TOKİ'nin lavuar(kömür yıkama) alanıyla ilgili ihale haberini duyunca, aradan geçen 15 yıllık serüven, gözlerimin önünden bir film şeridi gibi geçti.
Yıl 2005'ti... Dönemin belediye başkanı Secaattin Gonca, Fransızlar tarafından inşa edilerek 1957 yılında işletmeye açılan lavuar binasını yıkıp, şehre park ve yeşil alan yapmak için harekete geçmişti. Fakat başını Mimarlar Odası Başkanı Turan Demirtaş'ın çektiği ana muhalefet partisi ve diğer muhalif çevreler, yaklaşık 100 dönümlük alanın ranta kurban gideceğinden hareketle, lavuarın sanayi kültür mirası olduğu gerekçesine sığınıp, Karabük Anıtlar Kurulu'na başvurmuştu.
2007 yılında başvuruyu karara bağlayan Anıtlar Kurulu, yıkımı durdurup, sahayı koruma altına almıştı. Aslında sanata ve kültüre duyarlı çevre gerçekten bu binanın kültür ve sanayi mirası olduğunu düşünerek karşı çıkarken; muhalif siyasi kanat ve bunların içinde özellikle müteahhit kökenli yerel siyasetçilerin, "Kaymağı biz yiyemiyorsak başkası da yemesin" zihniyetiyle hareket ettiği konuşuluyordu.
Başkan Gonca karara çok kızmıştı. Gazetecilere harabe binayı göstererek “Entel takımı ‘bu binanın tarihî özelliği varmış, koruma altına alalım’ dediler, buyurun korusunlar. Hepsi çekip gittiler, yine biz bize kaldık. Burayı koruma altına alanları da aldıranları da kınıyorum.” diye tepki göstermişti.
Dönemin Karabük Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Müdürü Mustafa Sucu ise kararın uzmanlar tarafından verildiğini belirterek, “Her korunan varlık tarihî eser olamaz. Tarihî olmayan eser de kültür varlığı olabilir” demişti.
Yine dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler de o tarihlerde harabe halde bekletilen lavuar alanında inceleme yapmış, "Lavuarın nesini koruyacağız? Lavuarı, onu koruyacak arkadaşlara verelim tarihî bir şey olarak alsın götürsünler. Lavuar kömür yıkamak, kalitesini artırmak içindir. Taşı toprağı taşımamak içindir. Bu müzelik olay değil.” ifadesini kullanmıştı.
Hey gidi günler demekten kendini alamıyor insan!
Bu defa devran döndü, iktidar partinin adayı Gonca, başkanlık makamını önceki başkan CHP'li İsmail Eşref'e devretti. Eşref, lavuar alanı için proje yarışması düzenledi. Halkın oylarıyla seçilen proje için harekete geçildi. Daha önce her şeye karşı olan bazı çevreler bu defa projeyi açıktan destekliyordu.
O günlerde Eşref, milletvekilliği seçimi için başkanlıktan istifa edince yerine Muharrem Akdemir geçti. Bu arada Anıtlar Kurulu, kendi verdiği koruma kararını kaldırıverdi! Böylece üç adet kule haricindeki harabe bina için yıkım süreci yeniden başlamıştı. Ve çiçeği burnunda belediye başkanı Akdemir, atıl binanın yıkımını kamuoyuna duyurmuş, şehir rahat nefes almıştı. Ama bu arada koruma altındaki eski kömür havuzuna düşen iki genç, boğularak can vermişti. Ayrıca koruma kararı için yırtınan bazı müteahhitlerin utanmadan sıkılmadan bu alana inşaat hafriyatını döktüğüne de bu gözler şahit oldu.
Tarih 7 Şubat 2012 idi...
Siyaset ne garip bir canavar değil mi?
Peki sonra ne oldu?
Sonra Muharrem Akdemir arsanın TTK'ya ait olmasından dolayı halk tarafından birinci seçilen lavuar projesini hayata geçiremediğini dile getirdi. Büyük umutlarla beklenen bu proje hayali de suya düştü. Fakat bu konu, Zonguldak'ın gündeminden hiç düşmedi. Dönemin TTK Genel Müdürü Burhan İnan, CHP'li Başkan Akdemir'e cevaben, "Bedelini ödeyebilirse, belediyeye vermeye hazırım. Bizden kaynaklanan bir problem yok" dedi. Anlayacağınız bu defa iktidar çevresi CHP'li yönetime yokuş yaptı. Proje imkansızlıktan, koordinasyonsuzluktan, ufuksuzluktan ve en önemlisi siyasi hırslardan dolayı hayata geçirilemedi. Sonuç olarak bu kısır döngünün cezasını bütün Zonguldak halkı çekti.
Ve hepimizin bildiği gibi 15 yıldır o üç kule bize, bizler o üç kuleye bakıp duruyoruz.
Son olarak iktidar partisinin adayı Selim Alan Zonguldak Belediye Başkanı seçildikten sonra 18 Mayıs 2019'da TTK, söz konusu alanı Milli Emlak'a devretti. Böylece Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, TOKİ eliyle lavuar projesi için ilk adımı atmış oldu. İşte 15 yıllık lavuar hikayesinin serüveni genel hatlarıyla bu şekilde yaşandı...
Önce sahil projesi, sonra lavuar kent meydanı projesi, en son adım da sanırım Fevkani köprü olacak... Projeler er geç olacak; önemli olan halkın beğeneceği kaliteli bir proje ortaya konulabilsin. Keşke hiç siyasi hırslar işin içine girmese... Akıl, mantık süzgecinden geçirilip ortak konsensüs sağlanarak kentimiz için güzel şeyler yapılabilse...
En azından 15 yılımız boşa gitmezdi.