Bir yan da, kaybettiğimiz 301 madencimizin yüreklerde bıraktığı facia.

Diğer yanda, facia da kaybettiklerimize yönelik yapılan siyasi ‘oh oldu’ cinsinden yorumların, iş hayatında bıraktığı zihniyet faciası.

Anlaşılan odur ki, SOMA uzun yıllar, hem iş hayatı hem de siyasi hayatımızda tartışılacak.

İşin ilginç tarafı, facia’nın önemine binaen üç gün yas ilan edilmesine rağmen, olaydan Siyasi Rant elde etmek isteyenlerin bulunması.

Konu ile ilgili, lâf’ta Sine-i Millet’e dönme arzusu ile yandıklarını açıklayan seçilmişler bile oldu. Trafo’da kabahat bulup, ‘Başbakan istifa’ diyenler de…

Şehrimizde, GMİS (Genel Maden İşçileri Sendikası) yetkilisi olaya başka bir pencereden baktı;

- ‘Mesele yaşam odası değil, taşeronlaşmadır. Yaşam odası TTK’ da yok

Hayret… TTK’da birçok ölümlü iş kazası oldu. 1992 Kozlu (263 ölüm), 2010 Kozlu (30 Ölüm), 2013 Kozlu (8 Ölüm). Sebebi Taşeronlaşma mı?

Olay’a kaza, kader, siyaset açısından bakılırsa, çeşitli bahaneler ardına sığınmak mümkün.

Burada, en çok tartışılan ‘İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu’.

Kanunlar: ilgili konuda yapılacak ve yapılmayacakları belirlerken bir kültür (yaşayış ve düşünüş tarzı) yaratmayı da hedefler. İş yerinde sağlanmış sağlık ve güvenlik şartları, kendi içinde sağlıklı bir yapı oluştururken, işçi ve işvereninde detaylarıyla korunmasını sağlar.

Yani, bir bütün olarak bakar iş yeri, araç, gereç ve çalışana.

Trafik güvenliği deyince: Araç, yol ve Sürücü’ nün ele alınması gibi.

Siz aracınızı her yıl değil, her ay ‘Araç Muayene İstasyonu’na gönderin. Yol bozuk ya da sürücü kurallarına uymazsanız, kaza kaçınılmaz olur.

Siz, İş kazalarını bahane gösterip, Sendika’nın maddi gelirlerinin artması için, sadece ‘İşçi alınsın’ derseniz, birçok eksiği görmezden gelip, kazaya davetiye çıkartırsınız.

Efendim, ‘Türkiye İLO’ nun ( Uluslar arası Çalışma Örgütü) 176 sayılı maddesini (Madenlerde güvenlik ve Sağlık) 19 yıldır imzalamadığı için bu kazalar oluyor’ diyenler var.

Ne kadar tesadüftür ki, Soma faciası ile aynı gün içinde, Amerika’da Vırginia eyaletinde meydana gelen maden kazasında iki madenci öldü.

Demek ki neymiş? İLO sözleşmesini imzalamak, ölümlü kazaları önlemek için yeterli değilmiş.

Elbet de, Uluslararası Sözleşmeler, her zaman ve şartta insanların sağlık ve güvenliği için gereklidir.

Bir başka açıdan bakalım. Kyoto Protokolü’nü(Küresel ısınma ve İklim değişikliği konusunda Uluslararası mücadele anlaşması) Türkiye imzalamış (1997).

İmzalamayan Amerika’nın, bu konuda kendi insanları aleyhindeki gelişmelere şaşı baktığını söylemek mümkün mü?

Türkiye; Sosyal Adalet’in, Uluslararası İnsan ve Çalışma Haklarının iyileştirilmesi için çalışan İLO’nun176. maddesini imzalamadıysa, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği konusunda, ‘yasası yok’ demek midir?

Ben inanıyorum ki, Çalışma hayatımızla ilgili yapılan yasal düzenlemelerin çoğu, birçok Ülke’de yoktur.

Diğer taraftan, ‘Bir Ülke’nin, emeğin insani şartlarını benimsememesi, kendi ülkelerindeki durumu iyileştirme isteğinde olan, diğer ülkeler için engel teşkil edecektir’ (İLO Anayasası) sözü de ilginç geldi bana.

Başka bir ülke, iş hayatını dünya standartlarında düzenlemiyor, çalışan ve çalıştıranını denetlemiyor, önlem almıyorsa, ölümlü iş kazaları ve kazanç’ı katlayacak maddi zarardan kurtulamaz. Kendi insanının pisipisine ölmesini hangi vicdan(sız) ister?

İşte burada, başta belirttiğimiz gibi tarafların(çalışan ve çalıştıran) ‘İş Güvenliği Kültürü’ çerçevesinde anlaşması şart.

Çalışan; İşyeri gelirinin ödeyemeyeceği zam ya da zarar eden kurumdan prim isterse; İşveren: Çalışanını köle gibi görürse, şartlar ‘sağlıklı ve güvenli’ olmaz.

Bu güvenli ve sağlıklı ortamı kuramayan ülkeler de, Uluslararası çerçeveler içinde yer alamazlar.

Türkiye de 160 maden ocağında, İşveren’in periyodik bakımlarına rağmen, Devletin denetimi ile 2013’te 54, 2014’te 4 maden ocağı kapatılıyor

Akabinde 301 insanımızın hayatını kaybetmesine neden olacak facia oluyorsa

Çalışan ve Çalıştıranın olduğu kadar, Denetleyeninde denetlenmesi gibi, yeni ‘önlem’lere yönelmeli.

SONUÇ:

İnsan haklarına saygıYeterli Yaşam Standartlarıİnsanca Çalışma şartlarıİstihdam imkânlarıEkonomik Güvence…’

Sosyal Adalet’in temel unsurları olan bu hakları, İLO istediği için değil, insanımızın ‘olmazsa olmaz’ ihtiyacı olduğu için kabul etmeliyiz.

Unutmayalım ki; Çalışma, Çalıştırma ve Denetlemenin bir Kültür olarak kabul edildiği Ülkeler gelişmiştir ve ölümlü kazalar oranı azdır.

Taraflar (Devlet, Çalışan ve Çalıştıran) birer taraftan asılıp ‘çıkar’ kavgasına girerse, Sağlık ve Güvenlik konularında önlem alınamaz.

Dolayısıyla Dünya da rekor ölümlü iş kazaları listelerinde boy gösterirsiniz.

SOMA faciası, üzeri örtülüp geçiştirilemeyecek kadar Hukuki ve Veballi bir iştir.

Facia’da Devlet, İşveren ve İşçi (Sendika) sorumludur.