Başbakan Erdoğan ve şürekâsı son günlerde uzun yıllardır yoldaşlık yaptığı insanları –Cemaat’i- şimdi olmadık sözlerle itham ediyor. Bu ithamlarla kırk yıllık yoldaşlarını halkın önünde mahkum etmeye çalışıyor… İthamlar arasında öyle sözcükler var ki, yenilir yutulur gibi değil. Tabii insan bunları Başbakan’ın ağzından duyunca irkiliyor. Sanki Başbakan dünyadan bihaber, kırk yıllık yoldaşının ne haltlar yediğinin farkında değil pozisyonlarında, ama artık yemezler… Savcılar her ne kadar soruşturmalardan sürgün korkusuyla imtina etseler de halkımız soruyor, “Yahu senin bu ülkedeki uçan kuştan haberin var da sadece aynı yatakta yatmadığınız kalmış olan insanların ne yaptığından nasıl olmaz?” Haaa pardon Başbakan Erdoğan onların ne yaptıklarını meğer biliyormuş… İyi ama bunu şimdi öğrenmedi ki .. Bu meseleler iki üç günlük değil ki…
Başbakan yoldaşları için bakın neler diyor; “Hain”, “tuzluk”,”Haşhaşi”, “Provakatör”, “işbirlikçi”… Bu denilenleri hadi doğru kabul ettik diyelim, bu ülkede uçan kuştan haberi olan sen ve şürekan nasıl olur da bu adamların bunca halt yediğini 17 Aralık öncesine kadar fark etmediniz? Diyelim ki hadi siz fark etmediniz, bu ülkede iki yumurta attı, iki dilim baklava çaldı diye yıllarca gencecik delikanlıları, küçücük çocukları cezaevlerine tıkıştıran, Gezi eylemlerinde öldürülen gençlerin mahkemesini il il dolaştıran hakimler ve savcılar da mı fark etmedi? Erk ve para… Acaba korkunun temelinde bu mu yatıyor? Bu ülkede hukuk varsa eğer, ki var olduğu söyleniyor, binlerce insanı üfürükten bahanelerle sırf topluma gözdağı vermek için gözaltına alan ve işkencelerden geçirilmesine göz yuman savcılar, hakimler nerede? İhanetçi dedikleri ile işbirlikçilik yapanlar arasında ne fark var? İşbirlikçi, hain dediklerinizin kimler olduğunu bildiğinizi biliyoruz, bildiklerinizi zamanında söylemediğiniz için sizlerde suç ortağısınız… Sonra ayıptır insan yıllarca belli alanlarda ortak mücadele vermiş yoldaşını, ortağını bu kadar kötülemez. Bu kadar kötü yoldaşı olan da sütten çıkmış ak kaşık olamaz. Ortada bir suç varsa bu ortakların ikisini de bağlar. Bu suçtan kurtulmak isteyen işbirlikçi öyle “Ben yapmadım kötü şeyleri hep o yaptı yaptırdı” deyip, kendini topluma, sütten çıkmış ak kaşık gibi temiz gösteremez…