Geçtiğimiz hafta Zonguldak merkeziyle Kozlu ve Kilimli ilçeleri kâbus yaşadı adeta… Kendine yapılan zulme isyan eden doğa, insan denen canavardan intikam almak için yağmur olup hışım gibi kentlerin üstüne inerek yaşamı felç etti her yerde… Ana yollar, caddeler nehir olup akmaya başlayınca trafik 2-3 saat durdu… Yollarda kalan yurttaşlar, su baskınına uğrayan esnaflar ilençler, küfürler, sitemlerle öfkesini dile getirirken bolca da kavga etti aralarında… Bir karış suda boğulduğumuz o meyus günde, ortaya, ciddi bir maddi zarar da çıktı… Tek teselliyse can kaybının olmamasıydı…
Hepimiz tanığız, bilim insanları, “Paraya tamah eder kirli teknoloji ürünü endüstriyel tesisleri bu hızla kurmaya devam ederseniz, iklim değişecek” diyerek yıllardır uyarıyor bizi… Yetinmiyor, “Aşırı sıcaklar ve büyük kuraklıkların ardından ani yağışlar olacak, dört bir yanı sel alacak” diye öngörüde bulunuyor… “Bu uğursuz gidiş durdurulamazsa buzulların erimesi alçak kotlardaki kentlerin sular altında kalmasına neden olacak” diyor hatta… Diyor da yüreği sağır kalabalığa dinletemiyor ne yazık ki… Sonuç, malum: Bitmeyen orman yangınları… Bir tarafta susuzluk, diğer yanda su baskınları…
BUZULLARIN ERİMESİ YALNIZCA KUTUP AYILARININ SORUNU MU
Embesil siyasetçilerle paragözler “iş-aş goygoyculuğu” ve hiç bitmeyen “kalkınma masalı” ile gözbağcılık yapıyor resmen… Öyle ki, bu illüzyona kapılan “büyük insanlık” buzulların erimesini, yalnızca kutup ayılarının sorunu sanıyor… Doymak bilmeyen şirketler bu sayede nükleer ya da termik santraller, HES’ler kurarak havayı, doğayı pervasızca kirletiyor, ormanları kesip doğal hayatı yok ediyor, kimyasallarla suları kirletiyor… Yetinmeyip beton cehennemine çevirdikleri kentlerde bir karış yeşil alan bırakmıyor… Cehennemi sıcakların ardından gelen ani yağışlarla her yeri sular basıyor sonra da…
Tanığıyım, tüm ömrümün geçtiği Zonguldak ve Kozlu’da birkaç yüz metre tali yolun dışında yeni bir yol açılmadı on yıllardır… Var olan yollar bir karış genişletilmeden çevresindeki 2-3 katlı yapılar 10-15 kata çıkarıldı… Yetinilmedi, mevzuata bin takla attırılıp, olmayacak yerlere imar verilerek kent çirkinin de çirkini yapılarla kaplandı… Yeşil alanlar yok edilince, yağışı emecek toprak da kalmadı doğal olarak… Buna bir de altyapı yetersizliğiyle hizmet fukaralığında rekor üstüne rekor kıran belediyelerin eyyamcılığı da eklenince, her gün, bir başka felaketi yaşamak kaderimiz oldu…
İMAR VERİLEMEYEN DİK YAMAÇLARDA KAYA MEZARLARI OLUŞTURUN
Zonguldak, Kozlu, Kilimli Belediyelerinin aylardır yan gelip yatan başkanları ve sundukları kalitesiz hizmetle maaşları külliyen haram yöneticilerine sorunun çözümü için önerilerim var: 10- 15 yetmez, 20 hatta 30’a çıkarın kat sayılarını… Kaldırım olmayan cadde ve sokak yapıyorsunuz ya utanmadan, bu az, yolları da imara açın, ulaşım denen dertten de kurtulun böylece… İmar veremediğiniz dik kayalıklarda Lidyalılar, Frigyalılar gibi kaya mezarları oluşturun… Ki güneş daha çok kavursun bizi, ardından gelen yağmur daha büyük seller yaratsın, biz de onu depolayarak bol suya kavuşalım…
Siyaset esnafına da görev düşüyor… İçinden bölgenin tek akarsuyu geçen Filyos Vadisi’ni bir holdinge peşkeş çektiniz çok şükür… Çatalağzı’ndaki termik santral bloğunu bir tık büyütüp, Kilimli’ye bir yetmez üç gemi söküm tesisi kurun... Erdemir’in kapasitesini artırın 1-2 kat daha… Son olarak iyi bir iş daha yapıp Alaplı ormanlarını yakın… Anıt ağaçlardan kurtulan Kanadalı muhipleriniz her yerinden altın çıkarabilir böylece… Bize de akan selleri biriktirecek büyük bir çukur kalır ki, oradaki su dünyaya yeter… İleride “Su savaşları çıkacak” demiyorlar mı zaten? O savaşa şimdiden hazır oluruz… Hem de siyanürü ile birlikte…