Sayın Ömer Selim Alan, size defalarca doğrudan seslendim bu köşeden. Hiçbir sonuç da alamadım. Bulduğum her fırsatta seslenmeye devam edeceğim yine de. Yaşı kemale ermiş bir Zonguldaklı, ömrünü kentin değerlerini korumaya adamış bir heveskar; kent üzerine düşünmüş, tartışmış, yazılar kaleme almış, arkadaşlarıyla pek çok söyleşi, panel, sempozyum, çalıştay, bienal düzenlemiş, kitaplar yayımlamış, öneriler sunmuş bir aktivist olarak, bunu, kendime görev sayıyorum çünkü…

Bizim tayfayı anlamak da, anlatmak da zor. Saçı sakalı ağarmış onca insan, kendisi için hiçbir şey istemeden çırpınıp duruyoruz. Nazım, “kimi insan otların, kimi insan balıkların çeşidini bilir / ben ayrılıkların / kimi insan ezbere sayar yıldızların adını / ben hasretlerin” der ya hani, bizimki de öyle bir şey. Kimimiz tarihini iyi bilir Zonguldak’ın, kimimiz kültürünü. Kimimiz hakkındaki kitapların, yazıların peşinde koşar; kimimiz otunun, kuşunun, böceğinin. Birilerine göre “boş” işlerin yani…

YAPTIĞINIZ İŞLERDE HEP BİR “OLMAMIŞLIK” VAR

Dedim ya anlatması zor. Bir yerde “Z” harfi görsek, belki, “Zonguldak yazıyordur” diye öpüp baş üstüne koyan bir garip âdemoğluyuz. Kentin aklınıza gelecek her konusunda bir değil, birkaç tane doktora tezi yazacak onlarca insan var çevremizde. Bir araya geldiğimizde hep bunları konuşur, yeni bir şey bulmuşsak sevinçle paylaşırız birbirimizle. Aslında neşeli insanlarız ama tarihin her döneminde büyük çoğunluk gibi kent yönetimine de dert anlatamadığımız için öfke doludur çoğu zaman içimiz…

Tıpkı önceki başkanlar gibi sizin de umurunuzda değiliz pek. Kusura bakmayın ama yaptığınız işlerdeki olmamışlık tam da bu yüzden. Tarafınızca yapılan sahil projesi, Kapuz Plajı düzenlemesi gibi MAKZON, Kız Meslek Lisesi tartışmalarında durduğunuz yer, kent kimliğini koruma, kültürünü yaşatma, bağlama uygun projeler üretme açısından son derece sıkıntılı. Üzülerek söylüyorum, kötü ve sakil işler yapıyorsunuz. Bu da kent kimliğinin kaybolup, geçmiş gelecek ilişkisinin bozulmasına neden oluyor…

KÖPRÜ YIKILACAK DA NEDEN AĞIR TONAJLI ARAÇLAR GEÇİYOR HÂLÂ ÜZERİNDEN

Şimdi de değil kent, ülke için “biriciklik” özelliği taşıyan Fevkani Köprüsünü yıkma peşindesiniz.  Şehvetle savunduğunuz liman düzenlemesinde, sorunları, “Ben yapmadım, o yaptı” diyerek TOKİ’ye havale etmeniz gibi, köprünün yıkımını da, ODTÜ ile Bakanlık üzerine atıyorsunuz. Hiç içtenlikli değil bu sözler. O raporun yıllar önce yazılmış olmasına karşın, ağır tonajlı araçların geçişini bile hâlâ yasaklamadınız köprüden. Üzerinde binlerce insanın katılımıyla iftar programı düzenlediniz hatta…

Fevkani Köprü, eskilerin deyimiyle Zonguldak’ın alametifarikasıdır. Dahası bu kentte başka hiçbir yapıda olmayan bir planlama ve mühendislik harikasıdır. Şevket Süreyya Aydemir’den İhsan Soyak’a; Muammer Kaymakçalan’dan Asım Kömürcüoğlu’na pek çok efsane ismin imzası bulunmaktadır altında. Kentte çok büyük işlev üstlenmiş, hepimizin hatırasında yer etmiştir. Sayın Alan, lütfen kararınızı bir kez daha gözden geçirin ve bu öldürücü hançeri sokmayın sızılı kentimin kalbine…