızda bir kez olsun; “Çiftçi ürününü tarladan kilosunu yirmi-yirmi beş kuruşa zor satıyor, bizler kilosunu manavdan iki buçuk-üç liraya alıyoruz!” diye düşünürken tumturaklı bir küfür savurduğunuz oldu mu?

Ne kadar kızıp söylensek de, bizler yıllardır süren bu silahsız soyguna alışmışızdır!

Yediğimiz kazıklara öylesine alıştırılmışızdır ki, artık kazığın kalını veya incesi sanki göz kırpması gibi gelir bizlere…

Alkolden, sigaradan, benzinden, elektrikten, havadan ve sudan yediğimiz kazıkların boyutlarını günlük yaşamınızdan biliyorsunuz.

Teferruatına girmeyeceğim!

Zaten asıl değineceğimiz konularda bunlar değil…

Sağlık Bakanlığı, geçtiğimiz günlerde Terörle Mücadele Uzmanlarına dünyada ve Türkiye’de ilaç piyasasının gelişimiyle ilgili bir rapor sunmuş.

14 Aralık 2013 tarihli Sabah Gazetesi’nde yayınlanan haberin başlığını görünce insan ürperiyor!

“Dehşete düşüren rapor: Sahte ilaç tehdidi uyuşturucuyu geçti!”

Sağlık Bakanlığı’nın hazırlamış olduğu rapora göre; Türkiye’de her yıl 1 milyar 800 bin kutu ilaç tüketilirken, 2012 yılında Pazar değeri 5 milyar 620 bin TL değerinde 1 milyon 873 bin kutu sahte ilaç ele geçirilmiş!

 

Korku filmini andıran raporda dikkat çeken başlıklar şöyle sıralanmış;

  • İlaç sektörü silah sanayinden sonra dünyanın en büyük ikinci sektörü,
  • Dünyada sahte ilaç piyasası 32 milyar dolar,
  • İnternette illegal sitelerden alınan ürünlerin yüzde 50’si sahte,
  • Bir yıl içerisinde 1 milyondan fazla insan, sahte ilaç kullanımından dolayı hayatını kaybetti,
  • Toplanan sahte ilaçlar, bir yılda üretilen gerçek ilaçlardan fazla,
  • 2008 yılında, internet üzerinden halka yasal olmayan ilaç satışını hedef alan Pangea adında uluslar arası bir operasyon birimi kuruldu. İnterpol’ün de katıldığı Pangea operasyonlarında sahte ilaç satışı yapan 700’ den fazla web sitesi tespit edilmiş.
  • Sahte ilaç piyasasında en çok kanser ilaçları taklit ediliyormuş.

Fazla uzatmayayım, ayrıntılar böyle devam edip gidiyor…

Rapor, Sağlık Bakanlığı Tıbbi Cihaz Kurumu uzmanları tarafından, Türkiye’de ilaç piyasasının ekonomik ve güvenlik açısından stratejik boyutları ile ilgili olarak Terörle Mücadele uzmanlarına sunulmuş…

Çünkü sahte ilaç piyasası “terör” örgütlerinin de ilgisini çekiyormuş. OECD raporlarına göre yüzde 75’i Hindistan ve Çin’den gelen sahte ilaçlar, tüm dünyaya Dubai üzerinden dağıtılıyormuş…

Oysa “terör” örgütlerinin en büyüğü ve tehlikelisi, dünya emekçi halklarına sağlık dahil her türlü şiddet ve zorbalığı uygulayan emperyalist-kapitalist sistemin kendisidir!

Ama hazırlanan raporda verilen bilgiler eksik ve yönlendirici.

Çünkü bu rapor; acımasız sömürü düzeninin dişlileri arasına gizlenmiş kravatlı canavarları görmezden geliyor! 

Ve sağlık alanında yaşanan insanlık dışı bir tablo çıkıyor önümüze.

Türkiye’nin sahte ilacın en az yapıldığı ülkelerden birisi olduğu belirtilen yandaş gazetenin haberinde; Türkiye’nin dünyada İlaç Takip Sistemini uygulamaya başlayan tek ülke olması vurgulanmış ve devletin ilaç ihtiyacının tamamını karşılıyor olmasının sahte ilaca ihtiyacı azalttığı iddia edilmiş!

Hastaların hastanelere muayene ücreti ödemediği(!), eczanelerde ilaçlara yüzdelik katkı payı ödemediği(!) iddia edilen ülkemizde her şey yolundaymış aslında!

Kapitalist çete düzeninde egemen tiranların tanrısı para olmuş!

Sağlık Bakanlığı’nın, “terör” uzmanları için hazırladığı rapora göre; sahte ilaçların tüm dünyaya servisi de, prenslerin dolarları havaya savurduğu Dubai’den yapılıyormuş.

Paraya tapanlar; yoksul insanları cehennemle korkuturken, kendileri ise tüm cehennem korkularını da aşmışlar anlaşılan!

Çünkü acılarını ve duygularını sömürdükleri insanların sağlığı ve canları üzerinden, bu dünyada kurdukları cenneti yaşıyorlar…

Bu köşede sürekli boşuna yazmıyorum; “Siyasal (para canavarı) İslamcılarla, namazında niyazındaki Müslüman yurttaşları aynı kefeye koymayıp, birbirinden ayrı tutmak gerekir” diye!