Gündemde bu hafta ikisi yerel biri genel üç konu var tartışılacak.

Yerel olanlardan biri sendikal, diğeri siyasi.

Genel olanı malum, Musul işgali.

Perşembenin gelişi, Çarşamba’dan bellidir.

ABD Irak’a 2003’te girdi. Alacağını aldı, petrolle ilgili dayatma antlaşmalarını yaptı ve toplumsal muhalefet ve çevre baskısıyla, ‘güvenlik’ önlemleri almadan çıktı.

Bu ‘ne haliniz varsa görün’ der gibi çıkış, ‘Perşembe’nin gelişiydi’.

İşte bu güvenlik boşluğunu IŞİD adlı Afganvari örgüt doldurdu.

Oyun kurucu’lar bu örgütle, 1914’te Ortadoğu da İngilizlerin cetvelle çizip eklediği Suriye ve Irak Devletlerini yeniden tasarımlıyor.

Afganistan’la komşu(!) mu olduk? Bunu sonra göreceğiz.

1924’te İngilizlerin baskısı, Devlet’in zayıf olması, Şeyh Sait’in isyan hazırlıkları dolayısıyla, ‘Irak’ın bütünlüğü bozulmasın’ gerekçesiyle Musul’dan çekildik(1924).

Bu gün de bazı aklı evveller “bize ne Irak’tan, Suriye’den” diyerek, adeta bir tembellik ve aptallık gösterisi yapıyorlar.

Ne demek bize ne?

Amerika, Dünya’nın bir ucundan gelip, Irak’ın sırtına niye bindi?

Rusya Çeçenistan ve Afganistan da niye işgal peşinde koştu?

Soruyu değiştirelim.

Rusya en son olarak, Ukrayna’yı niye parçaladı?

Karadeniz altından Yunanistan Varna’ya götüreceği petrol boru hattının uzunluğu 1100 Km iken, Ukrayna’yı bölüp, boru hattını sığ sulardan geçirip, 220 Km’ye düşürmek için değil mi?

Eloğlu Ortadoğu da sınırlarla spor olsun diye mi oynuyor, petrol ve doğalgaz vanalarını ele geçirmek için mi?

Kaldı ki, bizim, Ortadoğu ile ilgilenmek için, yeterli sebeplerimiz var.

Bu gün sınırlarımız içindeki Türkmen, Arap ve Kürt vatandaşlarımızın, hısım ve akrabaları sınır ötesinde kalmıştır. Onların güvenliği ile ilgilenmek hakkımızdır.

Bu neye benzer biliyor musunuz? Şehrin göbeğinde ‘lavuar alanı’ eşek ölüsü gibi yatarken;

Zonguldak Protokolü’nün yurt dışında, baston sapı tanıtımı yapmasına…

İkisi de ellenebilir, iki sorunla da alâkadar olunur elbette.

Devlet’in Musul sorunu ile ilgili çalıştığına inanıyorum.

Musul da Konsolosluk açması bunun delili. Sıra da kriz’i iyi yönetmek var. Ben umutluyum.

Gelelim, Sendikal konu’ya.

Soma Faciası sonrası, hükümet’in ‘İşçi sağlığı - Güvenliği’ konusunda hazırladığı torba yasa ile işçilere getirdiği ekonomik katkılar, çalışan çevrelerde olumlu karşılandı.

Ancak, Zonguldaklı sendika yetkilileri, bu yasal düzenleme ve verilen haklar için, Hükümet’e bir ‘teşekkür ilânı’ çok gördüler.

İşin garibi, Kozludan bir derneğin, Ankara’ya madenci ailelerini götürüp ‘biz de şehitlik hakkı isteriz’ protestosu’na bıyık altından gülerek ‘muhalif bakış’ attılar.

Sendika’nın işi gücü, üye aidatı artsın diye ‘işçi alınsın’ vaazında bulunmak.

Üyesi olduğu işçilerin eğitimi konusunda, kamuoyuna yansımış bir haber var mı?

Meselâ; Kozlu’da ki STAR işçileri.

2004 yılından bu yana 200-250 işçi ile çalışıyorlar ve yaklaşık 13 Km galeri, göçük, kanal açıp betonlama yaptılar.30 Milyon ton kömürü üretim için askıya aldılar.

Şu andaki sayıları 90-100 olsa ve işlerinin sonuna gelseler bile…

Zonguldak’ta konu ile ilgili çalışanların dikkatlerinden kaçmamalıdırlar.

Çalışkan ve tecrübeli bu işçilere, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda, Sendika bir destek vermiş midir? Yoksa, şirket kendi yağıyla mı kavrulmuştur?

TTK’nın çeşitli vesile açtığı işe alımlarda, hasbelkader TTK’ya girmiş olanlar vardır belki.

STAR çalışanları, bu gün toplanıp, Sendika’ya doğru yürüyüş yapsa ve ‘bizi unutmayın’ deseler, haksız mı?

Gelelim, Siyaset’e.

CHP ve Zonguldak Belediyesi kaynayan kazan.

Halk Otobüsleri Şirketi ile ilgili gelişmeler, Başkan Yardımcısı ataması ve bünye de değişiklikler önemli.

Meclis üyelerinde ‘yüz değişikliği’ operasyonunu, Belediye de ‘zihniyet değişimi’ takip etmeli. Bu gün, yılların deneyimi Turhan Demirbaş bile, birçok olaya karamsar bakıyorsa, Ocak’ta karbon monoksit sızıntısı var demektir.

Belediye Başkanı Muharrem Akdemir, Meclis Üyelerinin ortak görüşüne değer vermezse, daha çok sıkıntıya kalır.

Ben politika yapıyorum’ diyor. Zonguldak’ta politika, kimleri ‘sinek ikili’ yaptı, bilmiyor eski dostum.

İş’in farkında olmayanlardan biri de İl Başkanı Halil Furat.

Değil binasına imar tadilat isteği, bina önündeki kaldırım işgali bile zarar veriyor kendisine. Yönetimi eriyor. Bu yaz sıcağına dayanabilirse çok iyi.

Belediye’de ki Üçüncü kat ve daire müdürleri değişiklikleri yapılırsa biraz daha ‘uzun nefes’ alır. AKP’ye laf atmak, gündemi değiştirmek için ‘manşet olmak’ tali yol. zaman kaybettirir.

SONUÇ; Milletvekilliği seçimi için dizayn yanlış.