Sevgili okurlarım!

Güzel ülkemizin birlik ve beraberliğe her zamankinden daha fazla ihtiyacı var.

Ekmek kadar hava kadar su kadar hem de…

Huzur olmayınca bunların tadı olur mu?

*

Bütün renkler zenginliğimizdir.

Yaratılanı, Yaradan’dan ötürü hoş görelim!

Ama sözde değil, özde olsun.

Gelin tanış olalım, İşi kolay kılalım.

Sevelim sevilelim…

Bu dünya kimseye kalmaz!

***

Ne oldu bizim çok övündüğümüz güzel hasletlerimize?

Misafirperverliğimiz, hoşgörümüz, zorda ve darda kalana sahip çıkmamız…

Sadece göstermelik miydi yoksa?

Nedir bu kin ve nefret dili?

Yetmedi mi bunca acı ve gözyaşı?

***

Bakıyorum herkes bir birini tehdit ediyor, hakaretin bini bir para.

Olmayan bir şeyi isnat etmek veballerin en büyüğü oysa.

Kesin bilgi sahibi olmadan kimse kimseyi suçlayamaz.

Hele hele at iziyle it izinin bir birine karıştığı sosyal medya mecrasında, kaynağı belirsiz bilgilerle yargısız infazlara kalkmak insan olana yakışır mı?

Bu dil zehirli dil… Bu dilin sonu yok.

Bakın rahmetli Barış Manço ne demişti, yıllar önce: 
“İnsanın öğrenmesi gereken ilk dil; tatlı dildir”

Siyasilerin dün dedikleri ve yaptıkları ile bugünkü söylem ve eylemleri yüz seksen derece tezat…
Onlara bakarak eşinizi dostunuzu ve en önemlisi kapı komşunuzu asla kırmayın.

Mümkünse toplumu zehirleyen sosyal medyayı kullanmayın.

Facebook’a girmeseniz de olur; ama kırk yıllık dostunuzu kırarsanız telafisi mümkün olmaz.  


KULAĞIMIZA KÜPE OLSUN

Sizi evrensel “insanlık” dersi veren Mevlana’nın öğretileriyle baş başa bırakıyorum:

Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.

Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.  

Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol. 

Hoşgörülükte deniz gibi ol.  

Hiçbir kafire hor gözle bakmayın.

Müslüman olarak ölmesi umulur çünkü.  

Bir kötülük yaptıktan sonra pişmanlık hissetmek Allah’ın inayet ve muhabbetine mazhar olmanın delilidir.  

Hangi tohum yere ekildi de bitmedi ne diye insan tohumunda böyle bir şüpheye düşüyorsun? 

Sus artık yeter! Sır perdelerini pek o kadar yırtma. Çünkü bize kırıkları sarıp onarmak, sırları örtmek yaraşır. 

Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol. 

Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.  

Nice iki Türk de vardır ki birbirine yabancı gibidirler. Nice Hintli, nice Türk vardır ki dildeştirler (aynı dili konuşurlar).  

Sevgiden tortulu bulanık sular arı-duru bir hale gelir.

Sevgiden dertler şifa bulur.

Sevgiden padişahlar kul olur.

Bu sevgi de bilgi neticesidir.  

Gel, gel, ne olursan ol yine gel, ister kâfir, ister Mecusi, ister puta tapan ol yine gel, bizim dergâhımız, ümitsizlik dergâhı değildir, yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel…  

Her gün bir yerden bir yere göçmek ne iyi

Her gün bir yere konmak ne güzel

Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş

Dün, dünle beraber gitti cancağızım, ne kadar söz varsa düne ait.

Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.