Siyasî gündem, bütün sorunların üstünü örttü. Hiç derdimiz yokmuş gibi sadece adaylar, partiler ve siyasi hamleler konuşuluyor. Ha bir de hamaset ürünü söylemler yer alıyor gazete sütunlarında.

Geçen gün bir arkadaşın başına gelmiş. İkiz çocukları var. Çocuklar hasta olmuş. Havalar soğuk, belli ki üşütmüş yavrucaklar…

Bizim arkadaş, tutmuş hastanenin yolunu. Doktor reçeteyi yazmış. Eczaneye gitmiş garibim. Zannetmiş ki, 3-5 kuruş bir şey tutar. Ne de olsa sağlık hizmetleri ücretsiz ya ülkemizde. 
Velhasıl 115 lira reçete parası…! Tabi ki geçmişten gelen muayene ücretini yansıttıkları için toplam 20-30 liralık ilaç parası, etmiş 115 TL. 

Buyurun afiyet olsun!

Bir asgari ücretli için hiç de umut verici bir gelişme değil bu! İdareci olmaya soyunan politikacılar, bu konularda bir kelam ediyor mu? Elektrik, doğalgaz, su ve diğer harcama kalemlerindeki haksız vergilerin altında inim inim inleyen vatandaşa çare olmaktan bahseden bir lider var mı? 

Var olan, sadece hamaset. Adaylar, seçimler, ‘cek - cak’lar…

Arkadaş:
“Mahvolduk. Bu ne kardeşim!” diyor, telefonda. 
“Bir de çocuk yap diyorlar. Bu kadar ilaç parası olur mu?” 

“Yapacak bir şey yok” dedim kendisine kibarca… 
“Geçmiş olsun!”

KÖPRÜ HİKÂYESİ

Nedense tam bu satırları kaleme alırken, bir büyüğümün anlattığı hikâye geliverdi aklıma.

Bir gün padişah köprüden geçişlerden vergi alınmasını ferman buyurur vezirine.

Gel zaman git zaman, vezirini huzura çağırır: “Vezirim halk ne diyor bu işe?”

Vezir: “Padişahım halk çok memnun. Herkes parasını ödüyor, köprüden geçiyor”

Padişah, “O halde köprünün çıkışından da para alınsın” emrini verir. 

Bir süre sonra padişah vezirini tekrar çağırır huzura: “Vezirim halk ne diyor bu işe?” 

“Halk gayet memnun padişahım! Hiç sesleri çıkmıyor”

“Öyle mi?” der padişah, eliyle sakalını sıvazlayarak:

“Madem ahali memnun, köprünün ortasına da adam koyun, geçenden ücret alsın!” 

Vezir, “Aman padişahım!” diyecek olur; ama nafile…

Ferman buyurulmuştur bir kere…

Aradan bir süre geçtikten sonra padişah vezirini çağırır:

“Vezirim, halkımızın durumu nasıl?”

Vezir cevap verir: “Padişahım halk bir şey demiyor. Sadece gülüyorlar. Parasını verip geçiyorlar.”

Durumun vahametini anlayan Padişah, “Haa, işte şimdi durum kötü!”

“Eğer halk gülmeye başlamışsa durum ciddi demektir. Derhal vergiler kaldırıla!”

Hikâye bu ya…

Durmak bilmeyen zamlar, işsizlik, elektrik faturalarına konulan ek vergiler, cepleri yakmaya başlayan sağlık harcamaları v.s. derken işin tadı iyice kaçmaya başladı. 

Sesi çıkmıyor diye ahalinin üstüne bu kadar da gidilmez ki… 

Neydi o, Kutlu Nebi’nin uyarısı:

“Nasılsanız, öyle idare edilirsiniz!”