Bu seçim döneminde bir kez daha anladım ki, düştüğü dipsiz kuyularda yuvarlanmaya müebbeden mahkum bir kent Zonguldak… Çözümsüz, çaresiz, çıkışsız kalmak, zifiri karanlıklarda kaybolmak, adeta künyesine kazınmış… Siyaset alanından iş çevrelerine, eğitim kurumlarından devlet yönetimine, sivil toplum kuruluşlarından medyasına kadar her şeye hakim olan çapsızlık, tüm ışığını, birikimini yok ediyor… Karşımıza aday olarak çıkan dünya görüşleri, mensubiyetleri sözde farklı siyaset erbabı dünyaya aynı sığlıkla bakıp, kimsenin yarasına merhem olmayacak bir kör döğüşü yapıyor sahnede…
 
Baskın da olsa bir seçim dönemi yaşıyoruz… Ne geçmiş gelecek ilişkisini doğru kurgulayacak bir bakış var ortada, ne de yarınlara şekil verecek bir vizyon arayışı… Seçimler sonuçlandığında her şeyin daha güzel olacağına, kentin önünün açılıp yarınlara yeni bir atılımla yöneleceğine dair en küçük bir umut yok sokaklarda… Partileri gibi vitrine çıkabilmek için birbirine bin türlü tezgâh kuran adaylar da, heyecan yaratacak bir ışıltı koyamadı ortaya... Böyle bir dertleri de yok zaten… İddiam o ki, ülkenin içinde bulunduğu konjonktür olmasa, kentte, en az yarısı sandığa gitmeyecek insanların…
 
MUHALEFETİN FİLYOS VİZYONU NE?
Şu seviyeye bakın, 16 yıldır Zonguldak’ta yıkım politikası izleyen AKP, Filyos masalını okumayı sürdürüyor… Diyecek başka da bir şeyi yok zaten…  Halkın Sesi, Bilim Sanayi Bakanı Faruk Özlü’nün gittiği her ile otomobil fabrikası sözü verdiğini belgeleriyle ortaya koyarak bu masalın ipliğini pazara çıkardı çoktan... Ama AKP adayları aynı vaatle oy istemeye devam ediyor… Nasıl bir siyaset aklıysa muhalefet partileri de hiç sesini çıkarmıyor bu yalanlara… Ev ev dolaşıp AKP’nin nasıl umut tacirliği yaptığını anlatmadığı gibi Filyos’ta kendi vizyonunu da ortaya koymuyor…
 
Bununla kalınsa yine iyi… Sözde birçok parti katılıyor seçime, sözüm ona her biri farklı ideolojilere sahip… Ekonomi politikaları, sosyal yaklaşımları, toplumsal altyapıları birbirinden çok farklı partilerin Zonguldaklılara sunduğu çözümler de tek kalemden çıkmış gibi ne hikmetse… “TTK’ye seçimlerin ardından hemen bilmem kaç bin kişi alınacak…” “Ereğli’de tersaneler üretime sokulacak…” “Filyos Projesi hızla bitirilecek…” “Havaalanını uçuşlara açılacak…” Onlarca yıldır duymaktan bıktığımız bu sözlerin kim söylerse söylesin bir inandırıcılığı kaldı mı sizce?
 
ZONGULDAK’IN FİKRİ DÜNYASI KAVRUK
Hele CHP adayları… Tüm içtenliğimle söylüyorum, Muharrem İnce’nin yüzde biri kadar yürek yok hiçbirinde… O, “Kanalİstanbul”, “nükleer santraller” gibi doğa düşmanı, “konvansiyonel otomobil” gibi eski teknoloji ürünü projeleri iptal edeceğini büyük bir cesaretle söylerken, bölgenin en değerli ekosistemi Filyos Vadisi’ndeki endüstri bölgesini iptal edeceğini bile söyleyemiyor hiçbiri… Fosil yakıt kullanımının tüm dünyada sınırlandığı bir zamanda, geleceği olmadığı çok açık kömüre alternatif sektörler geliştirmekten hiç söz etmiyor… Ezber cümlelere dayalı popülizm çok daha kolay çünkü…
 
Zonguldak’ın fikri dünyası kavruk, statüko her şeye hakim, siyaset de son derece kabız bu yüzden… Sivil toplum örgütleri mecalsiz, kamuoyu vurdumduymazlığın şahikasında yaşıyor… Zonguldak tartışmıyor, fikirler değil ihtiraslar yarışıyor çünkü… Fikir değil maiyet oluşturan, güç odaklarıyla daha iyi ilişkiler geliştiren, güce göre oynamasını bilenler hep vitrine çıkıyor… Ortaya atılan fikir kırıntılarına itibar edilmediği için yeni fikirler de geliştirilemiyor… Sonuçta da böyle bir kent olarak çıkıyor ortaya… Yalana teslim olmuş… Işıltısız… Yarınsız… Umutsuz… Üzerine karanlıklar yağmaya mahkum…