SİYASETTE TERBİYE ve ZONGULDAK
Siyasi Partiler, Milletvekili Adaylarını belirlemeden, siyasi ahlâkın yozlaşma oranı, bir kez daha gözler önüne serildi.
Liderlerin birbirlerine sarf ettiği galiz sözler, atılan hamasi nutuklara inat, gelecek nesillerin ‘gayr-i Ahlaki’ yetişeceği konusunda en büyük örnek.
Demokrasi havarilerinin, kendilerini seçecek Vekilleri atamak için yaptıkları taktikler ortada. Partilerinin ruh ve ilkelerine uymayan tipleri ‘aday adayı’ kabul etmeleri, aranan ‘Siyasi Sistem’in şimdiden sakat doğacağının bir işareti olmaktadır.
Seçmen; kendisini yönetecek siyasetçiyi kendi şehrinde sıraya sokamıyorsa, önüne konan ve oylanması istenen ‘tip’, halkın değil: Genel Başkan, Hükümetin Başı ve ‘Devlet Başkanı’nın adamı olacaktır.
Kendilerini seçecek Poli - tipleri’ belirlerken, Genel Başkanların yaptığı ‘eğilim - anket - kontenjan’ çalışmalarını süzen ‘Şark kurnazları’ da, ürettikleri taktiklerle, liderlere ‘iadeli taahhütlü’ cevaplar göndermektedir.
Geçtiğimiz haftalarda, Zonguldak bunun birkaç çeşit örneğini yaşadı ve yaşattı.
CHP’de ÇIRAK ÇIKANLAR
CHP eğilim belirleme yoluyla; partiye müracaat edenlerin Ekonomik ve Sosyal özelliklerini, siyasi nezaketlerini ideolojik akrobasilerini belirlemeye çalıştı.
Gerçektende ortaya ilginç sonuçlar çıktı. Birçok eski kulağı kesik politikacı, bu ‘parti içi’ değerlendirmeden, açılımı; ‘eğil - bükül - kıvrıl geç’ olan taktik varyasyonda ‘çırak’ çıktı.
İyi ki adı ‘eğilim’di. Ya namuslu bir önseçim olsaydı?
Açılım’ın tarifi ‘yatır - kaldır- ez geç’ olurdu, alimallah…
CHP’de ilk üç sıraya giremeyen Politipler: Birinci sıraya oturmuş partili, yandaş ve seçim savaşında mevzidaş olacak arkadaşlarına, düşmana söylenmeyecek lâflar ediyorlar.
-‘Satın alınan oylarla listeye girdiler.’ Bu İstanbul Türkçesi eleştiri…
Sokak ağzı tercümesi: ‘Rüşvetle seçildiler.’
Yüksek oy alanları rüşvet vermek, oy kullanan partilileri de rüşvete boyun eğmekle suçlamak...
Boşuna dememişler ‘Üzüm üzüme baka baka kararır…’
Ya da ‘Ne ekerseniz, o’nu biçersiniz’ diye…
Siz yukarda: Liderler arası diyalogda ‘hırsız - Şerefsiz - hain’ gibi, Siyasi Ahlâk’ın hiçbir sayfasına sığmayacak kelimeleri, çok rahat bir şekilde seçip, ağızda ‘sakız’, dil de pelesenk ederseniz; tayfanızdan, rekabette ‘lât-i lokum’ bekleyemezsiniz.
Gerek var mı anket, eğilim ve paralı kontenjana? Hâkim huzurunda kur sandığı, taban yapsın sıralamayı…
Hiç olmazsa, atamayla gelenlere ‘tuzluk’ yakıştırmasından da kurtulursun.
Ondan sonra çık; karşındaki rakibine, İmparator, Kral, Padişah(!) de
İş mi yani!
Padişahlıkta: Liderlerin yok birbirinden farkı
HAMDİ BEKTAŞKAFASI
İktidar Partisi de Zonguldak adaylarını belirlemek için, müracaatlara ‘eyvallah’ dedi.
İdeoloji, felsefe, tip, halet-i ruhiye ve şehir röntgenine bakmaksızın…
Kim olursan ol’ dedi… ‘Hoşgörü Edebiyatı’ yaptı güya (!).
Fesih edilen seçimle gelmiş ilçeler, muhalefetin yolsuzluk salvoları, toplumun oy vermem dediği tiplerin bulunmasına rağmen…
CHP’nin yaptığı ‘eğilim’i, biraz daha ambalajlayıp sürdü piyasaya…
Yasaları, mecliste geçirdiği ‘paketleme’ taktiğinden esinlenip…
Sivil Toplum ruhunu çağrıştırsın diye; tabelâ derneklerini eğilim yoklamasına kattı…
Politikacı; tavlamasını bildiği gibi, harcamasını da bilen tip ya!
Sekiz bin kişiyi tavlamanın zorluğunu gören ‘aday adayı’, 800 kişiyle dereyi geçmeyi denemez mi?
Ağabeyleri Mecliste öyle yapmıyor mu?
Üç tane gerekli madde yanına, birkaç tane daha katıp ‘paketle’ ya da torbayla geçirmiyor mu?
Bir şekilde: İl Genelinde oy kullanacak tabela derneklerinin; sadece kendileriyle diyaloğ halinde olanlara ulaştılar…
Hem böylece, bir celse de birçok rakibi de ‘çırak’ çıkartmış oldular…
Düşünebiliyor musunuz? AKP mevcut Milletvekili Ercan Candan yandaşı STK’lar, feryat-ı figân ediyor.
