10 Ekim 2015 tarihi, “kara bir gün” olarak kazındı yüreklerimize ve ülkemizin Emek-Barış-Demokrasi mücadelesi tarihine.

            DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin çağrısı ile Ankara’da düzenlenen miting ve yürüyüşe  yurdumuzun hemen her tarafından her yaşta insan katıldı.Bu miting ve yürüyüş için de “Tertip Komitesi”nin daha önceden Valilik’ten gerekli izinleri aldığı açıklandı. ‘‘Savaşa inat barış hemen şimdi, emek, barış ve demokrasi’’  diyerek  bir araya gelen, türkülerinden başka silahı olmayan yürekli, yiğit, sevgi dolu, masum insanlarımızın üzerine, Ankara Garı önünde, miting daha başlamadan  gerçekleşen bombalama olayı, yüzü aşkın insanımızın ölmesi ve yüzlercesinin yaralanması sonucunu doğurdu.. 

            Mitinge katılanlar, TV başında izleyenler ve bütün ülke tanık oldu ki bu tarif edilemiyecek derecede bir vahşetti. Hazırlıkları daha önceden yapılmış planlı-düzenli korkunç bir saldırı idi.Bir günde yapılacak iş olmadığı çok belli olan bu olayla ilgili Polis, Mit ve diğer istihbarat ve bilgi alan kanallar bu arada ne yapmışlardır bilinmiyor!..

            Bu kanlı can pazarında  yaşamlarını yitiren yurttaşlarımızı/şehitlerimizi Tanrı’ya emanet ederken; değerli ailelerine, yakınlarına arkadaşlarına, örgütlerine ve yitirdiğimiz değerleri bu ülkeye armağan eden tüm halkımıza baş sağlığı ve sabırlar ile yararlılara sağlık ve şifalar diliyorum. 

            *****

            10 Ekim günü ben de Ankara’da idim. Sabah kahvaltısından sonra  hazırlanmak  üzere odaya geçmiştim. Mitingde Ankara Garı tarafına değil de  benim için (sağlık açısından da)daha kolay ulaşım imkanı olan Sıhhiye Alanı’na gitmeyi planlıyordum. Hava da benim için uygundu doğrusu. O sırada evdekiler yüksek sesle uyardılar: Baba, mitingde bomba patlatılmış!..Hemen Tv başına koştum ve orada kaldım açıkçası.

            Bir süre Tv izledikten sonra aklım başıma ancak gelebildi ve telefona sarıldım, Devrek’ten Çaycuma’dan, Zonguldak’tan ve Ankara’dan katılan arkadaşları aradım.  Devrek’ten Ahmet Abanoz, “Olay yerinden bir miktar uzakta olduklarını, bir vukuat olmadığını” belirtti. Çaycuma ve Zonguldak için İsmet Akyol: “Diğer Zonguldaklı gruplarla bir araya gelmek için henüz miting toplanma yerine hareket etmediklerini, merak edecek bir  durum olmadığını” söyledi. Fahri Bozbaş, “Alaattin Kara ile birlikte olduklarını bir zarar görmediklerini, ölü ve yaralı sayısının yüksek olabileceğini” anlattı.

            Ankara’dan Tevfik Kızgınkaya: Merak etmememi, iyi olduklarını, bildirdi. Yeğenim Nesrin, “Henüz yola çıkmadığını, ama bu saatten sonra da çıkamıyacağını” söyledi.  Üniversiteden arkadaşım Kazım Çelik, çok üzgün bir sesle iyi olduğunu, belirtti. Daha sonra aradığım başka arkadaşlar da oldu. Beni arayanlara da onların verdiği bilgileri aktardım. 

             *****

            Güzel bir Cumartesi günü temiz ve sıcak duygularla evinizden çıkıyorsunuz.Uzaktan gelenler ise  çok erken saatlerde buluşup arabalarına biniyorlar.Şarkılarla, türkülerle süren yolculuktan sonra da daha önce belirlenen toplantı yerlerinde yakın çevrenizden gelen tüm arkadaşlarınızla buluşuyorsunuz.

            Sizden önce gelenler, sizlerle kavuşmayı beklerken çoktan halaya durmuşlar, türküleri göklere yükselmektedir. Ruhi Su Usta’nın, 1977 1 Mayısı için düzenlediği “Bu meydan kanlı meydan” türküsünü yakmaktalar bulutlara. İşte tam da o sırada  korkunç bir patlama.. Az sonra bir daha.. İşte ondan sonrası tam bir can pazarıdır.

            Ankara’da ve Pazartesi günü akşam sıralarında geldiğim Devrek’te gazeteler, TV’ler, sanal ortamda yayınlanan özel çekilmiş videolar yürek burkan, gözlerimizi yaşlandıran, boğazımızı dolduran insan görüntüleriyle dolu..Allah kahretsin bu canileri..Allah kahretsiiiiiin!..

            Ne diyecekti bu insanlar o meydanlarda “özgürlük ve barış tüm insanların hakkıdır” diyeceklerdi.”Faşizme karşı omuz omuzayız, geçit vermeyiz” diyecekti. “Sömürüye, zulme karşıyız” diyecekti. “Eşitlik ve demokrasi” diyecekti. “Laik demokratik, sosyal bir hukuk devletinde yaşamak istiyoruz” diyecekti. “Hayat pahallılığını durdurun, çalışanı, emekliyi, işçiyi, işsizi, dulu yetimi, yoksulu, öksüzü düşünün!” diyecekti. “Ülkemizin askerine, polisine, insanına yönelen kalleş teröre dur!” diyecekti. “Bütün ülke insanı bu topraklarda bir ve birlik içinde yaşamak istiyoruz, ayrımcılığa son!” diyecekti. “Tek adamlığa, başkanlığa, faşist uygulamalara karşıyız” diyecekti.

            *****

            Şimdi soralım bu bombalama eylemini planlıyanlara, düzenliyenlere, bu işte görev almış iç ve dış güçlere….Başardınız sanıyorsunuz değil mi? Bu toplumu susturduk, sindirdik sanıyorsunuz değil mi? Oraya gelenler ve gelemeyen milyonlar bu isteklerinden vazgeçerler sanıyorsunuz değil mi?

            Demek ki siz, bu ülke insanını tanımamışsınız. Demek ki siz bu ülke insanlarının en doğal, en haklı isteklerine karşısınız. O zaman siz ne için varsınız Allah aşkına!. Varsa yoksa kendi  çıkarlarınız.. Bu ülke değirmeninin suyu hep sizin akarınızda olsun öyle mi?

            İşte yanıtımız, unutmayın: Sizden korkmadık, korkmayacağız. Yılmadık, yılmayacağız. Hiçbir şeyi unutmadık, unutturmıyacağız. Sizi asla affetmedik, affetmiyeceğiz.