1829’da kömür bulunmuş, 1849’da ilk maden ocağı açılmış ve 1924’te Teşkilatı Esasiye’ ye göre Sancaklar kaldırılıp, Bağımsız Mutasarrıflıktan, Cumhuriyetin ilk Vilayetleri arasına girmiş Zonguldak’ta; tabii bir müzenin olmayışı kocaman bir ayıp.

Çünkü: Maden Müzesi ile adını duyurmuş ülkeler, genel de madencilik acıları yaşamış ülkeler. Müzeleri de genelde açılmış ve tekrar çalışmayan ocaklarda oluşturulmuş.

Zonguldak maden havzasında 1890’da kömür üretimine başlamış, 1994’te tasmana neden olmaması için faaliyeti durdurulmuş Çaydamar Ocağı gibi, mesleki birçok özellikleri üzerinde barındıran yer varken, trilyonları sokağa dökmek niye?

Merkez Baştarla mahallesinde, yedi dönüm (6.932.79 m2) alan üzerinde yapımına başlanan Maden Müzesi’ne eleştirim bu açıdan.

Çaydamar Ocağı müze olsaydı, dünya da belki tek olmayacaktı (İngiltere ve Fransa da ziyaretçiler 140- 450 metre kuyulara kafeslerle iniyor).

Ancak: Ülke de sanayileşmenin öncüsü ve madenciliğin simgesi olmuş yer altı madenciliğini, bir endüstriyel miras olarak koruyup, gelecek kuşaklara anlatmak daha kolay olacaktı.

Müzeler; geçmişin tanıklığıyla çevre ve günümüzü daha iyi anlamaya yarayan kültür kurumlarıdır. Düşler sınır ve yasak tanımıyor ya? Çay damar diye sayıklamam onun için. Maden kazalarında, binlerce işçimizi kaybettiğimiz ortamlardan birinde müze kurulmasını istemek, fantezi mi, bir hayat gerçeği midir sizce?

Çaydamar Ocağı’nın bu saatten sonra müze yapılmayacağını ben de biliyorum.

Derdim başlanmış iş’in bir an önce ‘yakışır biçimde’ bitirilmesi.

2006’da Maliye Bakanlığı tarafından, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğüne tahsis edilmesinin üzerinden dört yıl geçtikten sonra, 2010’da inşaatına ancak başlanmış, Baştarla da ki Maden Müzesinin.

2012’de geçici kabulü yapılmış. Maden Müzesi’nin teşhir ve tanzimi için gerekli proje ihalesi ise 2014 itibarıyla yapılamamıştır(!).

Maden Müzesi ile ilgili kâğıt üzerindeki bilgileri Kültür Müdürlüğünden, inşaat çalışmalarını ise işin uzmanı ile alan çalışması yaparak aldım.

Tek güzel taraf, Müze binası bitişiğindeki 61 nolu tabii ocak. 1940’lardan kalma.700 metresi kullanılır durumda. Toplam 900 metrelik, arın da hala kömür olan bir ocak

Hava kapısına gitmeden, ahşap bağla yapılmış bir anayol. Tavan da akıcılığı önlemek için ahşap kilit işleme. Aynı galeri üzerinde, demir bağdan yapılmış tahkimat, iki bağ arasında fırçaların dizilişi. Bağ arkalarına sac kamaların konuşu

Sac, çelik hasır ve ahşap kamalar. Ulaşımı sağlayan demiryolunda, kömür taşıyan dekovil ve ahşap malzeme taşıyıcısı triko

Harika görüntü. Usta Ressam’ın fırçası gibi… Renkli, net ve sevgiye aç.

Sultan-ı Şuara dizeleri gibi tarihi ve hayale muhtaç

Yapılacak olan Müze’yi bence kurtaracak olan, bu tarihi 61 nolu ocak.

Bir de; TTK İnsan Gücü Eğitim Müdürlüğü yanındaki Eğitim Ocağı ile Müze alanına getirilecek Maden Şehitleri Anıtı.

