Eğri oturup doğru konuşalım, seçimleri AKP ile MHP’nin oluşturduğu “cehennem ittifakı” kazandı… AKP elebaşları doğru zamanda doğru hamleyi yapıp, bu kez de kurtardı paçayı… Bize düşen, “Hile yaptılar, oy çaldılar, dümen çevirdiler” gibi tezviratlarla kendimizi kandırmak yerine bilimsel sosyolojik çalışmalardan yola çıkarak sorunu anlayıp yeni yollar bulmak olmalı kesinlikle… “Bilimsel akıl” lafını en çok kullanan bizlerin, siyaset biliminin verileri yerine komplo teorileri üzerinden politika geliştirmeye çalışmasının nasıl bir çelişki olduğunu da dikkat çekmek isterim ayrıca…
 
Hiç mi hile yapılmadı? Aksini düşünmek abes… Ama bu sonuçları etkileyecek düzeyde mi? Şüphem var… Aklıselimle düşünüyorum, YSK tüm seçim sonuçlarını sitesinde sandık sandık yayımlıyor… Orada her sandığın ıslak imzalı tutanakları da var… Bu zamana değin, “Bendeki tutanakla, YSK’nin yayımladığı arasında fark var” diyen bir kişiye bile rastlamadım örneğin… Diyen oldu da ben mi duymadım? Sanmıyorum… Bence durum net: 24 Haziran seçimleri ülkenin en adaletsiz seçimlerden biri olarak geçecek tarihe… Ama “En çok oy çalınan seçimi” denecek mi, o çok zor bence…
 
SOL, YABANCI, ELİTİST; SAĞ, YERLİ KÜTÜRÜN TEMSİLCİSİ SAYILIYOR
Peki neden böyle oldu? 16 yıllık AKP iktidarına karşı öfke dağ gibi birikmiş, ekonomi yerin dibine vurmuşken nasıl oldu da bu sonuç çıktı ortaya? Toplumun en ezilmiş, düzenin en çok kahrını çekmiş, en çok mağdur edilmiş kesimleri denildiği gibi celladına aşık kurbanlar mı gerçekten? Daha önceden de yazdım… Oy veren geniş kesimlerin AKP ile ilişkisini siyasal değil, daha çok, kültürel olgular üzerinden açıklamak gerekiyor… Siyasal kültür seçmen tercihlerini en çok etkileyen faktör olarak öne çıkıyor… Bunun doğu toplumlarından Osmanlı devlet yapısına kadar uzanan tarihsel kökleri var…
 
Kabul etmek gerekiyor ki, Türk toplumu, CHP de içinde “sol” partileri, kendi değerlerine yabancı Batılılaşmış laik kültürün temsilcisi, bu kültürü yeri geldiğinde devlet zorunu da kullanarak yaymaya çalışan elitistler olarak görürken, AKP’yi de İslam’la birlikte anılan yerli kültürün temsilcisi sayıyor… Ayrıca insanımızda bir kültürel forma dönüşmüş “Güçlü devlet” imgesi de davranışında önemli rol oynuyor… Yine kültürümüzde önemli yeri olan “baba devlet” kavramını, bulduğu her fırsatta “güçlü lider” görünümü veren Erdoğan’ın şahsında eşleştirerek sandığa gidiyor…
 
BİRBİRİNİ SEVMEYEN İNSANLARIN OLUŞTURDUĞU YAPIYA İNSANLAR NEDEN OY VERSİN
Dileyen beni istediği kadar eleştirebilir, amaca ulaşmak için her yolu mubah sayan Erdoğan ve ekibi, muhalefete göre, çok daha bilimsel yöntemlerle çalışıyor… En azından bu toplumsal yapıyı oluşturan kültürel formları iyi biliyor… Kendilerine de şekil veren bu kültürü seçmen davranışına dönüştürecek araçları oluşturup, dilini de ona göre kurarak seçimleri kazanmayı beceriyor… Kasımpaşalı ağızları; “Van Minüt” şovları; “Eyyy” nidaları; Kandil, Afrin, Mümbiç gazaları; Avrupa’ya, Amerika’ya yapılan babalanmalar; hiç çekinmeden kullanılan kutuplaştırıcı, ötekileştirici dil hep bunun için yapılıyor…
 
Her seçim yenilgisini ülkenin az gelişmiş demokrasisine, işlemeyen hukuk sistemine, muhafazakar toplum yapısına kısacası bizzat halkın kendisi ile çalınan oylara bağlamayı bırakıp, başka şeyler yapılmalı… Tercüme teorilere toplumu uydurma yerine onlardan da yararlanarak toplumsal yapıyla o yapının yaslandığı kültürü çözümlemeli, onun üzerinden politika geliştirilmelidir… İçinde bulunulan hastalıklı yapılardan kurtulup kendi içinde barış ilan etmek de hedeflerden biri olmalıdır… Sormak hakkım: Birbirini sevmeyen insanların oluşturduğu yapıya insanlar neden güven duyup oy versin ki…