Son dönemlerde katılabilmekle mutlu olduğum etkinliklerden biri de “Okurlar Söyleşiyor” toplantılarıdır. Daha önce ancak bir kez katılabilmiştim. O da “Dağlarca Günlüğü” kitabının yazarı has şairlerimizden Ertan Mısırlı’nın da İstanbul’dan gelerek katıldığı “Dağlarca 100. Yaşında” başlığı ile yapılmış olanı idi. O gün aşka gelip liselerdeki öğretmenlik yıllarımı anımsıyarak Dağlarca’nın “Kızılırmak Kıyıları” adlı şiirini de seslendirmeye çalışmıştım..

Okurlar Söyleşiyor” etkinliğine ikinci kez katılabilmek için değerli dostum Şenol Balcı ile birlikte yelken açtık Zonguldak’a doğru. Bir türlü bitirilemeyen çift yol çalışmaları yüzünden bozuk yollarda ilerleyerek kent merkezine ancak ulaşabildik. Yürürken gördüm ki Gazipaşa Caddesi henüz unutmamış adımlarımızı. Yolda, işyerinde karşılaştığımız eski dostlarla selamlaştık, kucaklaştık.

Sendika Sokak’taki Kalyoncu Kahvesi’nde bir çay molası  vererek Atatürk Kültür Merkezi’ne ulaştık. Binanın 5. katına çıkmak benim için bir hayli yorucu oldu. Sağ olsun Şenol Balcı, yanımdan hiç ayrılmadı. Ağır ağır çıkarken merdivenleri “Buraya niye hâlâ bir asansör yaptırılmaz ki?” diye düşünmekten de alamadım kendimi. İlginç olan bir durum da öğrencilerin ve halkın gideceği kitaplık 5. katta bulunuyor. Dayan dizlerim dayan!.

*****

AKM’nin İl Halk Kütüphanesi  salonunda ayda bir; M.Çelikel Lisesi Edebiyat öğretmeni Şenay Özçelik Koca’nın yönetiminde “Okurlar Söyleşiyor” adıyla, okunan kitabın, okuyucular ve izleyiciler tarafından tartışıldığı bir etkinlik gerçekleştiriliyor. Bu ay okunan kitabın adı, Son Bahçeler; yazarı İrfan Yalçın. Bu etkinliğe o da katıldı. Yazar ile okurun bir araya gelmesi, kitapla ilgili her türlü sorunun sorulabilmesi etkinliği daha cazip ve anlamlı  kılıyor.

Tartışmacılar arasında Eğitimci Dilek Eğriboyun, BEÜ’den Doç. Dr. Mustafa Eğriboyun, Emekli Edebiyat öğretmeni Türkan Karahasan, Zonguldak merkezde, olumsuz  koşullara karşın ayakta durmakta direnen kültür-sanat dergisi Zonkişot’un yönetmeni, değerli bir kalem ve mücadele insanı Özlem Yücesan, BEÜ’den Nöroloji Doktoru Şanser Gül, Kozlu EML Edebiyat öğretmeni  Şebnem Tavgaç ve ben vardık.

Bir kısım M.Çelikel Lisesi öğrencisinin dışında katılımcılar arasında Karikatürist Ayhan Kiraz, Emekli öğretmen-yazar Şenol Balcı, Sevgi Özkaya, Zokev Başkanı Kürşat Coşgun ve adlarını anımsayamadığım  (özür dileyerek) Zonguldak’ın aydınlık yüzlü insanları vardı.

Çeşitli etkinliklerde karşı karşıya gelen yazarla okuyucular bu kez söyleşi boyunca,   yazarla bir arada kitabın dil ve anlatımı, karakterler, yazarla ilişkileri, yazarın anlatımları vbgibi ilgi uyandıran soru ve yanıtlarla üç saat kadar söyleştiler. Sonra hep birlikte ZOKEV’in düzenlediği “Doğan Şadıllıoğlu Kitabı” etkinliğine gidildi.

Şiirin sakalını kaşımak!..

Cemiyet’e (TMMOB Lokali) girdiğimizde etkinlik başlamak üzereydi.  Epeydir görüşemediğimiz değerli dostlarla kucaklaşarak, öpüşerek  bir yere oturabildik. Hemen yanıma Av.Sabri Yavuzyılmaz geldi. Karşımda elinde fotoğraf makinasıyla ödüllü hikaye yazarımız Alaaddin Kara, yan tarafta da Mete Arif Tokmak iki arkadaşıyla sanırım bu tür toplantılara özgü “seri resim-karikatür çalışması” yapıyordu. Diğer yanımda ise Doğan Şadıllıoğlu’nun değerli eşi ve MÇL’den sınıf arkadaşım Vesile Şadıllıoğlu ile doktor kızı ve oğlu oturuyordu.

