Soma’da(Manisa) maden Ocağında meydana gelen facia neticesi hayatını kaybeden yüzlerce insanımız için atılan manşet gerçekten dehşetengiz…
O kadar basit mi?
‘Bir avuç kömür’ de; Dünya’nın emeği, geçmiş’in kanı, Ülke Ekonomisi, aile nafakası, insan’ın canı yok mu?
Fırsatı ganimet bilip, tarihimizin en büyük felâketini, siyasete alet etmenin manası var mı?
Bir avuç kömür için…
Elbette; değil Bir avuç, dünya’nın kömürü olsa benim bir insanımın canı kadar kıymetli olamaz…
‘Bir Avuç kömür…’ derken;
Yapılan yerel seçim sonuçlarını yorumlayan zevatın ‘Büyütmeye gerek yok. Nihayetinde, kapımızın önünü temizleyecek adamları seçtik’ diyerek, ‘Milli İrade’yi küçümsemesini hatırladım…
Yer üstündeki vatandaşını Enerji Darboğazından kurtarmak için, yerin metrelerce altında kanını, canını veren Şehit Madencim çıkartılmadan, slogan atıp politika yapmak, hangi siyasi ahlâk’a sığar bilmem?
İşin ilginç tarafı, İşçi bayramı 1 Mayıs’ta İşçi sorunlarını gündeme getirip, elde edilen haklarla sevinme yerine ‘Taksim Anarşisi’ çıkartmaya çalışanlar koştu yine sokaklara!
Anarşi’ye sempati yapanlar, beş dakika kendilerini göçük altında hissedip, Toplumsal Yas’a uygun empati yapsalar, acaba nasıl olur?
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Mevzuatı açısından, birçok eksiğimiz olduğu muhakkak.
Soma da; Ocağın kapısı, bacası, trafosu, erken uyarı sistemleri nasıldı acaba?
Ocağın Hizmet’e Giriş Projesi Uluslar arası standartlara uygun mu?
Yangın ve tahliye ile ilgili ön tatbikatlar yapılmış mı? Kim, bunlar araştırılmasın diyor? Araştırılsın ki, Dünya standartlarında yerimiz ‘az kaza olan’ Ülkeler arasında olsun.
Dünya’nın önde gelen Madenci Ülkelerinden Çin’de bile, ölümler aşağıya doğru ivme gösterirken, biz de yukarı çıkmaktadır.
Maden de ölümleri ne ‘kaza’ya bağlamalı, ne de Kader diye geçiştirmeliyiz.
Madenciliğin doğasında, dünya’nın her yerinde risk vardır. Biz de bu risk fazladır. Bunu en iyi bilen yer de Zonguldak’tır.
‘Önlem alınmalı’ elbet. Ancak, alınacak önlemler kesin çözüm olmamaktadır.
Onca önleme rağmen, Sabancı en güvenilir yer de öldürülmedi mi?
Madencilik risktir. Tıpkı bulunduğumuz Coğrafya da yaşamak gibi.
Yaşamak için, akıllı olmak kadar güçlü olmakta şart.
Ayakta kalmanın yolu, güçlü olmaktan geçer. Güçlü olmak için sadece kalabalık nüfus yetmez. Silâh, petrol, ilâç, tarım da güçtür. Yaşamak ve Endüstriyel Toplumlarla yarışmak için bunlar şart. Petrol’e para verip alıyorsan, madenini çıkartacaksın.
Ve ya yerine Nükleer Santral kurup, enerji ihtiyacını ve yarışma gücünü sağlayacaksın.
Üç tarafın Denizler’le, dört tarafın düşmanlarla çevrili.
Devletlerin birbirleriyle dostluğu sınır oluşlarıyla değil, çıkarlarıyla ilgilidir. Çıkar yoksa dostlukta yok. Amerika, Dünya’nın bir ucundan kalkıp, Irak’ın sırtına neden çöktü?
Daha dün, Rusya neden Kırım’ı yandan çarklı ilhak etti?
Santral’e hayır, Savaş’a hayır, Ölüm’e hayır… Nasıl olacak bu iş?
Bu ilk ölümlü iş kazası değil elbet.
1941’den bu yana Türkiye de Kömür ve diğer Taşocaklarında 3 binden fazla madenci öldü.
100 bin kişi yaralandı.
Bu konuda Zonguldak, en çok felâket’in olduğu yer olarak göze batıyor.
Mart 1983 Armutçuk 103, Nisan 1983 Kozlu 10, Ocak 1987 Kozlu 8, Ocak 1990 Amasra 5,
1990 Amasya 68, Mart 1992 Kozlu 263, Mart 1995 Sorgun (Yozgat) 37, Kasım 2003 Ermenek (Karaman) 10, Eylül 2004 Küre(Kastamonu) 19, Nisan 2005 Gediz (Kütahya) 18, Haziran 2006 Balıkesir 17, Aralık 2009 M. Kemalpaşa (Bursa) 19, Mayıs 2010 Zonguldak 30, Ocak 2013 Kozlu 8.
Ölümlü iş kazaları, bundan böyle de olacak!
Ülke Kalkınması ve insanın mutlu, müreffeh yaşaması için, madenlerin çıkartılıp işlenmesi şart. Ancak: Üretimin merkezinde İnsan mı, para mı yer alacak derseniz, elbette İnsan olmalı. İnsan olmadıktan sonra paranın ve İnsanlığın ne tarifi olur, ne tatbiki?
Madencilik, işletme açısından riskli, yatırım açısından pahalı bir Sektör. Doğru.
Denetlemenin namuslu yapıldığı, olayın mevzuat, teknoloji ve alt yapı açısından gündeme getirilip, siyasete alet edilmediği müddetçe, daha çok huzurlu oluruz.
Terör’e binlerce şehit verdik. Trafik kazalarında her yıl on bin insanımız ölüyor.
Hiç, üç gün yas tuttuk mu?
Sebep’i ne olursa olsun, ‘pisipisine ölüm’
Hele, ders çıkartılmazsa…