- ‘AKP’li İl Yöneticileri, temayül yoklamasını neden bizden gizledi?’ diyor.
Suçlamalara bakın…
- “Oy kullanma esnasında İl Yöneticilerinin STK yöneticilerinin hür iradesine baskı yaparak; destekledikleri aday için yönlendirmesine de şahit olduk. AKP içinden birileri, Zonguldak’ın geleceği için, kirli plânlar yapıyor!”
Kirli Plânlar… Oy anam oy…
Sadece bu kadar mı?
Karşı Parti aday adaylarını ‘patlak lastikle dolaşmakla suçlayıp; liste başı olamazlarsa, şimdiden ‘istifa’ edeceklerini söyleme cesaret ve tehdidi savuranlar…
Bunlar hep siyasi yozlaşmanın tezahürü
İlginç değil mi? Atama ile birinci sıra tuzluğu olma mutluluğu aranıyor!
AKP’nin ‘A’sı Adalet ya? Suçlamalara bakılırsa, adalet hak getire…
Aslında, şaşılacak kadar ‘büyük’ bir olay değil…
629 Adımlık Şehir de, başka ne bekliyoruz ki?
Geriye doğru baktığımızda ne görüyoruz?
AK Kavşak, Gölet içinde sütçü dükkânı, Belediye’ye ‘Hamdi Bektaş’ kafası…
Tipik 629 Adımlık Şehir.
BOZKURT İŞARETİ ve MHP
Doktriner Türk Milliyetçiliği’nin aksiyoner lideri MHP: CHP gibi bir türlü Türkiye Partisi olamıyor. Koltuğa çakılı lideri, tabandan kopuk politikalar, peş peşe kaybedilen seçimler; bırakın ‘Devletin Başına Devlet’i: Hükümet’in başına bile ‘Devlet’i getiremiyor.
Tecrübe hayatta yenen kazıkların bileşkesidir’ lâfı gereği, iktidar’a giden yolda, kayıp yıllardan ders alınmıyor.
Bu ‘seçim öncesi’ gelişmeler de hayra alâmet değil.
Dava’nın çilesini çekmiş, yükselen değer Ülkücüler; yöreyi Mecliste temsil etme’ye hazırlanırken, hayalleri ‘Tabiat Olayı’na benzer bir ‘Siyasi Sis’le bitti.
Eski Vali ve eski Politikacının Zonguldak’a gelmesi, moralleri bozdu.
Yıllardır Zonguldak’ta ‘Dava’yı maddi- manevi sırtlayanlar, şoke oldular.
Şoke olmaktan öte ‘dün nerdeydi’ denenlerin katıldığı törenlerde; kenarlarda ‘konu mankeni’ gibi kalakaldılar.
Yenilerin ‘Bozkurt’ işaretlerine bakıp ‘Ülkücülük; demek ki, bu kadar basitmiş’ demekten kendilerini alamadılar.
Zonguldak’ta tam bir ‘Para- Şöhret- Yeni’ ile ‘Dava- Ülkü- Eski’ rekabeti yaşanacak görünüyor.
Ya da ‘Survivor’da ki Ünlüler - gönüllüler arasındaki ‘asalet’ mücadelesi.
Bence kabahat, Ülkücülerin… Emirde robot alışkanlıkları yanında fikir de hür anlayışını devreye sokamıyorlar. Böyle olunca da ‘Kendisini seçecek olanları belirleme’ alışkanlığı kazanan yukarısı; demokrasi’nin nefes alış -verişi olan ön seçimi düşünmek bile istemiyor.
Hâkim huzurunda yapılmayan ön seçim yerine, internet üzerinden yapılan ‘eğilim’in tarifi, ‘ben ne dersem o’ demektir.
Hele listeler bir açıklansın bakalım.
1. sıraya giremezsem…’diyenlerin, patinaj seslerini duyar gibiyim.
Ne denir? Allah; herkesin çarşısına göre Pazar versin
SONUÇ:
Devir; posta güvercini ile haberleşme devri değil.
Enformasyonun dünya ile paylaşıldığı internet çağındayız.
Sürücüsüz araçların, Ameliyat yapan robotların olduğu bir zamandayız.
Hangi parti oldursa olsun, Hâkim huzurunda tüm üyelerin katıldığı, taban belirlemesi ‘ön seçim’ dışında…
Delege azınlığı, paralı kontenjan adayıve mektupla, internetle ‘eğilim’ adı altındaki ‘taktikler’, toplum nazarında ‘Genel merkez’in ‘koltuğa yapışması’ olarak yorumlanıyor.
Dolayısıyla: Kabir azabından koruyan kefen bezi, zikirli inek yoğurdu vaatleri yapılsa bile tutmaz.
Seçim kazanmanın yolu, insanların güvenini kazanmaktır.
Hizmete yönelik Samimi projeler ile icraata yönelik gayretler sergilenmelidir.
Küfür, karalama ve anarşi gibi tahrikler, sadece karşı tarafı değil, tüm toplumu bozar.
Siyasi ahlâk içine sokulan ‘lâkırdılar’ sadece siyasi ahlâkta değil, sosyal ahlâkta da erozyon yaratır. Bu gün hamasi nutuk, koltuk taltifi ve maddi menfaat ile ‘yandaş’ yapılan bu tipler; yarın bu gördükleri ‘gayr-i ahlaki’ operasyonları, şüphe yok ki Parti yetkilileri ve ‘halka karşı’ acımasızca ve zevkle yapacaklardır.
Ne denir?
‘Ne ekerseniz o’nu biçersiniz! Ya da ‘üzüm üzüme baka baka kararır.’