Atatürk’ün emirleriyle 1921’de kuruldu. Kurucuları arasında üçüncü Cumhur Başkanı Celal Bayar da bulunuyor.
O günkü şartlarda üzerine düşeni fazlasıyla yaptı.
Çalışma şartlarının ilkel usullerden çıkıp, iş hukukunun gelişip yerleşmesine ön ayak oldu.
Bu gün de dünyanın hiçbir yerinde olmayan, personelinden çok çift maaşlı yöneticileriyle tanınmasına rağmen, üyelerine ikraz (borç), son yardım ve üye çocuklarına öğrenci yardımı yapmaktadır.
Bu yardımlar, üye aidatları(işçi-işveren), gayrimenkul gelirlerinden ve bankalardaki ‘keş para’ faizlerinden sağlanmaktadır.
Son günlerde, Amele Birliği gayrimenkullerinin modernleştirilmesi üzerine başlatılan tartışmalar, hükümet - Muhalefet kavgasına dönüştürüldü.
Tartışmayı büyütmek isteyenler; daha ziyade Amele Birliği’nin teknik ve mali konularında bilgisi olmayan, ‘çene suyu çorba’ politika yapanlar.
Tabiri caizse, iktidara saldırmak için ‘bahane’ arayıp misafirhane özelleşmesin diyenler ‘cambaza bak’ taktiğini uygulayanlar…
GAYRİMENKUL YAPISI
Meraklılarına ithaf en, Amele Birliği gayrimenkul adet ve tahmini değerleri şöyledir.
*) Amele Birliği idari binası (TTK Genel Müdürlük bina altı)Tahmini değeri 3 Milyon lira.
*  Sağlık İl Müdürlüğü binası (İdari Bina yanı) Tahmini değeri 6 milyon lira.
*) Merkez de eski idari bina(Nizam Cad.) ile
*) Nizam Caddesi ile İstiklal Caddesi arasındaki iki bina. Tahmini değer 8 milyon lira.
*) Ankara misafirhanesi(Çankaya). 8 Milyon lira olmak üzere, taşınmazların toplam değeri 25 milyon lira dolayındadır.
Bu binaların onarılması, yeniden yapılması neticesi, mevcut değerlerini ve gelirlerini, birkaç kat daha arttıracağı kesin.
Ancak; siyasal, sosyal ve ekonomik yapı buna müsait mi?
PAZAR HESABI
Ekonomik politika ile uğraşanlara göre: Amele Birliği’nin değeri 120 milyon lira.
Eski Para ile 120 trilyon lira. Bu hesabı neye göre yapıyorlar?
Kasasında (Bankalarda) 80 milyon lira.+ İşçi üzerindeki para 15 milyon lira.+ Gayrimenkul tutarı 25 milyon lira. Bu evdeki hesap…
Bir de Birliğin patinaj yapıp ‘çarşı - Pazar’ olacağı duruma bakalım…
Meselâ: TTK özelleşti…
TTK’nın yeni sahibi(!) ‘Ben Amele Birliğine aidat ödemiyorum’ dedi…
Diyemez mi?
ÇATES(Çatalağzı Termik Santralı), devlette iken çalışanları Amele Birliği üyesi idi. ÇATES özelleşti, birlik üyeleri işçiler işten çıkartıldı (emekli edildi).Yeni işe alınanlar (A.B.) üyesi değil.
Bir örnek daha Yasa da ‘Redevanslı sahalar da(özel işletme) çalışan işçiler, Amele Birliğine üye olabilir’ diyor.
Amele Birliğinde, redevanslı saha da çalışan bir üye var mı? Yok.
Netice; TTK özelleştiğinde, üye aidatı ödemezse, Amele Birliği kapanır mı? Kapanır elbette.
Oturup ağlamayla olmaz. Şimdiden hesap yapacaksın.
Ne diyor yasa?
‘Amele Birliği varlığına bir zarar gelirse, para ve gayrimenkuller işçiye pay edilir’.
Hadi bakalım, kolay gelsin.
Evvel emir de, Amele Birliğindeki TTK çalışanlarının, ‘son çıkış’ alacaklarını ödeyeceksin.
Adam başı ortalama 20 bin lira.
8. 500 x 20 bin lira = 170 bin lira. Neydi Birliğin kasa, işçi üzerindeki ve gayrimenkul tutarı / meblağ: 120 milyon lira. Çıkart 170 milyondan. Ne kalır? 50 milyon lira…
Demek ki neymiş?
Amele Birliği; kalacağı olağanüstü şartlar karşısında, otomatikman 50 milyon borçlu duruma düşecek.
BİNALERIN YAPILMASI
Amele Birliğini yeniden politikaya alet eden konu, binaların yıkılıp, yeniden yapılmasıdır.
Yıkılıp yapılmasından çok; yıkıldıktan sonra satılması, inşaatı esnasında rant (getirim)sağlanması ve yapılması esnasında ikrazı engelleyecek para kaybı yaşanmasıdır.