Müze’nin açılış tarihi olarak, 2015 Mayıs’ı hedeflenmiş. Prestij yatırımı olduğu için, seçim öncesine denk geliyor bu tarih. Ancak, teşhir ve tanzim proje ihalesini yapamamış bürokrasi, açılışı 2016 Mayıs da bile yapamaz

Müze yapımına, grup olarak girilmiş. Kültür - Turizm Bakanlığı, Özel İdare, Valilik ve TTK Valilik ve Özel İdare çekildi.

Müzeciliği Kültür Bakanlığı biliyor, madenciliği TTK.

Yapılacak olan müze, ancak; alanında Türkiye de tek. İhtisas Müzesi olacak.

Bir taraftan inşaat yapılırken, bir taraftan da, müze ile ilgili sorumlular, Fransa ve Almanya gibi maden müzesi olan ülkeleri geziyorlar.

Müştemilat için ihaleyi alan Müteahhit firma tecrübeli. Daha önce, Anadolu Medeniyetleri Müzesini yapmış. Müteahhidin çalıştığı taşeronların da uzman olması gerekir. Bilginin malzeme de estetik’e döndürülmesi için.

Maden Müzesi ana bina çevresinde düzenleme yapılmamış.

Çevresinde bazı binaların alana katılması gerekir.

Müze alanına girişe yapılacak ‘kömürün bulunuşunda günümüze’ kronolojik sıra da, büyük hacimli maden makineleri taşınması ve figürlerin yapımına başlanmamış.

Somut olmayan kültürel miras Uzun Mehmet’ten de şimdilik emare yok(!).

Bina, girişinden itibaren salon ve katlarda, kat duvarlarında, kömürün bulunuşundan bu yana gelişmeler nakşedilecek.

1848 yılında belirlenen ve Abdülmecit adına tescillenen havza sınırları ve tapuları, Dilaver paşa nizamnamesi, havza haritaları, Tezkere-i Seniye, bankalarla ittifaklar, kömür çıkartma ses ve ışık efektleri, maden ve madenci hatıraları vs

Görüntü olarak, içeride 5x5 bir odayı dolduracak sergi malzemesi yok.

Anladığım kadarıyla, TTK Genel Müdürlüğü bünyesinde, havza genelinde, tarihi ve sergilenecek kalitede malzeme ve hatırat toplama işlemi de başlatılmamış.

Şu ana kadar; en azından, maden çıkartılmasıyla ilgili çeşitli maketler, endüstri dokümanları, emniyet- şarj lambaları, kok kömürü ile ilgili gelişim, havza jeolojisi ve fosil tanıtımına kadar teknik bilgilendirme alanları yapılmalıydı.

Projesinde, zemin kattan başlayıp, üst asma kata kadar çıkacak olan ‘madenci kafesi’ şeklinde tasarlanmış asansör ne zaman yapılacak?

Müzeyle ilgili bilgilerin verileceği çok amaçlı bir salon, bir sergi salonu, wc, duş, hediyelik eşya reyonu gibi basit işleri yapıp, ‘devamı seneye’ deyip, seçim yatırımı olarak açılışı yapılırsa, başta belirttiğimiz ayıplara bir yenisi daha eklenir.

Benim izlenimim budur.

SONUÇ:

TTK, artık Zonguldak’ı taşıyamasa(!)’ bile üzerine düşen bu son görevi yapmak zorundadır. Bu konuda görevlendirdiği adamları engelleyip küstürme yerine, yetkilendirip yüreklendirmelidir.

TTK Genel müdürü, bu konuyu uhdesine alıp, yapılan işleri günlük değerlendirmeli ve hesap sormalıdır. Bittiğinde, 9-10 milyon liraya mal olacak bu müze için, yapılacak maddi- manevi savsaklamaların her bir kuruşunda, ‘kul hakkı’ olduğu unutulmamalıdır.

Müze’nin kısa sürede bitirilmesi, sadece harcanan paranın değerlendirilmesi olmayacak.

Bu gün 41 Ülke de yapılan Endüstriyel Kültür etkinliklerine Zonguldak/ Türkiye de katılacak.

Bu, Turizm ve Ekonomi’ye katkı demek

En azından