Başbakandan zaten vazgeçtim de bir bakanın kente gelişini izlediniz mi hiç? Ben izledim birkaç kere… Her defasında da devlet görevlilerinin ihtimamı, bakanın ihtişamı karşısında eksiklik duygusuna kapıldım. Makam aracının önündeki, arkasındaki onlarca eskortun yaydığı azamet, polis araçlarının ivecen hareketleri, bana, yurttaş denilen zavallının kudret sahibi efendilerin haşmeti karşısında esamisi bile okunmayacak bir varlıktan ibaret olduğunu anlattı her zaman… Buna bir de kesilen yolları, kuş uçurtulmayan binaları ve herkese potansiyel tehlike olarak bakan insan azmanı badigartların donuk bakışlarını da ekleyince eksiklik duygum giderek hiçlik duygusuna dönüştü.
Kimi zaman da güldüm kendi kendime… Oy vererek kendimize vekil yaptığımız zatın, bizden alınan vergilerle maaşı ödenen mat bakışlı bir güvenlik ordusu ile karşımıza dikilmesindeki ironi gülünmeyecek gibi de değildi doğrusu… Biraz düşününce aslında ağlanacak halimize güldüğüm fikri hakim oldu bende… Öyle ya, olmamışlığın, hamlığın, “devleti efendi, vatandaşı kul” gören kadim yönetim anlayışının ürünüydü tüm bunlar… Devleti kutsal bir varlık olmaktan çıkarıp işlerin yürütümü için servis sunan bir hizmet aygıtına dönüştürmeyi becermiş ülkelerde görülmesi mümkün olmayan yaklaşımlardan ibaretti…
PROTSTO EN DOĞAL YURTTAŞLIK HAKKIDIR
Dahası protesto bu ülkelerde en doğal yurttaş hakkıyken bizim ülkede terör suçu sayılıyor handiyse… Hepimiz izliyoruz, pek çok dünya lideri, pek çok ülkede çeşitli protestolarla karşılaşıyor. Şiddete yönelmediği, fiili bir harekette bulunulmadığı sürece kimseye en küçük müdahale yapılmazken, bizdeyse, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç’ı Zonguldak’ta protesto eden üç genç gibi yaka paça tıkılıyor bir yerlere... Slogan atmaktan başka hiçbir şey yapmıyorlar oysa... Polis keyfi bir şekilde, kişileri hürriyetinden alıkoyarak suç işliyor aslında, kamu otoritesi de seyrediyor… En kötüsü de protestocuların yaka paça derdest edilmesi, sıradan insanlar tarafından da olağan karşılanıyor…
Devleti efendi, vatandaşı kul sayan kadim yönetim anlayışı milletçe genlerimize işlemiş çünkü… “Hayır” demek, itiraz etmek, karşı çıkmak devletli efendilerimize yapılacak en büyük hakaret olarak kabul ediliyor… Sokakta böyle de, bir bilim kurumu olduğu için başka bir hayatı yeşertmesi gereken üniversitelerde farklı mı? Ne gezer… Sözüm ona bir dünya üniversitesi olma yolunda ilerleyen Bülent Ecevit Üniversitesi’nde bir grup öğrenci, kendilerine yapılan bir haksızlığı protesto etmek istedi geçtiğimiz gün. Özel güvenlik görevlileri kampus içinde toplanarak rektörlük önüne yürümek isteyen grubun elindeki pankartı yırtmaya kalktı önce. Ufak çaplı arbedenin ardından rektörlük önüne gelen öğrencilerin karşısına geçen “En Kahraman Rıdvan” kılıklılarının hallerini bir görmeliydiniz… Sonuçları çocuklarımız açısından ağır olmasa tam bir komediydi…
BU KAFADAN DÜNYA ÜNİVERSİTESİ ÇIKMAZ
Bir hasta ziyaretine giderken tesadüfen tanık olduğumuz açıklama sırasında üniformalı özel güvenlikçiler, gazetecilerin arasına geçip video çekimi yapmaya başlayınca 65’lik delikanlı Kadir Tuncer müdahale etmek zorunda kaldı. Bir bilen varsa anlatsın bana ne olur! Hadi polisi anladık da özel güvenlikçiler, şiddete dönüşme yolunda hiçbir emare göstermeyen bir öğrenci eylemini neden kayıt altına alır? Çocukları fişlemekten, ya da polise servis etmekten başka ne yapacaklar o görüntüleri? Tepkiler üzerine üniformalı güvenlikçinin elinden kamerayı alarak çekim yapmaya devam eden sivil giyimli Rambo özentisi şefin tek başına verdiği karar olamaz bu. O halde kim verdi bu emri? Daire Başkanı mı? Rektör Mahmut Özer mi? Kim?
Davranışlarında hiçbir değişim olmadığına göre kendini öven yazılardan başkasını okuduğundan şüphe duyduğum Rektör Özer’e bir Zonguldaklı olarak bu davranışlarıyla üniversiteye de, kente de zarar verdiğini haddim olmayarak söylemek isterim. Başka bir üniversitede çocuğu okuyan baba olarak da derin bir endişe sardı içimi… Son derece masum bir protesto gösterisine bile bunca düşmanca yaklaşan anlayışlara çocuğumu teslim etmenin acziyle doluyum. Sayın Rektör’e anımsatmak isterim, muhalif düşüncelere bunca şaşı bakan bir kurumdan dünya üniversitesi değil, çıksa çıksa kasaba medresesi çıkar ki bu da Zonguldak’a yapılacak en büyük ihanettir…