Politika’da düzeyin, belki de dip yaptığı bir seçim arifesindeyiz.

Partilerin, üst düzeyde birbirlerine galiz küfürler savurduğu, hakarete varan eleştiriler yaptıkları hatta internet üzerinden, kaset ve yasadışı yollarla dinlemelerin ‘Çarşı - Pazar’ edildiği bir ortamdayız.

Yerel bazda ise, partiler belirledikleri başkan ve meclis adaylarıyla, tabanlarında nizalı (kavgalı) hale gelmiş, sorunlarını, sorumsuz açıklamalarla kapatmaya çalışıyor.

Kendilerini beğendirmek için, yapacakları hizmetlerin tanıtımı yerine, karşı tarafı karalama meziyet gibi kullanılıyor.

Adayların vaatleri ise gazeteci dostum Muhteşem Vasıf Yücel’in deyimiyle‘At martini dağlar inlesin’ türünden.

Bugüne kadar yapılan birçok iş, ‘Laf olsun torba dolsun’ cinsinden yapıldığı için, şu anda yapılan ve yeni plânlananlar, maalesef, ileriye dönük yatırım niteliğinde değil.

Bu Pazaryeri… Ayıptır günahtır’(28.11.2013) yazımızı hatırlayın.

113 yıllık maziye sahip Soğuksu pazaryeri uzay çatısı kar yağışı nedeniyle çökmüş, iki insanımız ölmüş, 20 insanımız yaralanmıştı (18 Ocak 2012).

Bu olay sonrası, 7 bin metre kare alan üzerinde kurulacak, yeni modern pazaryeri beklentisi artmıştı. Ancak, dağ fare doğurdu. Sırf ‘Pazaryeri yaptık’ demek için başlanan çelik konstrüksiyon (çelik taşıyıcı) yapı, bırakın diğer şehirlere modernlik açısından örnek olmayı, şu anda bile ihtiyaca cevap vermeyecek.

İller Bankası kredisi ile 4 milyon liraya yapılacak bu pazaryeri, içindeki kaçak yapıların yıkılamayışı nedeniyle kodu üç metre düşürülüp, iki ya da üç katlı modern yapıya kavuşamadı. Efendim ‘üç katlı yapsaydık, başka iş yapamazdık’ deniyor. Lâf - ı güzaf.

Ne yaptınız? Kaldırımlar da pis sular suratınıza sıçrıyor. Yağmurlu havada merdivenlerden çıkılmıyor, kaldırımlar, dükkânların uzantısı gibi kullanılıyor.

Üç katlı bir pazaryeri belki 9 milyon liraya çıkardı ama 20 bin metre kare alan kazanılır, içinde otoparkı, çok amaçlı salonu, polis, zabıta, veteriner odası, yaşlılar için asansör, balık - peynir satış yerleri, spor salonları vs. olurdu.

CHP’li Belediye bu konuda sınıfta kaldı.

AKP’li adayın da modern pazaryeri gibi bir derdi yok. (Vaat pusulasına göre.)

CHP’li belediye, şehrin trafik sorunu konusunda da çözüm üretemedi.

AKP adayı ‘Şehrin trafik sorunu kalmayacak’ diyor. Bakalım.

Meselâ, Soğuksu’da sorun nasıl halledilecek?

Lavuar alanı altı oyulup otopark yapılacak(mış). Binlerce araç oradan hiç çıkmayacak mı? Tüm araçlar park halde iken trafik sorunu olmaz ki?

Bu gün Acılık’ta hem kapalı hem açık otopark var, trafik arapsaçı. Yarın açık otopark alanı ve itfaiyenin bulunduğu yer ile Sanayi Sitesi alanını satıp, orada iş merkezi yaratırsanız, bu bölgedeki yoğunluk daha da artmaz mı?

Şehir Stadı’nın olduğu yere, altı otopark olan, modern stat yapılacak(mış)!

Aynı zaman da okullar bölgesi olan bu alanın yüz metre üstünde, 503 yatak kapasite,

554 kadrolu personeli olan Atatürk Devlet hastanesi var. Aynı alana, yeni 400 yataklı lüks hastane yapılacak. Yüz metre aşağıda, liman içinde Adliye Sarayı yanına, yeni adliye binası yapılıyor.

Bu bölge ve yollar, trafik yoğunluğunu kaldırır mı?

Stat demişken…

Karadeniz de statlar genelde ‘deniz doldurulup kazanılan alanlarda’ yapılıyor.

Stadı Uzunkum - Kilimli arasında, deniz doldurulup yapılan, yol güzergâhında yapsanız olmaz mı? Ya da Bakacakkadı civarında…

Bu gün ki stat ‘spor yaşam merkezi’ olarak kalsa?

Zira, yaz sezonunda günlük en az 1.500 kişi yürüyüş (ferdi) yapıyor.

En az 1.500 kişi de takım sporu yapıyor burada.

Olay’ın vahim tarafı şu. İktidar partisi adayının modern stat yapacağım dediği yerde, bugün bulunan statın kapalı tribünü için ‘yıkım onayı’ alınmış. (Gençlik Spor Genel Müdürlüğü) Üç bin kişilik tip proje için, 6 milyon liralık proje onayı bekleniyor.

Proje onandı, ödenek geldi, tribün yapıldı’ diyelim!

Geldi, iktidar partisi adayı, ‘Ben burada modern stat yapacağım’ dedi, vurdu tokmağı yıktı. Ne oldu, tribüne harcanan altı milyon lira? Çöpe gitti! Uydu mu şimdi?

BİR HATIRA;

Kent Konseyi Yürütme Kurulu olarak Vali Erol Ayyıldız’ı ziyarete gitmiştik (2012). Daha derdimizi anlatmadan ‘Arkadaşlar, Vilâyet konağı buradan yıkılıp, lavuar alanına yapılmalı’ dedi. İtiraz ettim ‘Bu düşünceniz Zonguldak’ta taraftar bulmaz’.

Cevap ilginç ‘Zonguldak’ın önünü kapatıyor’.

El cevap ‘Zonguldak’ın önünü kapatanlara söyleyin’. Sonra konumuza döndük.

Daha önce de, Vilâyet binası sahilde, Uzun Mehmet Anıtı yerine yapılmaya kalkışıldı.

İlginç değil mi? Bu bina ‘Zonguldak’ın önünü kapatıyorsa’ zamanında neden yapıldı?

Yapı ömrü bitmeden yıkılacak bina, ‘milli servet’e verilecek milyonlarca zarar’ değil mi?

Şimdi de Fevkani Köprüaltı esnafının reylerini almak için, ‘Size lâvuar alanında bina yapacağım’ deniyor. Kozlu’da, yok edilen meydan rezaleti ortada dururken!

SONUÇ:

Bir yere bir şey yapılmadan, hizmet ömrü, topluma katkı oranı, çevre’ye etkisi, devlete maliyeti hesap edilmeli.

Sattım gitti, yaptım oldu’ yok. Elbette ağzı olan konuşacak.

Ve dilin kemiği yok

Ancak, unutulmasın. Tüyü bitmedik yetim hakkı var?