21 Kasım 2013 tarihli Filyos.Org haberinde deniyor ki, ‘Önümüzdeki yıl Filyos’ta turizm patlaması yaşanacak’. Açıklamayı yapan Filyos Belediye Başkanı Ömer Ünal! O turizm patlaması geçtiğimiz cumartesi gerçekleşti. Turizmi patlattılar. Hem de açılış değil şimdiden kapanış yaparak. Turizm denilince olması gereken yörenin insanından, yörenin dokusundan, tarihinden ve doğasından beslenen küçük bir kültür, sanat sığınağını mühürledi Filyos Belediyesi.
Mühürlü gözler iş başındaydı bu hafta sonu. Filyos’ta bir süredir kaçak ocak zannedip mühür basmaya can attıkları bir sanat atölyesi olduğunun farkındaydık. Ne zaman bu kaçak ocağı mühürleyeceklerini tahmin edemiyorduk sadece. O atölye ki Filyos deyince aklımıza ilk gelen güzel çağrışımlardan biri olan Mehmet Türkçelik’in ünü Filyos’u aşmış Atölye İskele’sinden başka yer değil. Belde belediyesi, Filyos’un delikanlısı, sanat ve sanatçı dostu, sanatçı arkadaşımız Mehmet Türkçelik’in Atölye İskele’sini yani Filyos’a gidip de görülmeye değer, Filyos’un dokusu ile kaynaşmış bir küçük sanat sığınağını mühürlemekten kendini alamadı. Bunun adı tek kelime ile sanat ve sanatçıya yapılan siyasi gözdağıdır.
Filyos. Zonguldak’ın incisi. O inciyi inci yapan değerler: Tarih, doğa, sanat ve dünya iyisi insanları. Mehmet Türkçelik gibi… Maalesef tarih boyunca her yerde rastlanan yönetim anlayışlarının takıntılı hallerinden biri bu. Küçük ama Filyos’un doğa, tarih, sanat ve insan dokusuna uygun bir sanat sığınağını kafaya takıp mühürlemek araştırılması gereken bir ruh hali. Rantı olmayan ama eşsiz oluşuyla herkesin saygı duyması gereken bir sanat atölyesinin mühürlenmesi mantıkdışı değildir de nedir? Filyos’u iyice bir deşseniz toprağından zamanında Hititler, Cenevizliler döneminde kullanılmış mühürler (damgalar) zaten bolca çıkar. Gelecekte bir de Ömer Ünal’ın sanata mühür damgasını hatırlayacak insanlar. “Önümüzdeki yıl Filyos’ta turizm patlaması yaşanacak” diye gazetecilere beyanat veren Filyos Belediye Başkanının. Başkanın kafasındaki turizm patlaması neydi acaba? Doğa harikası Filyos çayını oyan acımasız iş makinesi üzerine doku uyuşmazlığı timsali dinamitlerin patlatıldığı bir turizm patlaması mı; yoksa taş devri kafası mühür müzesi açılışı için bir ön girişim anlayışı mı?
Eyyyy belediyeler ve belediye başkanları, koca Zonguldak’ta şimdiye kadar ne kadar çoğalttınız böyle sanat ve kültür yerlerini? Sayısını verin? Pek meraklısınız sayı vermeye ya? Kaç sergi açtınız, kaç sanat atölyesi çalışması yaptırdınız, kaç tiyatroyu desteklediniz? Hiç böyle tasalarınız oldu mu? Olanın da canına okumak, ne demek Ömer Bey? Filyos’un seçilmiş insanı. Bu nasıl Filyosluluk? Gerçek derdiniz ne? Mehmet Hocanın size oy vermeyenlerin başında gelmesi mi? Sanattan korkunuzun kaynağı bu mu? Yazık beyefendi yazık… Sizin gibi yöneticiler yüzünden Filyos’ta sadece insanın canı sıkıntıdan patlar.
Uygar dünya bunları aşalı….
Zonguldaklı sanatçılar değerli dostlarını ve Zonguldak’taki az sayıda olan sanat sığınaklarından birinin mühürlenmesini protesto etmek için Mehmet Türkçelik Hocayı o anlarda yalnız bırakmadılar. Atölye İskele mühürlenirken orada oldular. Bir başka sanat ve sanatçı sığınağı olan Zonguldak Sergi Odası çağrı yapmıştı. Gidebilen arkadaşlar protesto için koştular. Fotoğraf çekerek Filyos Belediyesinin mühür skandalını belgelediler. Bizler de tarihe not düşüyoruz.
