Dokuz bine yakın Madenci, Şube ve Genel Merkez yöneticilerini seçecek delege tespitlerini, bölgelerde kurulan sandıklarla yapıyor.
Seçim kulislerine siyaset ve hemşehricilik operasyonları damgasını vurdu.
Kilimli, Gelik ve Üzülmez seçim sonuçları, şehirde şok yarattı.
Şimdilik, Genel Merkezin üç yöneticisi (Eyüp Alabaş, Muharrem Sarıçam, Osman Tutkun) saf dışı kaldı.
Dört yıl aradan sonra(Tezer gibi), yeniden ekip kurup seçimlere giren Ramis Muslu da seçilme şansını kaybetti(Tezer kazanmıştı).
Görüntü odur ki, geriye kalan iki Genel Merkez yöneticisi de (Behzat Cinkılıç - Satılmış Uludağ) önümüzdeki günlerde elenecektir.
‘Perşembe’nin gelişi…’ diye bir lâf vardır ya?
2013’te yazdığım‘Sendika(cılık) ve GMİS’ başlıklı yazıda, gidişatın vahim olduğunu belirtip ‘Demokratik Devlet’in alt yapısı Özgür Birey ve Örgütlü Toplumdur’ demiştim.
STK’larda yapılan sandık ayarları, politik ve hemşehricilik taktikleriyle organize olmuş seçmenler, Özgür Birey profilini yonttuğu için, sonuç; sandığa irade kaybı olarak yansıyor. Dolayısıyla, derme - çatma örgütlenmiş topluluklar, Sivil İnisiyatif kurmak ve kullanmanın ötesinde, tabelâ örgütü olmaktan öte gidemiyor.
1946’da Üzülmez de 99 üye ile kurulmuş ve üç ay sonra 17. Genel Başkanını seçecek bu Sendikanın geçmişine bir bakın hele…
Mehmet Alpdündar ve Mehmet Tezer gibi liderlerle Madencilik Sektörü ve Sendikacılıkta zirve’ye çıkmış.
Ancak: Valesa özentisi, magazin ağırlıklı, ideolojik yapılı Şemsi Denizer ile çöküşe…
Denizer işe: İşçi Sendikası Gazetesi logo altındaki ‘Ana prensibimiz: Çalışmak, üste saygı, işe sevgidir’ sözünü kaldırıp, yerine ‘Ekmek, Barış, Özgürlük’ yazdırmakla başlamıştı.
Dolayısıyla çalışmanın yerini yürüyüş, üste saygı’nın yerini slogan, işe sevgi’nin yerini ise ‘boş yevmiyeler’ almaya başladı.
Bu çökme sadece sendikal alanda olmadı.
Eylemci, Grevci ve Yürüyüşçü İşçi; yatırımcıyı korkutup, ekonomisti ürkütmüş, siyasetçiye Zonguldak’ı: Ülkenin sırtında kambur ilân ettirmişti.
Bürokrasi’nin‘başına buyruk’ hali malum. Siyasetin‘hep bana rab bana’ isteği de… Buna bir de STK’lardaki ‘eyyamcı’ tutumu ekleyin… Alın size 629 adımlık şehir Zonguldak…
Yukarıda saydığımız olumsuzluklar, toplum içindeki Özgür Birey özellikleri değil, hastalık belirtileridir.
Geçtiğimiz birkaç gün içinde: Sendika’dan siyasi manevra ve şoven taktiklerle gidenler; maalesef koltuklarına aynı ‘allem- küllen’ ile gelmişlerdi.
‘Kestane kabuğundan çıkmış da kabuğunu beğenmemiş ya?’
O hesap…
Ne eleştirileri dinlediler ne de gelişmeleri gördüler!
‘Maden havzasında ilk grev ne zaman oldu’ dedik sustular. Zonguldak’ın kurtuluşu neden iki ayrı tarihte kutlanıyor’, ‘Uzun Mehmet var mı -yok mu dedik, yine sustular.
Lavuar Alanı’nın eşek ölüsü gibi orada yatması… Tünel ödeneklerinin kesilmesi… TTK Çizme ihalesi iptal edilip, madencinin kendi parasıyla çizme alması… İşçi adına sahte imza ile toplanan paraların akıbeti… Sendikacı - tefeci ilişkileri, vs.
İşçi ve Yöre sorunları ya görmezden gelindi ya da sağıra yatıldı…
Haklarını yememek lâzım!.. Yapılan iyi işler de var.
Önceki Genel Başkan döneminde alınan tasarruf paketi uygulanıp, Sendika’ya girdi sağlandı. Sendika binası girişine oturma salonu yapıldı. 1 Mayıs’ta miting düzenlendi.
SONUÇ:
Demek ki, neymiş? 100 bin kişiyi (!) yürütüp değil hak, sadece hava almak: Zonguldak’ı ekonominin sırtında kambur ilan ettirmek maharet değilmiş.
Yatırımcıyı Zonguldak’ta yatırım yapmaktan alıkoyacak, anarşist işçi havası yaratmak da…
Bireysel hedefli güçsüz yönetimlerle yöre, işçi ve ülkeye zaman kaybettirmek hiç değilmiş.
Sendika, TTK ve Hizmet Zavallısı Şehir Zonguldak’ın ‘pür melâl hali’ ortadadır.
Siyaset, para ve şovenizm’i kullanıp: Kurum ve kuruluşları kuşatıp işgal etmek, çıkarı için kullanmak, yoz alanlarda elbette mümkündür.
Hastane yeri belirleyemez, Şehir meydanı üretemez, kaçak bina cenneti olursunuz…
50 yıl da bitirilemeyen Ereğli yolunuza inat; politikadan emekli Seçilmişleriniz olur.
İyi mi böyle?
Hadis-i Şerif’tir, ‘Nasıl istiyorsanız, öyle idare olunursunuz.’
Hiç yalandan yere, Demokrasi, Bürokrasi ve Tayyip edebiyatı - bahanesi yapmayın.
Sendika’nın gidişatını, iki yıl önce yazmıştım. Aha da yine yazıyorum.
Parti yandaşı Memur Sendikaları var ya?
Bu GMİS’in gidişatı odur. Üç ya da altı ay içinde, Parti Sendikası (AK Sendika) olur.
Yöneticileri de İşçi Aristokratı…
TTK mı!
Zonguldak’ın yıllardır taşıdığı Ünlü Vekilimiz ‘TTK artık Zonguldak’ı taşıyamıyor’ demedi mi?
Uzun lâfın kısa’sı…
Hastalıklı toplum olmaktan kurtulmanın yolu; olaylar ve gelişmeler karşısında ahlaki duruş sergilemektir.
(Konuyu açacağız)