Siz bu yazıyı okurken, bırakın açılmasını, sandıkların kurulmasına bile birkaç gün kalacak… Dünyanın en eşitisiz kampanyası tüm hızıyla devam edecek üstelik. Süleyman Demirel’in “Siyasette 24 saat uzun zamandır” sözünü anımsarsak, son kalan birkaç günde köprünün altından hangi sular akacak bilemem elbette… Ama bildiğim şu var ki, sonuç ne olursa olsun biz kazandık… Hiç de adil olmayan bir kampanyada, devletin tüm olanaklarını hiç çekinmeden kullanan yüzsüzlerin uykularını kaçıran bir performans koyduk ortaya… Ezberi bozulan iktidar, ne yapmak istediğini halka anlatmakta aciz kaldı, toplumsal muhalefete saldırmakla yetindi yalnızca…
Biz kazandık… Çok net ortaya çıktı ki, toplumsal muhalefet, ülkenin geleceği için iktidardan çok daha sağduyulu bizim ülkede… Barışın sağlanması,gerilimlerin azaltılıp huzurun koruması içindaha gönüllü... Hepimiz izledik, meydan meydan dolaşan Erdoğan’la Yıldırım, diyalogdan tümüyle uzak ötekileştirci bir dille sürdürdü kampanyalarını… “Eyyy” nidalarıyla hakaretin sınırında dolaşan cümleler kurarak gerilimi tırmandırmaya çalıştı… Farklılıkları da kaşıyan bu dile, muhalefet teslim olmadı ne güzel ki… Zaten bir barut fıçısına dönmüş ülkede, olaysız bir kampanya dönemi geçmesini sağladı... Tarih bu basireti de, o gözü dönmüşlüğü de yazacak kesinlikle…
SİYASET BEZİRGANLARI TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNE GİDECEK
Biz kazandık… Çok sesli, çok renkli ve çok bileşenli hayır bloğu, tüm farklılıklarına karşın neşeli, ışıklı bir kampanyayı, birlikte yürütmeyi başardı… Hayır’a odaklanıldı ve kimsenin rahatsız edilmediği yeni bir siyaset dili yaratıldı ülkede. En başta oluşturulan “Herkesin hayrı kendine” yaklaşımına sadık kalınarak, AKP’nin kimyası bozuldu… Artık biliyoruz ki, farklılıklar değil de, ortaklaşılan değerler üzerinden yürürsek AKP karanlığını aşılabiliriz rahatlıkla... Bu yaklaşımı 17 Nisan’dan sonra da sürdürmemiz ve ülkede yaşanan akıl tutulmasına son vermemiz gerekiyor… Yapacağımız belli, birlikte yarattığımız sinerjiyi özgüvene çevirip, yarınlara, yine hep birlikte yürüyeceğiz…
Biz kazandık… Tek adam anlayışına karşı mücadelede, çoğulculuğu temel alan bir siyasetin temelleri de atıldı… AKP’ye oy vermiş çevreler bile, dikta ile sonuçlanacağını düşündüğü değişiklikleri reddetti… İnsanların, siyasi yapıların, partilerin birbirine bakışı, yaklaşımı da değişti... Monolitik, tek başlı yapılar yerine, esnek, çok sesli platformlar yeni örgütlenme biçimi olarak öne çıktı… Demokrasi, insan hakları ve laiklik, herkesin ortak değeri haline gelmeye başladı… Bu ülkede, hiç kimse demokratik değerlerin dışına çıkmaya cesaret edemeyecek bundan sonra… Dönüşmeye başlayan toplumsal zihniyet, tüm ilişkileri sorgulayarak siyaset bezirgânlarını tarihin çöplüğüne gönderecek…
DAHA ÇOĞUZ ARTIK, DAHA MORALLİ
Biz kazandık… Kendini milletin efendisi sayan bir siyasal hattın, “Şapkamı koysam seçim alır” şımarıklığını da gönderdik tarihin derinlerine… “Milletim” diye diye, milletin üstünde egemenlik kuranların saltanatını salladık… Devletin gücüyle halkın karşısına dikilen haramiler için hayat çok daha zor bundan sonra… Din bezirgânlarının allem kallem cambazlıkla toplumu kandırabilme ihtimali çok daha az… Sevinerek belirtiyorum ki, yepyeni bir dönemin eşiğindeyiz… Dönüşüm birden bire olmayacak elbette, akşamdan sabaha iktidar el değiştirmeyecek… Ama sancıları başladı doğumun… Suların ışıması çok daha yakın artık…