Zonguldak’ta gördüğüm arkadaşa konuyla ilgili bildiklerimi anlatıyorum. Gündem oluşturuyor en azından sanatsever çevrelerde. Şimdi de bu yazıyı yazıyorum. Söz uçar yazı kalır diye. Ömer Ünal siyasi bir karar aldı ve kendine muhalefete dayanamadığı için zabıtasını Atölye İskele’ye yolladı. Bu kafadan çok var dünyada. Kendini elindeki yetki ile bir şey hisseden. Üzerinde yaşadığı toprağın tarihsel önemini umursamayan… Ama Mehmet Türkçelik Hocalar az. Çevresindeki değere değer katanlar az.
Hatırlıyorum da Ömer Bey daha önce de Filyos Kalesi ve antik tiyatro kazıları yüzünden görevli olarak çalışma yapan arkeologlarla tartışmaya girmişti. Turizm patlaması yaşanacak ha? Dünya güzeli sahilleri termik santral külleri ile kirletilen, yolları bir türlü düzeltilemeyen, adının duyurulması için hiçbir kültür, sanat, turizm çalışması yapılmayan, yıllarca üzerindeki tarihin canına okunduğundan bir müzeciği dahi bulunmayan, ateş tuğladan kalan endüstri mirası umursanmayan, altındaki su kanalları turizme açılmayan, burnunun dibindeki doğa harikası Sazköy’ü elden giden… Ve saire ve saire…
Sanat atölyelerini mühürleyen, arkeologlara zıt gidip laf yetiştiren… Mücevher denen şeyi müteahhitlik, girişimcilik işleri kabul eden. Biliyoruz ve şaşırmıyoruz artık. Belediyeler özel müteşebbisler gibi davranıyor. Vizyonsuz oldukları için Atölye İskele gibi yerleri istemiyor. Sana muhalefet bile etse onu korumak ve geliştirmek için dört elle sahip çıkman gereken değerleri mühürlemek “küçük olsun benim olsun” demek. Halk için değil, makamı sevdiğin için oturmak demek.
Mehmet Türkçelik hakkında
Zonguldak’ta öğretmenlik yaptığı yıllarda da sanatla, sanatçılarla iç içeydi Mehmet Hoca. Önceleri kendi mask tecrübesini öğrencileri ile bir öğretme yöntemi olarak uyguladı. Belki etrafında daha kimsenin kafasında yaratıcı düşünce metodu diye bir şey yokken bunu yaptı. Şimdi Zonguldak Belediye Başkanı olan Muharrem Akdemir’in müdürü olduğu Zonguldak İlk Öğretim Okulunda Mehmet Hocanın çabaları ile sanat söyleşileri, film gösterileri düzenlendi. İstekli öğrencilerle Mask, fotoğraf, karikatür, kısa film gibi dallarda atölye çalışmaları yapıldı ve yılsonunda bu çalışmalar velilere sergilendi. Zonguldak’ta ve çevre merkezlerde sık olarak sergilere katılan Mehmet Hoca Filyos’a yerleşti emekli olduğunda. Doğup büyüdüğü yerde de bir süre sonra örnek gösterilecek yöre, sanatçılar ve halk çalışması olan Filyos 2004 Kültür ve Sanat Etkinliklerinin düzenlenmesinde başrol oynadı. Burada yapılan atölye çalışmalarının ürünleri Filyos sahilinde uzun bir sergi şeridi oluşturdu. Hayallerinde Filyos’un ve sanatın dokusundan hamurundan beslenecek ve dost sohbetlerinin yapıldığı bir sanat sığınağı vardı. Onu da bir süre sonra hayata geçirdi Mehmet Hoca. Burada herkesin çöp olarak baktığı selle, akıntıyla Filyos sahillerine vuran dal parçalarından, midye kabuklarından, taşlardan sürekli Filyos’u işaret eden eserler üretmeye başladı. Yeteneğini gençlerle, çocuklarla paylaştı.