Meselâ; şehir merkezindeki eski idari bina Bina yapı ömrünü tamamlamış. Gelir açısından da rantabl (verimli) değil. Karma proje ile(Altı dükkan, üstü öğrenci yurdu) rantabl olabilir.
Ancak; süreç iyi yönetilmezse, Kurum sıkıntı yaşar.
Nasıl mı? Bu proje tahmini 20 milyon lira diyelim.. Para, bazı sebeplerle(!) kasadan bir celse de çıkartılırsa, ödeme dengeleri bozulur.
ANKARA MİSAFİRHANESİ
Çankaya yokuşundaki misafirhane dört katlı ve 140 yataklı. Zonguldaklıların Ankara’daki evi gibi… 2013’de 300 bin lira yatırım yapılmasına rağmen, geçtiğimiz yılsonu itibarıyla 186 bin lira zarar etmiş. Hem itibar hem de müşteri kaybetmiş.
Bir ocak itibarıyla da kapısına kilit vurulmuş.
Burada sorgulanması gereken: Zararın sebebi misafirhanenin fiziki yapısı mı, idare şekli mi? Zarar etmediği dönemler var. Fikret Mallı dönemleri…
Müşteri memnuniyeti yüksek gelir ve itibar getirmişti.
ŞÜPHELİ KURUM
Bakan Faruk Çelik dönemi tartışmalar başladı. Hat ta, kapanması bile gündeme geldi.
Ankara misafirhanesinin ‘Yap-işlet- devret modeli’ dört yıldızlı otele dönüştürülmesi de…
Bir şekil de(?) savuşturuldu.
Son dönem misafirhaneye tepeden inme müdür, birliğe ‘Başkan’ atanması ve işlerin ters gitmesiyle, yoğun kulis başladı.
Çift maaşlı 14 yönetici (7 işçi + 7 işveren) ve Genel Müdür statülü başkan, siyasetçileri de tahrik ve tedirgin ediyor. Amele Birliği son tartışmalarının ardında da, iktidar yanlısı ‘Başkan’ adaylarının varlığı unutulmamalı.
Şurası bir gerçek ki; dünya da 15 +7 şube yöneticisi ile yönetilen kurum yok.
Amele Birliğinden bin kat daha büyük TTK ve Koç Holding gibi kuruluşlar 6 -7 kişi ile yönetildiği unutulmamalı.
Çalıştırdığı personelden fazla yöneticisi olan…
Yaptığı işten çok, kafa yoran kulislere neden olan bir kurum da…
Dolayısıyla, yeni Çalışma Bakanı da(Süleyman Soylu), haklı olarak Amele Birliği Biriktirme ve Yardımlaşma Sandığına ‘şüpheli’ bakıyor.
SONUÇ:
Amele Birliği, tarihi  misyon (görev) ve hatırası olan bir kurum olarak elbette yaşatılmalı.
Ancak, çalışanından çok çift maaşlı yöneticileriyle bir ‘arpalık’ olarak değil.
Birlik, her şeyden önce ‘nakit’ para ile çalışan bir kurum. Dolayısıyla, taşınmazlar üzerinde, uzun vade ve tartışmalı yatırımlar gündeme getirmek hoş değil.
Zira: Kurumun hayatının bağlı olduğu TTK ile ilgili gelişmeler de flu ve uzun vadeli değil.
TTK’da: Ülke ekonomisi üzerindeki kamburlardan ve yıllık zararı yüz milyonu aşmak üzere…
Amele Birliğinden siyasi ve mali olarak beslenen ve beslenmek isteyenler; öncelikle bu kurumu ‘arpalık’ olarak görmekten vazgeçmeli.
Kapalı olan Ankara misafirhanesini açtırıp, kâr edecek şekilde çalıştırılmasının yollarını aramalı.
Siyasetçinin bol keseden atması, Çift maaşlı bürokratın ‘denize nazır’ oturması, tabela derneklerinin vurdumduymaz davranması neticesinde, hep Zonguldak kaybetti
Lavuar Alanı neden eşek ölüsü gibi yatıyor ortada… Ayvatlar’daki en modern okul neden çürümeye terk edildi? Liman içindeki Şarjömen (tarihi)yapı neden martı tuvaleti durumunda… Kozlu balıkçı Barınağındaki rezaletin sorumlusu kim?
Nerede ‘imar rantı’ karşısındaki iktidar muhalifleri?
Kitaplara ‘ön söz’ yazmakla, şehir girişinin resmini çekmekle, Riyaset makamından kaçak yapı seyretmekle olmuyor bu işler…
Şehrin ortak değerleri ve ortak sorunları var…
Bunları, maksat-a matuf, ‘selden kütük kapmak’ mantığı ile halletmek mümkün değil.
TTK gibi, Amele Birliği de bu kentin ortak değerlerinden
Farkında mısınız, göz göre gidiyorlar