Ortadaki masada toplantıyı sunmak ve yönetmek üzere Kürşat Coşgun ve Ahmet Öztürk yerlerini almışlardı. ZOKEV,  yaşamlarında yazdıklarını bastırma olanağı bulamayan İrfan Gelen’in  “Kavga”(hikaye) ve Doğan Şadıllıoğlu’nun “Doğan Şadıllıoğlu Kitabı- Şiirin Sakalını Kaşıyan Adam” adıyla iki kitap sunuyordu okurlara. Doğan Şadıllıoğlu Kitabı, benim için ikinci adıyla sürprizdi. “Şiirin Sakalını Kaşıyan Adam” başlığı, benim 2008 yılında Doğan Ağabey için Halkın Sesi Gazetesi’ne yazdığım bir yazının da adı idi. İlginçtir benim yazımın adını, kitap başlığı olarak kullanacaklarından da haberim yoktu. 

Doğan Ağabey’in şiirlerini ve yazdıklarını, ayrıca hakkında yazılanları bir kitapta toplama işini, Doğan Ağabey’i toprağa verdiğimizden beri birçok kez konuşmuştuk ama hep bir araya gelemediğimizden ertelenmişti. Bu kitap konusunu, İrfan Gelen’in “Kavga” kitabı ile birlikte, ZOKEV ve Vesile Hanım ete kemiğe büründürdükleri için üçüne de ayrı ayrı teşekkür ediyor ve içtenlikle kutluyorum.

Hiç beklemediğim halde ilk konuşmacı olarak da beni seçtiler. Hazırlıksızdım ama Doğan Ağabey için birkaç cümle kurabilirdim. Nihayet salon bir “Dostlar Meclisi” gibiydi. Sonra Kemal Kuşhan yakından tanıdığı İrfan Gelen ve kitabı hakkında konuştu. Vesile Şadıllıoğlu’nun, Doğan Ağabey ve kitabın basılması üzerine konuşmasından sonra, Doğan Ağabey’in kadîm dostu İrfan Yalçın konuştu. Konuşmasının sonunda “Şiirin sakalını kaşıyan adam”  imgesini  -sanki kendisine sorulmuş gibi-  beğenmediğini, böyle imge olamayacağını, belirtti.

Şiirin Sakalını Kaşıyan Adam” başlıklı yazıyı, bilgisayar kayıtlarına göre ilkin 9.03.2008 tarihinde Ahmet Öztürk’e göndermişim. Sanırım “Zonguldak Bilgi” için ya da “Halkın Sesi Gazetesi” için olmalı. Sonra 23.03.2008 günü Ahmet Öztürk’ten istediğim İrfan Yalçın’ın e-mail adresi gelmiş. 24.03.2008 tarihinde ise bu “Şiirin Sakalını Kaşıyan Adam” başlıklı yazıyı “Doğan Şadıllıoğlu İçin”  başlığı ile İrfan Yalçın’a göndermişim. Görülüyor ki İrfan Yalçın Bey, bu “Şiirin sakalını kaşımak” imgesi ile ilk kez 17 Ocak 2015 günü karşılaşmış, bu imgeyi ilk kez duymuş değildir. Bilgisayar kayıtları böyle söylüyor. Eğer İrfan Yalçın Bey’in “dostane” bir uyarısı, itirazı var idiyse bunu 2008 Mart ayından bu yana geçen 6-7 yıl içinde yapabilirdi. Biz de başımızın üstüne koyardık.

Sunum masasında Kürşat Coşgun, Ahmet Öztürk, Vesile Şadıllıoğlu tanıtımı yapılan kitapları yazarları adına imzalarken, İrfan Yalçın Bey’e itirazımızı, salona karşı değil ama yüzüne karşı ilettik. Sonra da Zonguldak’a birlikte geldiğimiz Şenol Balcı ile dostlarla vedalaşıp Devrek’e gitmek üzere salondan ayrıldık. Zira Devrek’te bizi ünlü veteran maratoncu Safder Kartoğlu Ağabey ve ekibi bekliyordu.18 Ocak 2015 Pazar günü 88. yaşını doğup büyüdüğü Devrek’te arkadaşları ile koşarak kutlayacaktı.